Yusuf Koçhan (Maden işçisi): Eynez’de çok fare vardı, yemeğimize az ortak olmadılar. Ama biz fare kadar olamadık. Fareler en azından kaçar, kendine delik açar, yerin altına girerdi. O bile tedbir alırdı. Ancak 13 Mayıs günü bir fare kadar bile olamadık

Soma katliamı üzerine tekrar düşünebilmek için!

Onur Bütün

Yukarıdaki epigrafta; katliamda ölen arkadaşlarını kurtaramayan, katliamın nedenlerinden birini kendinde arayan, vicdanını törpüleye törpüleye, söyleşi yapılırken yaşadıklarını anlatan bir maden işçisiyle tanışıyorsunuz. Bu tanışmaya neden olacak; maden işçileri, sendikacılar, ölen madencilerin eşleri, Soma Davası’nın avukatları gibi katliamın hemen ardından Soma’ya koşan ve orada yaşayan pek çok insanın söyleşilerinin toplandığı bir kitaptan söz ediyorum: Çizmelerimi Çıkarayım Mı?
Bazı kitaplar bir gerçekliği zumlamamızı sağlar. Görüntü önce fludur. Kapitalist sistem, çalışma koşullarının tüm bir toplum tarafından eksik, yanlış ya da çarpıtılmış bir biçimde algılanması için özel çaba harcar. Bu algı da doğal olarak flu bir algıdır. O nedenle maden işçilerinin toplu ölümü; fıtrata, kadere, şansa, takdir-i ilahi’ye bağlanabilir. Yukarıda sözünü ettiğim kitap iki ay önce raflarda yerini aldı. Gazetecilik eğitimi almış iki genç araştırmacının çok sayıda muhatapla yürüttüğü bir kolektif çalışmanın ardından da basılı hale getirildi. Görüntünün netleşmesini sağlayan pek çok nitelik, kitapta kendine yer bulmuş.

Ancak beni en fazla etkileyen bölüm, tahlisiye çalışmalarına katılan maden işçilerinin onlarca arkadaşını ocaktan sağ çıkarabilmek için harcadıkları çabanın anlatıldığı bölüm oldu. Aynı bölümde, çocuklarının, kardeşlerinin, babalarının, eşlerinin cenazelerini alabilmek için günlerce soğuk hava depolarından, hastanelere koşan insanların yaşadığı travma da anlatılıyordu.
Bu bölüme vurgu yapmamın bir nedeni var. Yakın tarih çalışması yaparken, hele de bu türden toplumsal travmaya neden olan büyük katliamların, ince ince hafızamıza kaydedilmesi için, sözlü tarih çalışması yapmak elzemdir. Maden işçilerinin katliam öncesinde, sırasında ve hemen ardında yaşadıklarını gazetecilik refleksiyle kayıt altına almak, okurlar açısından durumun vahametini ve nedenlerini anlamak açısından çok önemli.

Çizmelerimi Çıkarayım Mı? bu nedenle bir başvuru kitabıdır. Bu ve benzeri kitaplar üzerinden akademi içi ya da dışı çalışma yapabilmek mümkün olabilir. Belge niteliği taşımasının yanı sıra, Soma Maden Havzası’na da projeksiyon yapabildiği için kitap pek çok disiplinin dikkatini çekecek nitelikte.

Kitabın giriş kısmında katliam gününden (13 Mayıs 2014) Soma Davası’nın Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşındığı süreçte yaşanan gelişmelere kadar bir kronoloji verilmiş. Dolayısıyla gelişmelerin 2 yıllık sürecini anımsayarak kitaba başlayabiliyoruz. Bir tarım kasabası olan Soma’nın kömür kentine dönüşmesi süreci, tütün üreticiliğinden maden işçiliğine geçiş, özelleştirme uygulamaları (rödovans ve hizmet alımı), Soma’da günlük yaşam, madende taşeron sistemi ve dayıbaşılar, katliam sonrası maden işçileri ve ailelerinin anlatıları, maden işçilerinin ve ailelerinin hak arayış süreçleri ve dayanışmaları, kitabın temel başlıklarını oluşturuyor.

Soma Katliamı, ülkenin gündeminden neredeyse tamamen kalkmışken, kitabın varlığı güçlü bir anımsatma işlevi de görüyor. Yalnızca dava sürecini, nadiren TV kanallarında görebildiğimiz, yine davanın muhatapları ile yapılmış söyleşiler de kitapta önemli bir yer tutuyor.

Yer altında çalışmak, her gün dağın karnını deşmek, ölüm riskini bizatihi yaşayarak deneyimlemek maden işçileri açısından çok zor bir talimdir. Talim diyorum çünkü yaptığınız işin riskleri üzerine düşünürseniz çalışamazsınız. Ancak katliamı yaşayanların tanıklıklarından öğrenebileceğimiz tek gerçek var:

“Katliam günlerce geliyorum diye bağırmış, ne işveren ne sendika ne de maden işçileri yeterli tepkiyi gösterip önlem alınmasını sağlayamamış.”

Soma’da yaşananlar toplumsal belleğimizde bir yer edindi. O yer; bu kitapla ve bundan sonra yapılacak çalışmalarla, kalıcı, sorgulayıcı, alternatif örgütlenmelere, tartışmalara yol gösterici olacaktır.