NATO’dan istediğini kopartan İsveç’te siyasetin iç gündemiyle dış politikanın hızlı gelişmeleri haftaya damgasını vurdu.

NATO’dan istediğini kopartan İsveç’te siyasetin iç gündemiyle dış politikanın hızlı gelişmeleri haftaya damgasını vurdu. Bir taraftan İsveç’in olası Libya harekâtındaki rolü tartışılırken diğer taraftan olağan üstü kongreye giden Sosyal Demokratların yeni Genel Başkanı Håkan Juholt, mercek altındaydı.

25-27 Mart’ta, İsveç solunun en büyük partisi Sosyal Demokratlar, ortaya sandık bile koymadan genel başkanlarını değiştirdiler. Sosyal Demokratlar, alkış kıyamet, marşlarla genel başkan seçtiler. Ortaya çıkan karelere bakıldığında, sol partiler için zorunluluk olarak görülen parti içi demokrasiden bahsetmek, İsveç solunun en büyük partisi için pek de mümkün değildi. Seçim organının belirlediği tek isim Håkan Juholt, sabahın erken saatlerinde başlayan kongrede, önce partililere hitaben bir konuşma yaptı. Ardından ismi, parti başkanlığı için okundu. Başkent Stockholm’de, yapımı yeni tamamlanan, inanılmaz modern bir kongre merkezinde, 165’i kadın, 350 delege, 3 bin kişinin izlediği kongrede, Håkan Juholt adını duyduktan sonra “Evet” diye bağırarak Juholt’u partinin başına getirdi. Sonra da hep bir ağızdan Sosyal Demokrat Parti’nin parti marşı söylendi. Marş söylenirken yaş ortalaması 45 olan Sosyal Demokratların delegelerinden bazıları gözyaşlarını tutamadı.

Bıyığı sebebiyle İsveç basını tarafından bilgisayar oyunu karakteri, tesisatçı Süper Mario’ya benzetilen Håkan Juholt’a, genç partililerden ilginç bir destek geldi. Gençler, Juholt’a takma bıyıklarla eşlik ettiler. Juholt tarzı bıyıkları, suratlarına yapıştıran solcu gençler, onu ve bıyığını sahiplendiler. Mart ayının son cuma günü yapılan genel başkanlık seçiminin ardından Sosyal Demokratların kongresi bütün hafta sonu devam etti. Üç gün süren bir seçim takvimiyle partinin kadroları, tekrar belirlendi. Bu kadrolar, dört yılda bir, kongre düzenleyen Sosyal Demokratların, 2013’teki bir sonraki olağan genel kuruluna kadar görev yapacak.

Sosyal Demokratların kongresi de, Håkan Juholt’un eşinin zamanında çalıştığı turizm şirketini dolandırdığı ve bu suçtan hüküm yediği haberleri de, hafta başındaki NATO toplantısının gölgesinde kaldı. Sol’un yeni lideri için bu haberler çok fazla köpürtülemeden, Libya gündeme oturdu. Wikileaks sızıntılarında “NATO’nun gizli üyesi” olmakla itham edilen İsveç, NATO masasından mutlu ayrıldı. Libya semalarında kurulacak olası bir hava koridorunu, İsveç’in Brezilya ve Hindistan’a satmaya çalıştığı Jas tipi 8 uçağı koruyacak. İsveç uçakları, Libya’ya, tek bir bomba bırakmayacaklar, kara hedeflerini vuramayacaklar. Yapacakları iş; diğer ülkelerin savaş uçakları için oluşturulacak hava koridorunu korumak olacak.

İsveç’in NATO’ya vereceği askeri desteği, hafta başında, basına açıklayan ordu yetkilileri, ellerinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi mutsuzdu. İsveç istediğini aldı ama İsveç ordusu ve silah endüstrisi Libya’da daha fazla aktif rol oynayamadıkları için şikâyetçiydi. Kara hedeflerinin vurulamaması, Kaddafi’nin hava kuvvetlerinin iyiden iyiye yok edilmiş olması, İsveç savaş uçakları Jas’ların tek bir atış yapmadan Libya’dan dönmesi anlamına geleceğini açıklayan ordu yetkilileri, bu işin sorumlusu olarak Meclis’teki sol partileri gösterdi.

NATO için göreve hazır İsveç’in, muhalefetteki solcuları, Libya harekâtı için hükümeti tek bir ön koşulla destekledi. “Libya’ya bir tek bomba bırakılmayacak, tek bir kara hedefi vurulmayacak” cebinde bu yükle NATO masasına oturan İsveç, yine de ödülünü aldı. Orta Doğu’da ve Arap dünyasında değişen dengelerin bedelini bölge halkı canıyla öderken silah üreticileri yaşananların kazanan tarafı oldu.

İsveç’in silah endüstrisi karşısında komik bir zafer kazanmış sayılan İsveç solunun en büyük partisi Sosyal Demokratlar şu sıralar yeni seçilen kadrolarını oturtmakla uğraşıyor. Genel başkanlarını ve parti sekreterlerini olağan üstü kurultayla değiştiren Sosyal Demokratlar, daha kendine gelemeden NATO kararıyla başa çıkmak durumunda kaldılar. Bu konuda ne yazık ki başarılı olamadılar.