En önemli yaramız eğitimdir. Yaşanan ekonomik, sosyal, hukuksal ve toplumsal tahribatların arkasında eğitim sisteminin payı büyüktür.

AKP, eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirmekle kalmıyor. Okullaşma, müfredat, kurumsallaşma ve siyasal İslamcı cemaatlerle işbirliği üzerinden, gericileştirme müdahalesinde bulunuyor. Siyasi oyununu okul bahçesinde kuruyor.

Laikliğe ve sorgulayan akla karşı, eğitimde dinselleşme, okullaşma da ise imam hatipleştirme stratejileri devreye sokuluyor. Çünkü hedeflerinde sorgulayan neslin alanını daralmak ve laikliği bu ülkenin retoriğinden silmek var.

Son Liseye Geçiş Sınavı’nda (LGS) yaşanan yıkım da bunun göstergesidir. Yüz binlerce çoçuğumuzun bu yıl da AKP’nin imam hatipleştirme ve dinselleştirme mağduru olması nasıl açıklanabilir ki? AKP imam hatiplere ve meslek liselerine yönlendiriyor ama öğrenciler ve veliler, Anadolu ve fen liselerini tercih ediyor.

Fen ve Anadolu liselerinin kontenjanlarını artırmak yerine, çocuklarımız imam hatiplere ve meslek liselerine mecbur bırakılıyor. Çocukların istedikleri okulda ve nitelikli eğitim alma hakları gasp ediliyor. LGS’nin imam hatipler ve meslek liseleri lehine kurgulandığı bir ülkede, 1 milyon 200 bin çocuğun hayatı ve geleceği gericiliğin ipoteği altına giriyor.

Eğitimde akıl ile hurafeler, laiklik ile dinselleştirme arasındaki çatışma çok eskilere uzanır. Ve herkes bilir ki, her eğitim politikası, belirli bir felsefi yaklaşıma dayanır.

Bu durumda da AKP, yaslandığı ideoloji eğitimde belirleyici oluyor. Bu ideolojinin merkezinde, imam hatipleştirme, eğitimi dinselleştirme, “dindar ve kindar nesil” yetiştirmek var. Piyasaya ucuz işgücü ordusu yetiştirme var.

Tam da bu nedenle müdahil olduğu ve kurumsallaştığı alanların başında da eğitim sistemi geliyor. Çünkü AKP için eğitim, çocuklarımızın ve toplumun dönüştürülmesinde vazgeçilmez bir unsur olarak görülüyor. Ardıllarını, yani takipçilerini ve seçmenlerini yetiştirmek için, bu türden tek tipleştirici ve mezhepçi eğitimden taviz verilmiyor.

MEB, Din Eğitim Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı ve siyasal İslamcı cemaatler ve vakıfları aracılığı ile “eğitim sistemi” dindar nesil yetiştirmek için kullanılıyor.

Tabii ki, mesele eğitimin dinselleştirilmesi olunca, din, devlet ve toplum ilişkisine bakmak lazım. İktidar rengine uygun eğitim inşa edilir.

Türkiye’nin toplumsal çeşitliliği ve çok kültürlü yapısına bakılmaz. “Türk-İslam Sentezi” kalıbına dökülmüş “Türk nesil” ve “Sünni dindar nesil” yaratılmak istenir. Bunun için de okullaşma, müfredatların içeriği, sınav sistemleri imam hatipleştirme ve dinselleştirme üzerine kurulur.

Din okulları ve din eğitimi politikalarıyla, “istenilen davranışlara sahip insanlar yaratmak” isterler. Her türlü gericilik ve eğitimde dinselleştirme politikaları, aynı zamanda laikliğin yaşamsal önemini toplumsal hafızadan silmesini hedefler.

Din eğitiminin devlet eliyle okullara sokulması ile eğitim sistemi, demokratik, laik, bilimsel ve çağdaş özelliklerden uzaklaştırılır. Gericilik üzerine inşa edilen eğitimler aklın sorgulama hakkına saygı duymaz. Bireyi, yani çocuklarımızı özgürleştirecek olan laik ve bilimsel eğitimin yerine, devlet adına din üretir ve dayatır.

AKP’nin kurduğu hegemonyanın ruhuna göre şekillenmiş ve içeriklendirilmiş din eğitimi programları ve okullaşma stratejileri evrensel hukuk değerleri ve inanç özgürlüğüne aykırıdır.

AKP döneminde din eğitiminin tümüyle kurumsallaştırılması ve Türk Sünni İslam sentezinin dini harcı artırılması boşuna değildir. Bu durum bir yandan siyasal İslamcı ve neoliberal hegemonyayı güçlendirirken, diğer yandan eğitim sistemini medrese eğitimine dönüştürdü.

Çünkü AKP kurmayları da şunu çok iyi biliyor ki, eğitim en önemli ve en kolay hegemonya kurma alanlarının başında yer alır.

Dikkatle takip edenler bilir ki, AKP iktidarları döneminde eğitimde dinselleştirmenin en önemli araçlarından biri olan müfredatlar, okullaşma stratejileri (imam hatipleştirme) adım adım değiştirildi. Çünkü eğitim, okul ve müfredat, bir iktidarın kendisini yeniden ürettiği ve aynı zamanda yeni rejim inşasındaki en önemli araçların başında gelir.

AKP’nin eğitim ideolojisinin çimentosu din ve siyasal İslamcılıktır. Yani teosentriktir, homosentrik değildir.

Tam da bu nedenle, kendi ardıllarını ve seçmen kitlesini yetiştirmek isteyen iktidarlar, LGS’yi ideolojik hedeflerinin aracı haline getirerek, çocuklarımızın hayallerini, umutlarını, istedikleri okulda (Fen, Anadolu, Sosyal Bilimler, Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri) okuma haklarını elinden alarak, imam hatiplere ve meslek liselerine mecbur kılıyor.

AKP eğitim yoluyla İslamcı, sağ-muhafazakâr ardıllarının gelecek yarım asrını garantiye almak istiyor. Uzun vadeli düşünüyor.

Anneler, babalar, veliler, öğrenciler, sendikalar, eğitim kurumları, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri olarak, AKP’nin merkezci, tek yönlü dinci eğitim politikasıyla, çocuklarımızın tek tipleştirici kalıplarına sokularak, onlardan biatçı bir nesil yetiştirilmesine seyirci kalmayalım.

Laik, bilimse ve kamucu eğitim için, çocuklarımızın geleceği ve hayalleri için, Anadolu ve fen Liselerinin kontenjanlarının artırılması için demokratik ve evrensel haklarımızı birlikte savunalım.