Geçenlerde size başarılı döneminde gelen ve kariyer basamaklarından geri düşmüşken memlekette konser veren isimlerden bahsetmiştim. Norveçli Enslaved bu gruplardan biri. Ve haftaya İstanbul’dalar

Son yılların en iyilerinden

Zorlu PSM’nin önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek Enslaved konseri tam da kariyerinin en güzel zamanında gelen gruplar kategorisinde dikkate alınabilir benim açımdan. Yanlış anlaşılmasın ama eski günlerindeki o Enslaved müziği özellikle o dönemler çok benlik değildi lakin black metal’le hayatımın her döneminde seviyeli bir birlikteliğim oldu. Akşam dinlediysem sabah çabucak kahvemi içip ceketimi alıp çıktım. Son birkaç yıldır özellikle Enslaved gibi derinlikli müzik yapan grupların ilk dönem işlerini de dinleyebiliyorum. Grup gitgide progresif bir havaya büründü. Bundan 5-6 yıl önce progresifleşen post-rock’tan beslenmeye başlayan metal gruplarını çok sevsem de artık bu yollara sapan gruplardan biraz sıkıldığımı itiraf etmem gerekiyor. Enslaved’in soundu ve albümleriniyse bu diğer metal gruplarından başka bir yere koyuyorum. Melodiden çok kamyon gibi gitar riff’lerine hayran olduğumdan daha çok death metal dinlesem de black metalde Enslaved gibi ağırbaşlı melodiler her daim çekiyor kendine. Norveç metaline biraz uzaktayım. Post-rock’a fazlasıyla kaysa da sıkıcılaşmayan bir grup Enslaved. Şahsen brütal vokalli metalden post-rock ve progresife kayan çoğu grup yenilikçi olacağım derken sıkıcılaşıp sıradan bir hale dönüyor. Opeth’in geçirdiği değişimi ilk yıllarında çok desteklediysem de sonradan artık dinleyemeyecek kadar sıkıldığımı anlamış bulunuyorum. Progresif rock hayranı olan biri için bunları söylemek çok zor. Herkes değişiyor bir şekilde. Norveçli grup Enslaved, 2015 tarihli ‘In Times’ albümünün detaylarıyla tekrar gündemime düşmüştü. 2017’deyse ‘E’ adlı albümleriyle tüm dünyada pek çok metal dergisinin ve müzik yazarının en iyi albümler listesine girdi. Enslaved sıradan bir grup değil. Entelektüel, vizyoner ve derin bir müzik yapıyor. Ve en önemlisi sound ve konsept olarak zamansız işlere imza atıyorlar. Memlekette büyük salonlarda ateş gibi ses sistemlerinde metal konserleri izlemek çok mümkün değilken Enslaved, Zorlu PSM Stüyo’da sahne alacak 4 Nisan’da. Kaçırmayın.

Duyduğum en iyi metal projesi ismi

Öncelikle belirteyim bazı insanlar çok yaratıcı. Yıllardır metal aleminin içindeyim, pek çok eğlenceli isim duyduk ama hiçbiri beni vurmadı. Olmuyor arkadaş. Türkçe’yle metal yapılabilir ama maalesef isim konusunda yaratıcı değiliz. Değiliz dediğim metalciler yani. Ya buldukları isim başka yabancı gruplarda vardır ya da kötüdür. İstisnai gruplar elbette var. Özellikle son yıllarda çıkan bazı doom, stoner ve rock projelerinin isimleri çok iyi. Fakat şimdiye kadar duyduğum en iyi proje başlığı Dahakara oldu. O da maalesef metal değil, tür etiketlerinden experimental (deneysel) black metal yazsa da...

son-yillarin-en-iyilerinden-444721-1.Black metalciler şimdi oturup üzülsün bu isim neden bizim aklımıza gelmedi diye. Dahakara’nın ardında Özüm Özgülgen var. Yıllardır adını duyarım pek çok farklı projeyle. Kitschcraft, Supereich ve Groupie & Star, Özgülgen’in diğer işleri. Genel olarak birbirinden tür olarak bu kadar farklı farklı projeyi yakın zamanlarda yaratmış tek bir kişi için daha müziği dinlemeden iki seçenekle değerlendiririm: Ya kafası çok fazla çalışıyor ve yaratıcı ya da kafası karışık. Özüm Özgülgen ile yüz yüze bir tanışıklığım yok fakat hem kafasının karışık olduğunu hem de çok zeki olduğunu tahmin edebiliyorum. Eski işlerinden Kitschcraft’ı dinleyip de zeki olmadığını iddia etmek mümkün değil. Kafa karışıklığını ise Dahakara’nın geçenlerde yayınlanan Other Rooms isimli son işinin açılışındaki 3 şarkıya bakarak söyleyebilirim. Dahakara’nın eski EP’leri gerek kayıtta kullanılan çiğ sound ve yaratıma bakıldığında deneysel black metale yakın işler olsa da Other Rooms daha baştan bambaşka bir kafada ilerliyor. İlk şarkı Broken Tower, gergin bir alt yapıya sahip güzel bir şarkı, deneysel black metal değil, Dispassion daha da farklı bir şarkı. Üçüncü şarkı Book of Trust bu şarkılarla hiç alakası olmayan deneysel ve endüstriyel tınlayan bir parça. İlk üç şarkı da birbirinden farklı. Albümün en sevdiğim beat’lere sahip şarkısı Science Mansion fakat o da Kitschcraft havasına yakın. Özüm Özgülgen çok iyi bir müzik zekasına sahip olduğunu her şarkısıyla belli ediyor ama projelerini birbirinden ayırması gerek. Mesela Dahakara ve Kitschcraft’tan sadece birinin solistlik görevini üstlenmeyerek bunu başaracaktır. Gelelim deneysel black metal deyimine. Dahakara’nın 2014 tarihli Evil of All Decades albümü rahatlıkla bu tür altında değerlendirilebilir. Fakat Other Rooms değil. Gruplar, projeler tür değiştirir, geçen yıllarla sound’ları evrilebilir, o müziği yapan insanların fikirleri değişir. Bu bir yoldur fakat yolda durduğunuz durakları iyi belirleyip tür başlıklarını güncellemek çok önemli. Black Metal sevenleri 2014 tarihli albüme alalım. Synth sound’lar ağırlıklı olsun ben daha çok pop seviyorum derseniz Other Rooms’a bakınız. Yok ben daha da çok pop severim derseniz Özgülgen’in Kitschcraft projesine alalım sizi. Neticede bu sanatçıyı projelerini takip edin. Bir yerden sizi yakalayacağına eminim. Özüm Özgülgen’in adını çok daha fazla konuşuyor olmamız lazım.