İşçi Dayanışma Derneği’nin önceki gün düzenlediği sempozyum, emek hareketinin bundan sonraki yol haritası konusunda önemli ipuçlarını ortaya koydu.

Somut sorunlardan birleşik mücadeleye

ATİLLA ÖZSEVER

İşçi Dayanışma Derneği’nin (İDD) önceki gün İstanbul Kadıköy’deki Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Kriz Günlerinde Örgütlenmek” konulu sempozyum, emek hareketinin bundan sonraki yol haritası konusunda önemli ipuçları verdi.

Sempozyumda işçi hareketinin mevcut durumu, sendikaların tutumu, yapılan eylemler ve nasıl bir örgütlenme ve mücadele anlayışı ile sorunların üstesinden gelinebileceği tartışıldı. Sempozyuma çalışma yaşamı ile akademisyenler, sendika temsilcileri ve uzmanları, çeşitli işçi dernekleri yöneticileri katıldı.

10 İŞÇİDEN 6’SINDA SINIF KAVRAMI YOK

Doç. Dr. Aziz Çelik tarafından sunulan DİSK’in “Türkiye İşçi Sınıfının Görünümü Araştırması”nda, sendika, sınıf kavramı ve sorunlara ilişkin şu veriler dikkati çekti:

  • Sendikalı işçi ile sendika üyesi olmayan işçi arasındaki ücret farkı yüzde 20 dolayında.
  • Sendikasız işçilerin ancak yüzde 20’si sendika üyesi olmak istiyor, yüzde 60’ı ise sendika üyesi olmak istemiyor.
  • Sendikaya üyelik konusundaki çekince, yüzde 49 oranıyla “bilgi sahibi olmamak ve ilgisini çekmemek” şeklinde açıklanıyor, bu konudaki işveren korkusu ise daha düşük düzeyde.
  • Genel anlamda işçilerin sendikaya olumlu bakışı yüzde 44, olumsuz bakışı ise yüzde 16.
  • Çalışan işçiler açısından birden fazla seçenek işaretlendiğinde en önemli sorun yüzde 77 ile düşük ücret, ikinci sırada da yüzde 75 ile işsizlik yer alıyor.
  • İşçilerin yüzde 36’sı bir sınıfa ait olduğunu söylüyor, yüzde 64’ünde ise bir toplumsal sınıf kavramı yok.
  • İşçiler sosyal aktivite olarak en çok TV izliyor, ikinci sırada sosyal medya geliyor, dinsel ibadet ise dördüncü sırada.

FİİLİ GREVLER VE KALICI DİRENİŞLERDE ARTIŞ VAR

Sempozyumda mevcut durum, örgütlenme ve geleceğe ilişkin görüşlerde de şu başlıklar öne çıktı:

  • 2018 yılında yapılan işçi eylemlerinin yüzde 67’si işyeri temelli eylemlerdir. Bu eylemlere katılanların yarısını kadrolu işçiler, diğer yarısını da güvencesiz işçiler oluşturuyor. Eylemlere kadın işçi katılımı üçte bir dolayındadır.
  • Fiili grev ve kalıcı direniş eylemlerinde artışlar var. 2018 eylemlerinin yüzde 40’ını bu tür eylemler oluşturdu. Yürüyüş ve basın açıklamaları ise yüzde 45’le ilk sırada.
  • Eylemlerin yüzde 64’ünü sendikalar örgütledi. Eylemlerin konfederasyonlara göre dağılımı ise şöyle: Yüzde 41 Türk-İş, yüzde 36 DİSK, yüzde 17 KESK.

KIDEM TAZMİNATIYLA İLGİLİ HİÇBİR HAZIRLIK YOK

  • İşçilerle bağlantı kurarken onların somut sorunları ve ihtiyaçları üzerinden bir söylem geliştirmek gerekiyor. Direkt olarak “sosyalizm”, “proletarya” gibi kavramlar işçilere itici gelebilir.
  • Kıdem tazminatının fona devredilmesi ile ilgili genel grev kararı var ama sendikalarda bu konuda hiçbir hazırlık yok.
  • Zorunlu arabuluculuk sistemi işçinin aleyhine işliyor. İşçi, kıdem tazminatı alacağı, haksız işten çıkarma gibi konularda zorunlu olarak arabulucuya başvuruyor, üç yıl sonra 100 bin lira almak yerine işverenin şimdi vereceği 30 bin liralık teklifi kabul edip dava açmaktan vazgeçiyor.
  • Sendikaların güvencesiz çalışanlarla ilgili örgütlenmesi yetersiz. Güvencesiz çalışanların önemli bir bölümü kadınları kapsadığı için kadın işçilerin çoğu sendikasız. Kadın sorunu, işçi sınıfı mücadelesinin önemli bir sorunu olmalı.

KAMPANYALAR VE SOSYAL MEDYA ÖNEMLİ

  • İşçi sınıfının acil talepleri, öncelikli gündem maddesi haline getirilmeli. İşsizlik, işten çıkarmalar, kıdem tazminatı, 18’inci sıradaki işçi alacağının 1’inci sıraya alınması, işsizlik sigortası fonunun işçi lehine kullanılması, iş cinayetleri, emeklilik yaşının yüksekliği gibi konulara öncelik verilmeli.
  • Beyaz yakalılarla ilgili örgütlenme de önemlidir. Bu çalışanların vergi dilimlerinin yüksekliği, kreş hakkı, işyerinde sürekli oturmaktan kaynaklanan boyun fıtığı, fazla mesai gibi somut sorunları üzerinden ortak kampanyalar düzenlenmeli.
  • Genç işçiler sosyal medyayı çok kullanıyor. Her direnişin bir videosu çekilip sosyal medyada paylaşılmalı ancak bu organize ve profesyonelce olmalı.

YEREL SENDİKAL BİRLİKLERE ÖNEM VERİLMELİ

  • Yerel sendikal birliklere önem verilmeli. Örneğin işsizlik fonunun işsizlere hizmet vermesi, kıdem tazminatı gibi somut sorunlar üzerinden kampanya yapılarak yerel düzeyde böyle bir örgütlenmeye gidilebilir. Gerek yerel, gerekse genel düzeyde de ortak gündemlerle emek meclisleri oluşturulabilir.
  • İşçilerin sadece işyerlerini değil yaşam alanlarını da dikkate alan bir örgütlenme üzerinde durulmalıdır. Emekçilerin oturduğu mahallelerde işçi sorunları tartışılmalı.
  • İşçiye sınıf bilinci sağlayacak eğitimlere önem verilmeli.
  • Reel sosyalizmin yenilgisinin bir özeleştirisi yapılmalı, ardından kapitalist sistemin bir çözüm getiremeyeceği, yeniden sosyalist bir toplumun oluşacağı yönde ideolojik bir mücadele verilmeli, bu konuda işçi sınıfının rolü ortaya konmalıdır.

İDD KOMİSYONLAR OLUŞTURABİLİR

İDD’nin bundan sonraki süreçte kıdem tazminatı, işsizlik sigortası gibi konular başta olmak üzere emeğin sorunlarıyla ilgili kampanya düzenlenmesi, broşür ve videolar hazırlanması yönünde komisyonlar oluşturması yararlı olacaktır. Bu komisyonlara ilgili sendika ve kuruluşların temsilcilerinin katılması sağlanarak birleşik bir mücadelenin yolu ve zemini açılabilir.