Ulusal basında ve Twitter’daki Soma Faciasının Gülen Cemaatinin bir sabotajı olduğuna ilişkin komplo teorileri, bugünkü duruşmada da yankı bulabilir. Bu ihtimali davanın avukatlarından Selçuk Kozağaçlı ve maden mühendisi Mehmet Torun değerlendirdi

Soma’da ‘sabotaj’ oyunu tutmayacak

DOĞU EROĞLU

15 Temmuz darbe girişiminin rüzgarıyla birlikte, Soma Katliamı Davasının 9'uncu duruşması öncesinde ulusal basın ve sosyal medyada, facianın 'FETÖ sabotajı' olduğu konuşuldu. Hatta #SomaFaciasıFETÖSabotajı hashtag’i Twitter’da en çok konuşulanlar arasına girdi; BirGün’ün araştırmasıysa bu hamlenin bot, yani yönetilen sahte hesaplar tarafından gerçekleştirildiğini ortaya koydu. Bugünkü duruşmada sabotaj söyleminin Soma Holding avukatlarınca yeniden dile getirilmesi bekleniyor. Davanın avukatlarından Selçuk Kozağaçlı ve faciadan sonra madene inerek incelemelerde bulunan Maden Mühendisleri Odası eski başkanı Mehmet Torun, sabotaj ihtimalini BirGün’e değerlendirdi. Avukat Kozağaçlı’ya göre ‘sabotaj kampanyası’ sonuçsuz kalacak; maden mühendisi Mehmet Torun ise bu ihtimali gerçeklikten uzak buluyor.

Sabotaj mahkemede gündeme gelebilir
Soma Faciasında yaşamını yitiren 301 madencinin ailelerinin avukatlarından Selçuk Kozağaçlı, şimdiye kadar duruşmalarda şirket avukatları tarafından belli belirsiz dillendirilen sabotaj ihtimalinin şimdi daha yüksek sesle ifade edilebileceği kanısında. “Başka kaçacak hiçbir yerleri kalmadığı için, son 6 aydır duruşmalarda yangının çıkış nedenini bir sabotaja indirgemeye çalışıyorlar. Bizim sert tepkilerimiz üzerine bu savunmayı çok da sistemli bir biçimde yapamadılar bugüne dek. Ancak hem basındaki tartışmalar hem de hashtag kampanyaları, bu defa sabotaj ihtimali üzerine daha ciddi gideceklerini gösteriyor.” 15 Temmuz sonrası yargı operasyonlarının Soma Davasını etkilemediğini, dosyadaki savcıların ve davanın hakimlerinin görevlerinde kaldığını anımsatan Kozağaçlı, “Gülen Cemaatini bahane edip, ‘Bizi Paraleller yargıladı’ diyebilecek durumda değiller. Şimdiye kadar biz yangının çıkış sebebinden ziyade, alınmayan diğer önlemlerin 301 kişinin yaşamını yitirmesine yol açtığını anlattık. Bu defa biz de yangına sebebiyet verdiğini düşündüğümüz olaylarla ilgili bir sunum yapacağız” diye konuştu. Kozağaçlı’ya göre, ne kampanya yürütülürse yürütülsün, ailelerin avukatlarının dosyaya çok hakim olmasından ötürü, şirketin bilirkişi raporuna etki etme çabaları da sonuçsuz kalacak.

‘Sabotaj tartışması aldatmaca’
Maden Mühendisleri Odası eski başkanı Mehmet Torun ise teknik olarak sabotaj ihtimalinin söz konusu olmadığını aktarıyor: “Öyle bir ihtimal yok. Ama o ihtimali yıllardır birileri dile getiriyor. Sabotaj tartışması bir aldatmaca ve yanıltmacadır. Bu bir ocak yangınıdır ve göz göre göre gelmiştir. Bu tür yangınlar önlenebilir olaylardır; Soma’da meydana gelen de önlenmesi gereken ancak sistemsel sebeplerle önlenemeyen bir olaydır.” TMMOB ve TTB’nin ortak Soma Faciası İnceleme Raporunda da, faciaya yol açan pek çok gerekçe sayıldıktan sonra şu ifadelerle 301 madencinin yaşamını yitirme sebebi açıklığa kavuşturuluyordu: “SOMA A.Ş. Eynez madeninde 301 madencinin ölümünün kaçınılmaz olduğu açıktır. Ancak bu kaçınılmazlığın kaynağı maden/madenci değil işverenin bizzat kendisidir.” Torun, TMMOB ve TTB’nin ortak Soma Maden Faciası İnceleme Raporunun belirli kısımlarını da BirGün okurlarına anımsatıyor. Torun’a göre, TMMOB ve TTB tarafından hazırlanan raporda da değinilen karbonmonoksit artış örüntüsü, yani ocaktaki 3 sensördeki karbonmonoksit gazı değerlerinin ani artışı, yangının başka bir imalatta daha önceden başlamış olduğunu, bu yangından kaynaklanan zararlı gazların bir anda çalışma alanlarına dolduğunu gösteriyor. Bu da sabotaj ihtimalini devreden çıkartıyor.

Rapordan: <

Ocak yangınının; eski imalat panolarında bırakılan kömürlerin oksijenle temas etmesi sonucu içten içe yandığı, yarım yanma sonucu karbonmonoksit gazının biriktiği, bu yanma olayının zamana bağlı olarak artarak devam ettiği düşünülmektedir. Kömürün bünyesinde bulunan metan gazının da yanmasıyla eski imalat içindeki yangının daha hızlandığı, yüksek sıcaklık ve basınç altında biriken zehirli ve zararlı gazların, zayıflatılmış olan zondan, açık alevle ve basınçlı bir şekilde ana galeriye aniden boşaldığı düşünülmektedir. Boşalan kızgın malzeme; galerideki lastik bantı, demir tahkimat aralarındaki ahşap elemanları (fırça, kama), sert plastik olan basınçlı hava borularını tutuşturmuştur. Eski imalattan boşalan gaz ile galeride meydana gelen yangın sonucu oluşan duman ve zehirli gaz birleşerek belli bir basınçla ve hızla kısa bir sürede tüm çalışma alanlarına yayılmış, ocağın değişik kısımlarında çalışan işçileri etkileyerek ölümlere, yaralanmalara neden olmuştur.

Ocaktaki 3 sensör (470,501,545 no.lu) değerleri incelendiğinde, CO gazının ani bir yükselişle pik yaptığı, sensörün maksimum gösterge değeri (üst okuma sınırı) olan 500 ppm i aştığı (muhtemelen çok daha fazla) görülmektedir. Değerlerde lineer bir artışın olmaması, eski imalat alanında biriken basınç altındaki zararlı gazların ocak içerisine, çalışma alanlarına hızla boşaldığını göstermektedir.

Yine, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından hazırlanan olayla ilgili raporda da ölümlerin ani ve çok yüksek dozda karbon monoksit sonucu zehirlenme olduğu tespit edilmiştir.(sayfa 27) Bu sonuçlar da ocağın çalışılan alanlarına eski imalattan ani bir gaz gelişini ve çalışma alanlarına hızla dolan CO (karbon monoksit) gazının çalışanları zehirlediğini göstermektedir.

Maden ocaklarında ortam sıcaklığının ortalama 20 derece civarında olduğu bilinmektedir. Bu ocaktaki sıcaklık sensörünün sonuçları incelendiğinde; ocaktaki sıcaklığın 13 Mayıs 2014 tarihinden neredeyse 30 gün önce yükselmeye başladığı ve olay günü 45 dereceye kadar çıktığı görülmektedir. Bu durum, ocaktaki kömür yangınının daha önceden başladığını ve devam ettiğini göstermektedir.>>

Sabotaj savunması yeni değil
Can Gürkan 19 Mayıs 2014’te Soma Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde sabotaj ihtimaliyle ilgili, “Kazanın sabotaj olma ihtimalini düşünüyorum. 5 dakika içerinde bütün madenlere sirayet eden bir yangına sebebiyet verecek aşağıda bir durum ve koşul bulunmamaktadır. Söz konusu kaza bir kömür yangını değildir. Bu kanılara teknik bilgim olmadığından dolayı maden mühendisleri olayın teknik konularıyla ilgili iş güvenliği uzmanlarıyla yaptığımız değerlendirme sonucunda vardık” demişti. İşletme müdürü Akın Çelik’in avukatıysa duruşmalar sırasındaki bir beyanında şöyle demişti: “Olayın meydana geldiği yer altı üstü ve yanları tamamen taş halde olan temiz hava galerisidir; ocağın tüm yollarının kesiştiği tam ocağın kalbi niteliğindeki merkezidir. Bu ocakta sabotaj yapılacak yer neresi?’ diye sorulacak olursa, ‘Tam da burasıdır’ denilebilecek bir yerdir. Bir sabotaj düşünülse ve sabotaj ve faili anlaşılamayacak bir alan seçilse kömür madeninden daha elverişli bir ortam bulunamaz.”