Futbolu bıraktıktan sonra kalpazanlık yapan da var itfaiyeci olan da. İşte emekliikten sonra farklı sektöre yönelen futbolcular

Son düdükten sonra

Kimileri var, tek takım formasıyla çıktıkları onca maçtan sonra muhtemel hayatının en zor kararını verir, içini acıtacak olsa da ayrılır takımından MLS’in yolunu tutar, futbolun sirki olarak bilinen coğrafyada boy gösterir bir süre daha ama bilir, en güzel günleri geride kalmıştır. Kimileri vardır, onca takım, onca formadan sonra bir maç bitiminde asıverir kramponlarını, geride birkaç madalya, belki birkaç kupa. Kimileri için daha güzel zamanların habercisidir futbol sonrası, kimileri için pişmanlıklar, keşkeler, özlemler. Karınca ile ağustos böceğinin hikâyesini anımsatır bazıları, kimileri yeni bir sayfa açar, teknik direktörlüğü yorumculuğu, yazarlığı dener. Velhasıl en kral topçu da olsa, perdeler inip alkışlar kesildiğinde yeni bir serüven başlar adına hayat denilen yolda, takımdan ayrı en zor düz koşu da o zaman başlar, malum zaman her şeyin düşmanıdır zira…

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ OLDU

Bilir misiniz 90’lı senelerde Ada futbolunun yıldızlarındandı 20 Kasım 1967 doğumlu Stuart Ripley. Profesyonel futbol kariyerine 1985’te Middlesbrough’da başlamış, 1992’ye kadar 249 maçta forma giymişti. Süratli, kanatta rüzgâr misali esen hücumcuydu, zarif, yetenekli, adam eksilten. Hani telefon kulübesinde adam geçer dedikleri türden. Premier Lig’in kurulmasından az zaman sonra, 1995 senesinde Blacburn Rovers takımında şampiyonluk yaşadı, birkaç maçta da olsa İngiltere Milli Takımında top koşturdu. Geçenlerde Guardian gazetesiyle yaptığı söyleşide, futbolu 34 yaşında bıraktığını, bir süre ne yapacağını bilemeden dolaştığını, sonra üniversiteye gitmeye karar verdiğini anlatıyor. Lancashire Üniversitesinin hukuk bölümünü bitirdikten sonra Manchester’da spor hukuku konusunda uzman bir şirkette çalışmaya başlamış. Yeni kariyerinin ilk altı ayında, futbola dair oynadığı sürede öğrendiklerinden daha çok şey öğrendiğini anlatıyor. 2013’te avukatlık ofisi açan Ripley, aynı zamanda mezun olduğu üniversitede öğrenim görevlisi olarak çalışıyor.

18 AY HAPİS YATTI

Yıldızı 80’li senelerde parlamış 7 Temmuz 1954 Galler doğumlu Mickey Thomas’un hikâyesi ise hazin. 1978–1981 seneleri arasında Manchester United takımında parladıktan sonra Everton, Brighton, Stoke City ve Chelsea takımlarında forma giymiş. Kariyerinde 51 kez milli olmuş ama hikâyenin sonu onun adına kötü bitmiş. 1993’te, Wrexham’da forma giydiği zamanlarda sahte para basmaktan 18 ay hapse mahkûm olmuş. Futbolu zorunlu olarak 37 yaşında bırakan golcü günümüzde Manchester’de yerel bir radyo kanalında program yapıyor ve o günleri şöyle anlatıyor: “O zamanlarda Roy Keane haftada 50.000 sterlin alıyordu. Polis, benim para basma makinemi bulana kadar ben de o kadar yapıyordum!”

UYUŞ TİCARETİ YAPIYORMUŞ

Futbol sonrası kendini demir parmaklıklar arasında bulanlardan biri de futbola 1980 senesinde Everton’da başlamış Mark Ward. 20 seneye yaklaşan kariyerinde 14 takımın formasını giymiş. 1994 senesinde yardımcı antrenör olarak çalıştığı Birmingham City’de 2. Lig şampiyonluğu yaşamış ama teknik direktör Barry Fry ile yıldızı barışmamış ve takımdan ayrılmış. Bir süre başka takımlarda iş bulmaya çalışmış ama şansı yaver gitmemiş. Kariyerinin en verimli yıllarında haftada 2.000 sterlin kazanıyormuş ama futbol sonrası dara düşmüş. Alışık oluğu hayatı devam ettirebilmek için uyuşturucu işine bulaşmış ama 2005’te yakalanıp 8 sene hapse mahkûm olmuş. Walton hapishanesinde geçirdiği 4 senenin hayatının en kötü zamanlar olduğunu, günün 23 saatini küçücük bir hücrede geçirdiğini anlatıyor ve devam ediyor: “144 profesyonel futbolcu İngiltere hapishanelerinde gün sayıyor ve bunlardan 120’si uyuşturucu ticareti yaparken yakalanmış.” Cezasını çektikten sonra bir süre inşaatlarda çalışmış, eski takımı West Ham imdadına koşmuş, düzenli olarak olmasa da kulübün futbol aktivitelerinde yer almış. Eski orta saha oyuncusu günümüzde 58 yaşında ve yardım elini uzatacak bir kulüp arıyor.

İTFAİYECİ OLDU

1988-96 arasında futbola başladığı Arsenal’de 104 maça çıkmıştı David Hillier, çalışkan orta saha oyuncusu. 2003 senesinde futbolu bıraktığında Kuzey Londra takımında yaşadığı şampiyonluk, Federasyon Kupası ve Kupa Galipleri Kupasıyla hatırlanacaktı. Ama o yıllarda futbolda günümüzdeki gibi deli paralar dönmüyordu ve hayatı boyunca yaşamını idame ettirmeye yetecek parası yoktu. Günün birinde okuduğu bir iş ilanı hayatını değiştirdi. Bristol’de itfaiye eri aranıyordu. 2008 senesinden beri itfaiye eri olarak çalışıyor ama aklı hâlâ futbolda: “Hayat kurtarmak, yangınla mücadele harika bir iş ama ben her zaman futbolcu olarak kalacağım çünkü hayatımın en güzel zamanlarını küçük yaşlarda aşık olduğum o güzel oyunun içinde geçirdim.”

KAMYON ŞOFÖRLÜĞÜ YAPIYOR

2009 senesinin sıcak yazında, Belfast’ın Stranmills Üniversitesinin kampüsünde “UEFA A” lisansı kursunda tanımıştım eski milli kaleciyi. 1982 Kupa Galipleri Kupası’nı kazanan Aston Villa’nın yıldızıydı. 1976’da başlayan kariyerinde İngiltere Milli Takımı dahil 5 takımın kalesini korumuş, 23 senenin 20’sini ülke futbolunun en üst liginde geçirmiş. Futbolu 43 yaşında bıraktıktan sonra Steve Bruce’un yardımcısı olarak Wigan ve Sunderland’da kaleci antrenörü olarak çalışmış. Ekip Sunderland’den kovulduktan sonra eşyalarını West Midlands’daki evine taşımak için yakın arkadaşı Paul Munro ile birlikte küçük bir kamyonet kiralamışlar. “Bundan sonra ne yapacağız?” diye düşünürken akıllarına taşımacılık gelmiş ve “S&M Couriers” adını verdikleri nakliye şirketini kurmuşlar. Araba kullanmaktan her zaman keyif aldığını, futboldan soğuduğunu, yaşamının geri kalanında futbolun içinde olmak istemediğini vurguluyor ve şimdilerde kamyon şoförlüğü yapıyor. Futbolsever müşterilerinin görünce kendisini tanıdıklarını, neden futbolu bıraktığı sorusuyla sıklıkla karşılaştığını anlatıyor.

FİNANSÇI GOLCÜ

23 Kasım 1959 doğumlu Simon Garner 1978–1992 arasında formasını giydiği Blackburn Rovers takımında 474 maçta 168 gol kaydetmiş, kulüp tarihinin en fazla gol atan futbolcusu. Futbolu 1996 senesinde bıraktığında futbolsuz hayata alışmakta zorlanmış bir süre, futboldan kazandığı paranın çok uzun süre dayanmayacağını anlayınca farklı işleri denemiş. Postacılık yapmış kısa zaman ama soğuk kış sabahlarında erkenden yollara düşmek bir zaman sonra zor gelmiş. Finans şirketinde mortgage danışmanı olarak çalışmış ama sevmemiş o işi. Sonra boyama ve dekorasyon işine girmiş ve 10 seneye yakındır kendi kurduğu şirketinde bu işi yapıyor. Futbolu özleyip özlemediğini soranlara verdiği cevap kayda değer: “Önceleri çok özlüyordum ama zamanla o özlem geçti, futbolsuz hayata alıştım. Fırsat buldukça Blackburn Rovers maçlarına gidiyorum ve aradan geçen onca zamana rağmen taraftarların bana yaptığı tezahüratları seviyorum. Futbol oynadığım dönemde insanları mutlu edebildiysem görevimi hakkıyla yapmışım demektir. Ama artık hayatın başka bir dönemindeyim, geçmişe değil geleceğe bakmak gerek…”

Velhasıl kimileri için daha güzel zamanların habercisidir futbol sonrası, kimileri için pişmanlıklar, keşkeler, özlemler. Son düdükten sonra başka bir hayat, başka bir serüven bekler yeşil sahaların yıldızlarını. Kimileri alışmakta zorlanır, kimileri umutla bakar geleceğe, neticede futbolun içinde ayrılıklar da vardır…