Kapitalizmin tahribatı ortada, biz de sermayenin temsiliyetine karşı parlamenter mücadelemizi yürüteceğiz. Fakat şunu bir kez daha belirtmeliyim ki arzuladığımız o büyük tarihsel değişim parlamenter mücadelenin dışında şekillenecek…

Sol Parti Milletvekili Hubertus Zdebel: Yeni bir yönelim ihtiyacı kapımızda duruyor!

ÇEVİRİ: GENCAY SÖZÜDOĞRU

Almanya’da aşırı sağın oyları artarken, solun oyları düşüyor. Son olarak doğu eyaletlerinden Brandenburg ve Saksonya seçimlerinde Die Linke’nin (Sol Parti) oyu düşerken aşırı sağcı AfD ise oylarını önemli oranda artırdı. Şu an ülkeyi meşgul eden önemli sorulardan biri AfD’nin yükselişine dur diyecek, sol bir alternatifin nasıl yaratılacağı. Jungewelt Gazetesi’nden Nico Popp, Sol Parti milletvekili Hubertus Zdebel ile konuştu.

Sol Parti milletvekili ve bir parti üyesi olarak Brandenburg ve Saksonya seçimlerini gözlemlediniz. Seçim sonuçları ve partideki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Seçim sonuçları Sol Parti için bir felaket ve bu konuda farklı bir görüş söz konusu değil. Partinin üzerinde yükseldiği zeminin kaydığı bu yenilgi aslında uzun bir zamanın değerlendirilmesi ile anlaşılabilir. Brandenburg solu maalesef sosyal demokrat iktidar ortağı ile arasına mesafe koyamadı ve farklı bir dil tutturmayı beceremedi. Bu yüzden de haklı olarak cezalandırıldı. Ne Brandenburg’da ne de Saksonya’da Sol Parti antikapitalist bir alternatif olarak siyaset yürütebildi. Bugün yalnız aşırı sağcı AfD egemen sınıfların alternatifi olarak değerlendirilebiliyorsa, orada sol kesin bir yanılgının içerisindedir.

Seçim sonuçları ile parti içerisinde başlayan tartışmanın önümüzdeki sene yapılacak Hamburg eyalet seçimleri sonrasına ertelemesine yönelik bir talep var. Ne düşünüyorsunuz?

Bu türden sesler her zaman olur ama tartışma pratik yaşam içerisinde artarak sürecektir. Çünkü bütün bu yaşananlar partinin temel siyasal yönelimine ilişkin sorunlar. Benim gördüğüm uzun yıllardır Sol Parti bilhassa bölgede ya biraz daha ekolojik, biraz daha sosyal bir çerçeve dahilinde Sosyal Demokratların ve Yeşillerin peşinden koşmaya devam edecek. Bu durumda seçmen de her iki partiden bir miktar daha talepkâr bir partiye ihtiyaç olup olamadığı sorusunu haklı olarak soracak ya da kendi özgücüne dayanan gerçek bir sol alternatifi inşa etmeyi önüne koyacak. Bu da açık, anlaşılır bir antikapitalist pozisyon içerisinde toplumun siyasallaşmasına vesile olacak.

Saksonya ve Brandenburg seçimlerinde sol partiler 2004 yılından bu yana her seçimde oy kaybettiler. Lakin son seçimde kayıp büyük oldu. Bunu uzun dönemli bir düşüş eğilimi olarak değerlendirebilir miyiz?

Öyle de denebilir, başka türlü de ifade etmek mümkün. Unutulmaması gereken bir şey var: Sol Parti doğuda SED (Doğu Almanya Sosyalist Birlik Partisi) üyelerinin çok büyük bir bölümünü seçimlerde kendi lehine konsolide etme becerisini gösterebilmişti. Benim için çok açık olan yalnız bu temelde bir kalıcılığın sağlanamayacağıydı. Bir sol siyaset için büyüme her şeyden önce politik profilin gelişmesini ve parti politikalarının güncellenebilme yeteneğini de içerir.

Daha önceki seçimlerde Sol Parti’ye oy vermiş seçmenin yine Sol Partili eyalet içişleri bakanını protesto etmek için sağ partiye oy vermeleri ırkçı partiyi bölgede ki en önemli güç haline getirmişti. Bu ne kadar akla yatkın ve mayıs ayında gerçekleştirilen AP seçimleri bu fiyaskonun bir göstergesi olarak düşünülebilir mi?

Bütün bir süreç tek bir nedene bağlanamaz elbette, yine de benim düşüncem daha önceden bize zaten oy vermemiş olanların tercihlerinde bu türden bir sonucun önemli rol oynadığını düşünüyorum. En korkunç olanı Sol Parti ile AfD’nin taban tabana zıt iki parti olduğunun anlaşılamamış olması. Şimdi yalnız Doğu’da değil Almanya’nın bütününde AfD’nin etki alanından uzaklaşabileceğimiz, onlara ve lüzumsuz iddialarına daha fazla önem atfetmeyen bir gündemi belirleme eğilimi hâkim. Daha önceden bize oy vermemiş olanların dışında ki tercihler de bu türden...

2021 genel seçimlerine kadar mevcut durumun değişmesi için partinize ne tavsiye edersiniz?

Katolik Kilisesi’nin kırsalda etkili olduğu zamanlarda durumun vahametinin abartılmaması gerektiğini vurgulamak için 'bırak kilise köyde kalsın!' denirdi. Partimizin genel görüntüsü inanması güç bir dönüşüm içerisinde. Şundan çok eminim ki Federal Almanya çapında önemli bir seçmen potansiyeli bizimle birlikte. Kapitalizmin tahribatı ortada. Biz de daha sağlıklı iş koşulları, ödenebilir makul kira ücretleri, yoksulluğa mahkûm etmeyen emekli aylıkları, daha yaşanabilir bir çevre talepleri etrafında sermayenin temsiliyetine karşı parlamenter mücadelemizi yürüteceğiz. Fakat şunu bir kez daha belirtmeliyim ki arzuladığımız o büyük tarihsel değişim parlamenter mücadelenin dışında şekillenecek.