Sol ve çevreci partilerin zaferi

Konuk Yazar: Gülay Kutal - Norveç Sosyalist Sol Parti Oslo Eyalet Meclisi Üyesi

Norveç toplumunun en iyi yönleri, bireyler arasındaki sosyal ve ekonomik farkların az olması, işsizlik oranının az, herkesin sosyal refah hizmetlerinden aynı oranda faydalanmasıdır.

Norveç’te son seçimlerle dümenin sola kırılmasının temel nedeni de sekiz yıldır iktidarda olan sağcı yönetimle zenginlerle yoksullar arasındaki farkın iyice artması ve halkın bunun ayrımına varması oldu. Vergi politikasındaki adaletsizlik yüzünden maddi durumları zaten iyi olanlar giderek daha iyi bir duruma gelirken, zor durumda olanlar giderek daha yoksullaştılar.


SAĞCILARA OLAN GÜVEN DÜŞÜŞTE

Pandemi sırasında hükümetin büyük şirketleri ve şirket hissedarlarını kayırıp, işini kaybedenlere, şirketini kapatmak zorunda kalan şirketlere yardımda aynı hassasiyeti göstermemesi de buna verilebilecek örneklerden biriydi. Toplumda gelir dağılımındaki eşitsizlik, o toplum için son derece zararlı sonuçlar doğurur. Halk sisteme olan güvenini kaybeder, köşeyi dönmeci zihniyet yerleşir, suç oranı artar. Sol muhalefet, seçim mücadelesinde devamlı bunun altını çizdi. Hal böyle olunca "sıradan halk" da seçimini, sosyal adalet ve eşitlik yanlısı soldan yana yaptı.

SOL PARTİLERİN ÇÖZÜM ARAYIŞI

Rüzgarın soldan esmesinin bir başka nedeni de, sağcı hükümetin merkeziyetçi uygulamaları oldu. "Demokrasi reformu" adı altında küçük belediyeler ortadan yok edilmeye çalışıldı, yerel hastanelerdeki önemli hizmetler kapatılıp bu fonksiyonlar sadece merkezi hastaneler tarafından verilir hale geldi. Mahalli polis merkezleri kapatıldı, yüksekokullar ve üniversiteler birleştirildi, mahalli sosyal yardım ofisleri kapatılıp hizmetler merkezileştirildi ve halktan uzaklaşıldı.
Merkezden değil yerinden yönetimi, demokratik katılımı savunan ve büyük şehirlerle kırsal yerleşim bölgeleri arasında verilen sosyal hizmetler açısından fark olmaması gerektiğini savunan sol da halkın bu konulardaki sıkıntısını dile getirip, onların çözüm arayışına ön ayak olabildi. Seçim kampanyalarında bu konunun da iyice altını çizdi. Böylelikle, sol koalisyonun önemli ayaklarından biri olan merkez parti, sağ partilerden kendine önemli ölçüde oy aktardı.

KRİTİK ETKEN İKLİM RAPORU

Son olarak da solun çevreci politikaları seçmenlerin seçimini belirledi. Ağustos ayında tam seçim kampanyalarının ağırlıkla sürdüğü sırada, Birleşmiş Milletler İklim Raporu’nu yayınladı. Raporda 2030 ila 2050 yılları arasında gerçekleşmesi beklenen 1,5 derecelik sıcaklık artışının, karbon emisyonunun sınırlanmaması durumunda sadece önümüzdeki 10 yıl içinde gerçekleşmiş olacağı belirtiliyordu. Bu rapor, iklim kriziyle zaten ciddi şekilde mücadele edilmesi için seçime giden solcu ve çevreci partileri tam zamanında destekledi.

YOKSUL NÜFUS GİDEREK ARTTI

Özetleyecek olursak, Norveç’te sol bloğun yükselişi ve sağcı hükümetin düşmesinin ana sebepleri şu şekilde açıklanabilir: Birincisi, solun geçim sıkıntısı çeken halka, yoksulların daha da yoksullaşıp zenginlerin daha da zenginleşmesinin sorumlusunun hükümetin sermayeyi kayıran uygulamaları olduğunu göstermesi, zenginden daha çok, yoksuldan daha az vergi alınarak, eşitsizliğin azaltılabileceğine ikna etmesi. İkincisi, halkın merkeziyetçiliğe olan isyanına tercüman olup, köy, şehir demeden, herkesin Norveç’in neresinde olursa olsun demokratik katılımla, yerel hizmetlerden ve eşit ölçüde faydalanması yönünde politik çözümler sunması. Sonuncusu da iklim krizine gereken ciddiyetle ve radikal önlemlerle çözüm bulunması gerektiği ve bu çözümleri ancak sol ve çevreci partilerin sunabileceğine halkın inandırılabilmesi oldu.

ADİL, ÇEVRE DOSTU BİR DÜNYA MÜMKÜN

Nitekim Norveç’te sol partilerin öncelik verdiği konular da adalet ve çevre ekseninde seyrediyor. Adalet ekseninde herkesin iş ve eğitim imkanına kavuşması, sağlık ve diğer sosyal refah hizmetlerine parasız ya da ucuz bir şekilde sahip olması sağlanmalı. Toplumun yardıma ihtiyacı olanlara sahip çıktığı bir düzenin kurulması, sosyal adalet, gelir dağılımında ve fırsatlarda eşitlik sağlanması, yoksullukla mücadele edilirken çevre ekseninde iklim krizinin radikal önlemlerle çözülmesi ve doğanın tahrip edilmesine son verilmesinin yanı sıra endüstriyel gelişmenin çevre-dostu bir şekilde gerçekleşmesi ve fosil enerji kaynaklarının kullanılmasına son verilmesi gerekiyor.

Sosyal adalet ve çocuklarımızın iklim krizleriyle boğuşmadığı bir dünya, tüm dünyanın özlediği bir dünya. Norveç’te esen solcu ve çevreci rüzgarın Avrupa’daki ve tüm dünyadaki solcu ve çevreci güçlere ilham, motivasyon ve enerji kaynağı olacağını düşünüyorum.