Dün günün ilk saatlerine doğalgaz, elektrik zam haberleri ile başladık. Doğalgaz, gıda, ulaşım, kira, elektrik, su, benzin... Memleket tarihinde görülmemiş şekilde her gün, her dakika yoksullaşıyoruz. Enflasyon arttıkça zamlar, zamlar arttıkça enflasyon artıyor. Her an tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan “para doksunu” yaşıyoruz.

Aç kalmadığımız ya da açlıktan ölmediğimiz sürece, sorun yok onlara göre. Karın tokluğuna yaşam... Köleleştirilmiş düzen... Minibüste haberleri okuyan gençlerin konuşmalarına tanık oldum dün. “Açlığımızın nedeni sensin” diyorlardı.

***

Art arda gelen zamlarla Naomi Klein’in Şok Doktrini Felaket Kapitalizminin Yükselişi isimli kitabında yazdıklarını yaşıyoruz. Kitabın özeti egemenlerin kriz, felaket, savaş ve travmatik olayları kullanarak çaresizliklerimizden zorla rıza üretmesi. İlhamını aldığı yer ise CIA’nın, işkence teknikleri içerisinde olan, beyne elektrik şoku verildiğinde yaşanılan büyük acının insanın direncini kırdığını keşfetmesi. Pinochet Şili’sinden, İngiltere’ye, Polonya ve Çin’den ABD’ye, Arjantin, Rusya, Sri Lanka’dan Türkiye’ye, muktedirlerin bekaları için ülkelerin bir laboratuvara, insanların kobaya dönüştürülmesi. Yıllardır sürdürülen strateji. Kaos, kriz, darbe girişimleri, savaşlar, zamlar, özelleştirmeler...

***

Yağmur gibi yağan zamlarla, baskılar, zora dayalı rıza aygıtları ile yoksulluğu, eşitsizliği kabullendirmeye çalışıyorlar. Gezi eylemlerindeki polis şiddeti, 2012’ de “seçilmişleri atanmışla- ra kul etmeyiz” söylemleri sonrasında “Dün dündür, bugün bugündür”ün mirasçılarının 2022’de seçilenlere yönelik tutuklama, siyaset yasakları, görevden el çektirme tehditleri; yasaklanan konserler, yıllardır “Kimsenin namusu olmayacağız” diyen kadınların mücadelesine karşı “namus, ahlak” denilerek kadın sanatçıların hedef gösterilmesi, basına getirilen para cezaları, sosyal medya yasakları, paramiliter yapı SADAT’ın seçim sonuçlarını tanımayız açıklaması...

***

Bugün bir yol ayrımındayız. Bugün yapacaklarımız elli yılı aşkın mücadele tarihimizde, Gezi Direnişi’nde, Manileda’da, Fatsa’ da saklı.

Sevgili Doğan Tılıç Hocam öyle güzel anlattı ki Fatsa ve Terzi Fikri anısına düzenlenen etkinlikte... Yıllar öncesinin ODTÜ amfisinde anlattığı gibi. Ders bir, ders iki, ders üç diye...

Mesele; nimet paylaşımında son, külfet paylaşımında ilk olmakta. Gelecek tasavvurunun hikâyesini yazmakta. Cesarette. Birlik ve mücadelenin ortaklaştırılmasında. Birlikte yönetmek ve şeffaflıkta. Dil ve iletişimde, özne ile nesnenin iç içe geçtiği yerde, yardımlaşmada, dayanışmada. Hicveden hikâyenin dilini kurmakta. Sağ popülizmin karşısına sol değerlerle çıkmakta. Örgüt olmayı başarmakta. 18. fil hikayesinde, devrimcilerin hikayesinde saklı. Eylemde, konuşan değil yapan, sorunu çözen olmakta.

***

Klein’in sözleri son söz olsun.

“Bir krizle sınandığımızda ya geriler ve parçalanırız ya da büyürüz. Bu da o sınavlardan biri olacak. Kriz zamanlarında, imkânsız görünen fikirler birden mümkün olurlar. Geleceği fikirleri için daha sıkı savaşmaya istekli olanlar belirleyecektir.”