Erdoğan ile Putin, Soçi Zirvesi’nde bir araya geldi. Son dönemde ABD’den yüz bulamayan Ankara, masaya eli zayıf oturan taraf oldu. Ankara’nın denge siyasetinin çöktüğüne dikkat çeken Prof. Uzgel, “Zirvede uzlaşı pozu verilse de tavizlerin ardı arkası kesilmeyecek” dedi.

Son sürat çöküş

Mehmet Emin Kurnaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün Soçi Zirvesi’nde bir araya geldi. Son dönem ABD’den umduğunu bulmayan Erdoğan görüşmeye eli zayıf giderken, Putin’in rahatlığı ise dikkat çekti. Üç saat süren zirvede ana gündem maddesi Suriye olurken görüşmede doğalgaz, Erdoğan’ın ikinci parti alımına kapı araladığı S-400’ler, Karabağ koridoru, Libya ve Afganistan’daki son durum da ele alındı.

İkili, görüşmenin basına açık bölümünde açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Attığımız adımlar büyük önem arz ediyor. Oranın da barışı yine Türkiye ve Rusya ilişkilerine bağlı" ifadelerini kullandı. Rusya Devlet Başkanı Putin de "Türkiye ile görüşmelerimiz kimi zaman zor geçiyor, ancak her zaman pozitif bir sonuçla bitiyor" dedi.


Türkiye’ye yönelik yatırımlarından da bahseden Putin, “Türkiye’nin Rusya yatırımları toplam 1.5 milyar, Rusya’nın Türkiye yatırımları 6.5 milyar dolara ulaştı. Büyük projelerin hepsi planlı şekilde devam etmektedir. Uluslararası alanda (Türkiye ile) oldukça başarılı bir biçimde işbirliği yapıyoruz. Bunu söylerken hem Suriye’yi kastediyorum hem de Libya konusunda pozisyonlarımızı koordine etmek üzere kurduğumuz temaslardan bahsediyorum” diye konuştu. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise toplantıya ilişkin yaptığı açıklamada Kırım meselesine ilişkin Türkiye ile konuşacak bir gündemleri olmadığını vurguladı. Peskov, Türkiye’nin Ukrayna’ya silah tedariki gerçekleştirmesinin kendilerini endişelendirip endişelendirmediği sorusuna ise, “Silahların Ukrayna’da ‘sinirlerine hakim olamayan bazı kişiler’ tarafından kendi vatandaşlarına karşı kullanılmasını tabii ki istemeyiz” yanıtını verdi.

İKİ ARADA BİR DEREDE KALDI

Soçi Zirvesi, dış politikada Moskova ile Washington arasında mekik dokuyan Saray yönetimi için kritik. Biden başkanlığındaki ABD ile ilişkileri yeniden dizayn etmeye çalışan Erdoğan, Karadeniz’deki Rusya-Ukrayna geriliminden Afganistan’da bulunan Kabil Havaalanı’nı yönetme ısrarına dek pek çok konuda NATO ve ABD’den yana tavır aldı. Ancak S-400’ler başta olmak üzere birçok sorunun devam ettiği Washington’dan aradığı desteği bulamadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Zirvesi için gittiği ABD ziyareti fiyaskoya dönüştü. Dönüşte açıklamalarda bulunan Erdoğan Rusya’dan yeni bir S-400 alımı yapacaklarını söyleyince Beyaz Saray’dan tepkiler geldi. Son olarak ABD Senatosu’nun Dış İlişkiler Komitesi, yaptırımların sertleşeceğini açıkladı. Biden’ın Ankara Büyükelçiliğine aday gösterdiği eski Arizona Cumhuriyetçi Senatörü Jeff Flake, Türkiye’nin gelecekte S-400 ve benzeri Rus silahlarını satın alması durumunda Washington’ın ek yaptırımlarına maruz kalacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkına karşı baskıcı bir rejim uyguladığını ifade eden Flake, "Erdoğan’ın baskıcı tutumu, demokrasiye, bir NATO müttefikine yakışmıyor" dedi. Öte yandan görüşme öncesi ekim ayı sonunda gerçekleştirilecek G-20 Zirvesi’nde Erdoğan ile Biden’ın bire bir görüşme yapacağının açıklanması da dikkat çeken bir başka konu oldu.

DENGE POLİTİKASI ÇOKTAN İFLAS ETTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi Zirvesi’nde masaya bu sorunlarla oturdu. Zirve’ye ilişkin değerlendirmelerini BirGün’e aktaran Dış Politika Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel, Erdoğan’ın daha fazla denge siyaseti kuramayacağını, Batı’dan dışlanmış bir Erdoğan imajıyla oturulan masadan Rusya karşısında çok daha fazla taviz vermek durumunda kalacağına dikkat çekti. Türkiye’nin denge siyasetinin sınırlarına ulaştığını ve bu durumda daha fazla Rusya’ya yakınlaşamayacağını söyleyen Uzgel, “Ankara’nın Kırım konusunda, Karadeniz’de, Doğu Avrupa politikasındaki adımları Moskova ile yakınlaşmayı önlüyor.
Bugün Türkiye’nin Rusya ile neredeyse ABD ile olduğundan daha fazla sorunu var. Bu durumda denge politikasının kendini tükettiğini söylemek mümkün. Erdoğan da Putin’le yaptığı görüşmede görüntüyü kurtaracak bir uzlaşı çıkarmaya çalışmak için zirveye katıldı” dedi.

ERDOĞAN’IN ZİRVEYE KATILMASI BİLE HATA

Ancak bu politikanın sürdürülebilir olmasının çok zor olduğuna dikkat çeken Uzgel, “Zaten şimdiye dek hep öteleyerek idare ettiler. Erdoğan şu an Batı ittifakı içinde istenmeyen bir lider görüntüsü veriyor. Bu da Türkiye’nin elini çok zayıflattı. Ankara’nın bugün Rusya’ya karşı kullanabileceği çok araç yok. Bir tek Suriye’de Menbiç’in boşaltılması var. PYD konusunda Türkiye’nin bazı itiraz ve talepleri de var ama mevcut durumda Rusya’yı zayıflatabilecek gücü yok” diye konuştu. Uzlaşmak zorunda olan zor durumda kalan tarafın Türkiye olduğuna vurgu yapan Uzgel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rusya, İdlib konusunu en fazla biraz daha öteleyebilir ancak karşılığında bir S-400 satışı daha gerçekleştirmeyi zorunlu tutabilir. Böyle bir anlaşma olursa ABD karşısında Erdoğan’ın eli daha fazla zayıflar. Bu nedenle ne tam NATO müttefiki gibi ne de tam Rusya dostu gibi bir politika ortaya çıkıyor.”

“Erdoğan denge sürecini yanlış yönetti o nedenle bu sorunları yaşıyor. En iyi ihtimalle Rusya Suriye ve İdlib meselesini bir miktar öteleyebilir. Ama Moskova’nın elinde şu an doğalgazdan ticarete, turizmden İdlib’e çok fazla araç var. Batı’dan da dışlanmış Türkiye görüntüsü var. Böyle bir konumda pazarlık yapılmaz. Erdoğan’ın Rusya’ya gitmemesi daha isabet olurdu. Biden ile görüştükten sonra masaya otursa belki daha isabetli olurdu.”