31 Mart yerel seçimleri sona ermesine rağmen, özellikle İstanbul üzerinden AKP’nin yarattığı ‘geçersiz oy’ gerginliği devam ediyor. İktidar kanadının büyükşehirlerdeki belediyelerin büyük çoğunluğunu kaybetmesi, muhalefete yönelttiği saldırıları artırdı. AKP şimdi de sandıklara ve geçersiz oylara itiraz etme gibi taktiklere yöneliyor. AKP’nin seçim usulsüzlüğü iddialarının inandırıcı olmadığını düşünen isimlerden olan Siyaset Bilimci Ersin Mahmut Kalaycıoğlu BirGün’e […]

Sonucun değiştirilmesi kriz yaratır

31 Mart yerel seçimleri sona ermesine rağmen, özellikle İstanbul üzerinden AKP’nin yarattığı ‘geçersiz oy’ gerginliği devam ediyor. İktidar kanadının büyükşehirlerdeki belediyelerin büyük çoğunluğunu kaybetmesi, muhalefete yönelttiği saldırıları artırdı. AKP şimdi de sandıklara ve geçersiz oylara itiraz etme gibi taktiklere yöneliyor.

AKP’nin seçim usulsüzlüğü iddialarının inandırıcı olmadığını düşünen isimlerden olan Siyaset Bilimci Ersin Mahmut Kalaycıoğlu BirGün’e yaptığı değerlendirmede AKP’nin kendi tabanında da güven kaybı yaşayabileceğini belirterek “Türkiye çapında bir örgütlenmeyi yapabilecek olan esas itibariyle sadece AKP’dir. Onların usulsüzlükten bahsediyor olmaları pek akıl alabilecek bir şey değil. Bir takım yeni formüller üreterek seçim sonuçlarını yargıda değiştirme girişimleri öyle zannediyorum ki yeni sorunlara neden olacak” ifadelerini kullanıyor.

AKP’nin itirazları inandırıcı değil

Kalaycıoğlu, AKP’nin muhalefet partilerini usulsüzlük yaptığı anlamına gelecek yorumlarının inandırıcı olmadığını vurguluyor. AKP’nin sandıklarda çok iyi temsil edildiğini söyleyen Kalaycıoğlu her sandık başında iktidar partisinden çokça temsilci bulunduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullanıyor: “AKP’nin İstanbul ve Ankara seçimleri hakkında inanılması zor iddiaları var. Muhalefet partileri bir takım usulsüzlükler yaptılar anlamına gelebilecek yorumlarda bulunuyorlar. Muhalefet partilerinin bu şekilde bir yeteneği yok, ayrıca sandık başlarında AKP’yi çok iyi temsil edildiğini düşünüyorum. AKP’nin sandık başlarında yeterince temsil edilmediğini gösteren en ufak bir kanıt yok. Aynı zamanda muhalefetin oyları değiştirebilecek gücü yeteneği ya da imkanı yok.”

İktidarın seçim sonuçlarını yargıda değiştirme girişimlerinin yeni sorunlara neden olacağını söyleyen Kalaycıoğlu geçersiz oyların geçersiz olarak kabul edilirken sandık başlarında AKP’li müşahitlerin geçersiz oyları kabul etmiş olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Geçersiz oyların geçersizliğini saptayan heyette AKP’nin mevcut olmadığını düşünebilecek durumda değiliz. Halka da anlatabilmiş değiller. Bu oylardan AKP’ye oy çıkartmak yargı kararıyla mümkün olsa bile eski tabiriyle mahşeri vicdanı kanatır. Bu kolay bir yöntem değil. Onun dışındaki usulsüzlük iddialarında fazla geçerli bulmuyorum çünkü AKP ve MHP düzeyinde iyi sandık örgütlenmesi ve seçim örgütlenmesi yapan başka parti yok. Türkiye çapında bir örgütlenmeyi yapabilecek olan esas itibariyle sadece AKP’dir. Onların usulsüzlükten bahsediyor olmaları pek akıl alabilecek bir şey değil. Şu aşamada böyle bir yeni yargısal kararlar dolayısıyla bir krize gidip gitmeyeceğimizi bilmiyoruz. Etkisinin ne olacağını o açıdan değerlendirmek mümkün değil.”

güvenilirliğini yitirir

Kalaycıoğlu AKP’nin yaptığı itirazlar karşısında yargının nasıl kullanılacağına dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Muhalefetin yargının tarafsızlığına güveni kalmadığını söyleyen Kalaycıoğlu: “Yargının Büyük ölçüde AKP’den etkilendiği düşünülüyor. Orada atılan adımlar sorunu daha da ciddi şekilde derinleştirecektir. Medyadan ve kamuoyu araştırmalarından biliyoruz ki AKP’li ya da MHP’li olup İmamoğlu’na, Mansur Yavaş’a oy verdiğini söyleyenler var. Onları da rahatsız edecektir bu durum.

Yargıda değiştirilecek sonuç AKP’nin çok partizan olmayan kitlesini etkileyecek, kolay kabul edilebilir bir şey olmayacak. Uzun dönemde AKP’ye olan desteği azaltır. İnsanları küstürür, güvenilirliğini yitirir. Adaletsizlik duygusu yaratmak meşruiyet sorununa da neden olur. İktidarın meşru olmadığı bir sonuç doğarsa, o zaman insanların iktidarın aldığı kararlara uyması zorlaşır. Dolayısıyla sadece belediyeyi değil Türkiye’yi yönetmek de zorlaşır” diyor.