Solun başarı reçetesi; Corbyn, Mélenchon, Die Linke

Başarılı bir sol reçetenin olmazsa olmazları var; Solun evrensel ilkelerinden sapmamak, varoluş gerekçelerinden taviz vermemek, egemen siyasal söylemin tutsağı olmamak, emperyalist-kapitalist yıkım/yağma düzenine karşı çıkmak gibi. Bu kadar da değil elbette! Ücretsiz eğitim/sağlık/barınma hakkını, kamuculuğu savunmak da mutlak suretle reçetede olmalı!

Fransa ve İngiltere’de birer hafta arayla yapılan genel seçimler bu sol reçeteyi savunan parti ve aktörlerin tüm handikaplarına rağmen başarıyı yakalayabileceğini bir kez daha gösterdi. Her iki seçim de solun sağa dümen kırarak bir başarı kazanamayacağını, başarının ancak ve ancak sola yelken açmakla geleceğini kanıtladı.
Solun bu anlamıyla önünde iki seçenek var; Ya sağa göz kırparak PASOK gibi, Fransız Sosyalist Parti gibi yok olup gidecek, ya da dümeni daha da sola kırarak İngiliz İşçi Partisi lideri Corbyn, Fransa Sol Parti lideri Melenchon, Alman Sol Parti gibi gücüne güç katarak yoluna devam edecek.

Özellikle emperyalist-kapitalist ülkelerde solun başarılı olması için müesses nizama küçük dokunuşlar dahi yetebiliyor. Kamusal eğitim, sağlık ve barınma vaatlerinin kitleler nezdindeki karşılığını hem Corbyn’nin hem de Melenchon’un başarısında gördük. Savaşlara, silahlara, savunma harcamalarına ve kemer sıkma politikalarına karşı kitleler merkez sağ ya da sol partilerin birbirine benzeyen politikalarından kaçarak sola yöneliyor.

Kuşkusuz Corbyn de Melenchon da eleştirilecek çok yan var, ancak başlı başına varlıklarıyla, duruşlarıyla, söylemleriyle sola bir ivme kazandırdıkları inkâr edilemez.

•••

Fransa’da Macron liderliğindeki liberaller ezici bir zafer elde etti. Macron’un selefi François Hollande’ın beş yıldır iktidardaki partisi Sosyalist Parti (PS) ise seçim ittifakı yaptığı küçük partilerle birlikte adeta sandığa gömüldü. PASOK’laşan PS’nin hali ibretlik. Sosyal devletin yok edilmesinden çalışma hayatının bitirilmesine, emperyalist saldırılardan neo liberal yıkım politikalarına her konuda egemenlerinin borazanlığını yapan Sosyalist Parti, hak ettiği değeri gördü!

Sol programıyla iktidardaki Sosyalist Parti’den umudunu kesen kesimlerin çekim merkezi haline gelen Jean-Luc Mélenchon liderliğindeki sol ittifak La France Insoumise (Boyun Eğmeyen Fransa) önemli bir oy oranına ulaştı, Sosyalist Parti’yi geride bıraktı.

Boyun Eğmeyen Mélenchon’un vaatleri:

Görüldüğü üzere Kıta Avrupası’nın üç lokomotif ülkesinde de sola başarı getiren reçete birbirinin kopyası gibi. Bu yolda ısrar başarı getirecektir!

»Ücretsiz eğitim, sağlık, barınma hakkı. Hiç kimse evsiz kalmayacak. Sağlık harcamaları kamu bütçesinden ödenecek.

»5’inci Cumhuriyet daha eşitlikçi adil bir 6’ncı Cumhuriyet’le yerinden edilecek.

»Emperyalist müdahaleciliğe hayır

»Başka bir Avrupa inşa edilecek

»Başkanlık sistemi değiştirilecek. Parlamento daha da güçlendirilecek. Yurttaşların seçilmişleri görevden alabilme hakkı olacak.

•••

İngiltere’de de bu reçetenin bir benzeri tuttu. Melenchon’un programının kopyası bir hafta önceki İngiltere seçimlerinde Jeremy Corbyn’nin İşçi Partisi’nin oylarını yüzde 40’lara kadar taşıdı. Tony Blair’in “üçüncü yol” sefaletinin yarattığı enkazdan adeta bir mucize yarattı Corbyn! Parti içi muhalefete, İngiliz aristokrasisine rağmen sol çizgide ısrar etti, partiyi iktidarın eşiğine getirdi.

Corbyn liderliğinde İşçi Partisi’ni zafere götüren vaatlerden bazıları şunlardı:

»Kemer sıkma politikalarını sonlandırmak ve kamu hizmetlerine büyük yatırımlar yapmak

»Demiryolları, posta, su ve elektrik sektörlerinde kamulaştırmalar yapmak

»Asgari ücreti artırmak

»Şirketlerden alınan kurumlar vergisini artırmak, yıllık 80 bin sterlin üzerinde gelire sahip olanlara yönelik vergileri artırmak

»Üniversite harçlarını kaldırmak, ilkokul sınıflarını 30 öğrenciyle sınırlayıp öğrencilere ücretsiz yemek vermek

»Sağlıkta bugüne kadarki özelleştirmeleri geri çevirmek

»Yılda 100 bin konut inşa etmek, evsizler için 4 bin ek konut ayarlamak.

•••

Alman Sol Parti (Die Linke) de benzer bir formül ile Merkel dukalığını alt etmek istiyor.

Hannover’de gerçekleştirilen üç günlük kongrede parti içindeki liberal-sol çizgi kaybetti, parti daha sola doğru yelken açtı!

Eşbaşkan Katja Kipping tarafından açıklanan ‘Adil Dönüm Noktası’ programıyla 82 milyonluk ülkede halen 8 milyon insanın sosyal yardımlarla geçimini sağladığı, yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısının 13 milyonu bulduğu sosyal hak ve yardımların daha adil bir düzeye çıkarılması talep edildi.

Parlamentoda ana muhalefet konumunda olan Die Linke, Eylül’deki seçimde Merkel’i şu programla sıkıştıracak:

»Emperyalist müdahaleciliğe, aşırı sağ tehlikeye ve neoliberal saldırganlığa karşı daha radikal tavır alınacak.

»Silah satışları durdurulacak, dış ülkelere asker gönderilmeyecek, gönderilen askerlerde geri çekilecek.

»Hartz IV adıyla bilinen asgari geçim yardımı kaldırılacak. Tüm işsizler için aylık 1050 avroluk minimum temel gelir garantisi verilecek. Hartz IV kapsamında bu miktar 409 avroydu.

»6-18 yaş arası çocuklar için bu yardımın miktarının 311 avrodan 573 avroya, 6 yaşından küçükler için ise 237 avrodan yine 573 avroya çıkarılmasını hedefliyor.

»İşsiz kalan bireylerin çalışırken sahip olduğu yaşam standartları korunacak. Asgari ücret saat başına 8,84 avrodan 12 avroya çıkarılacak.

Görüldüğü üzere Kıta Avrupası’nın üç lokomotif ülkesinde de sola başarı getiren reçete birbirinin kopyası gibi. Bu yolda ısrar başarı getirecektir!