Son metalci Çağlan Tekil

Doğu Yücel

80’li yılların sonu, 90’lı yılların başında, daha ortaokuldayken heavy metalle tanıştım. Fakat bu tutkumu paylaşabileceğim pek arkadaşım yoktu. İzmir’de lokal grupların sahne aldığı konserlere genelde tek başıma gidiyordum. Bir gün İzmir’in tek metal dükkanı Stüdyo Ümit’in vitrininde bir dergi gördüm, adı Laneth’ti, kapağında en sevdiğim yerli gruplardan biri olan Dr. Skull’ın davulcusu Alper Yarangümeli vardı. Hemen kaptım dergiyi ve içine daldım.

Dergideki yazılardan bilgi akıyordu, röportajlar görülmedik ölçüde cesurdu. En önemlisi de yazarların üslupları çok eğlenceli ve samimiydi, sanki direkt benimle konuşuyor gibiydiler. Sadece bir dergi değil, metal sevgimi ve hayat görüşümü paylaşabilmek için aradığım arkadaşları bulmuş gibi olmuştum. Yazarlardan ikisi benim için hemen öne çıkmıştı: Kerim Tunçay ve Çağlan Tekil. Bu iki isim bana bir hayal kazandırdı; ileride ben de onlar gibi bir müzik yazarı olmak istiyordum.

Çağlan ve ekibi Laneth’ten yıllar sonra Non Serviam dergisini yayımladı. Artık üniversitedeydim, geçen zaman zarfında bir radyo programı sunmuştum, öykülerim birkaç dergide yayımlanmıştı, kısacası hazırdım. O dönem Non Serviam’ın yayın haklarını İzmir menşeili rock dükkânı Yücel Müzik aldı, dükkânın sahibi Yücel Şahinbeyoğlu Çağlan’a benden bahsetti. Ben de Çağlan’a dönemin chat portalı Mirc’ten ulaşıp sinema ve edebiyat üzerine yazılar gönderdim. O sıralar müzik üzerine yazmayı düşünmüyordum, dergide işinin ehli o kadar yazar vardı ki onların yanında “Haşa” diyordum. Çağlan diretti, önce birkaç albüm kritiği derken müzik makalelerine başladım. Sonra bana metal gazeteciliğinin belki de en büyük 'haber konusu'nu, Iron Maiden röportajını verdi.

Kendime güvenemedim, bahane uydurdum, “Kayıt cihazım yok” dedim. İstanbul’dan postayla kayıt cihazı yolladı. İlk röportajını Iron Maiden ile gerçekleştiren kaç amatör müzik yazarı vardır acaba? Çağlan sağ olsun bana güvendi, bu şansı verdi. Çağlan hiç frene basmadı, basmazdı, sürekli müzik ve heavy metal için bir şey yapmak isterdi. Blue Jean’de yazı işleri müdürlüğünü sürdürürken gaza geldi, “Ek olarak heavy metal dergisi verelim” dedi. Tek başına Blue Jean’in yoğun dergi mesaisi yetmezmiş gibi! 2007’de neredeyse Blue Jean kalınlığında Headbang dergisini de hazırlamaya başladık. Çağlan’ın heavy metal tutkusu anlatılabilir gibi bir şey değil. Birlikte yurt dışında çok festivale gittik, festivalin üçüncü günü ben yorulurdum, o “Metalci yorulmaz” derdi, hava soğur, deli gibi yağmur yerdik, “Dondum” derdim, titriyor olsa da “Metalci üşümez” der, gülerdi. Blue Jean ve Headbang’den sonra Çağlan yeniden DJ’liğe ve konser organizasyonlarına odaklandı. Laneth Bir Gece etkinliklerinde 90’larda kıymeti bilinmemiş birçok grubun sahne almasını sağladı. Bu konserlerin zirvesi şüphesiz 8 Kasım 2019’daki Dr. Skull konseriydi. Şubatın başında Athena ve Radical Noise’lu bir 'Laneth’li Gece' daha organize etti ve Şubatın ortasında o kötü haberi aldık. Yoğun bakımdaki mücadelesini 7 Nisan 2020’de kaybetti.

Bu ülkede müzik gazeteciliği diye bir kavram varsa Çağlan’ın bunda payı çok büyük. Bu ülkede heavy metal kültürü yaşıyorsa, konserler, festivaller yapılabiliyorsa, dergiler, fanzinler hala yayımlanabiliyorsa Laneth ekolünün bunda katkısı çok. Çağlan Tekil, bize erken veda etti ama müzik sahnemize bıraktığı iz büyük oldu. Biliyoruz ki, onun gibi bir müzik tutkunu bir daha gelemez. Onun müzik kutusunun 'stop' tuşu yoktu. Şimdi de durduğu söylenemez. Onun çaldığı, bize tanıttığı her grubun konserinde, her şarkıda görünecek bize. Olur da bir festivalde yorulursam, duyacağım sesini, “Metalci yorulmaz” diyecek yine ve kıkır kıkır gülecek.