Kadir Işık’ın karakterleri sürekli bir arayış içinde; eski ve yeni karşılaştırması yapıyorlar. Anlatıyorlar ama her şeyi değil; çoğunlukla boşluklar bırakan karakterlerin kısa kesik cümleleri yaşamlarının birer özeti gibi

Sorular, arayışlar, gedikler

Serhan AYTEKİN

Türkiye edebiyatı yeni bir yazara merhaba dedi. Kadir Işık’ın yedi öyküden oluşan Herkesten Uzakta başlıklı kitabı okurla buluştu. Işık, öykülerini, başkasını ve kendini dinleme gibi birbiriyle buluşan iki izlek üzerine inşa ediyor.

'YENİ NORMALLERLE' YAŞAMAK

Herkesten Uzakta’da yer alan öykülerin öne çıkan yanlarından biri, kendinden öteye geçme ve başka hayatları keşif süreci. Benliğinden ve geçmişinden “kaçanlar”, bu yolculuğun önemli bir parçası. Yeni bir yaşam arayışı ve değişime uyum sağlama çabasının yanı sıra hayal kırıklılıkları da bu sürece dâhil. Bir çiftin ilişkisi ve sorgulamaları, böyle bir arayış yolculuğundan yansıyor: “Onlara gereken tek şeyin sakin ve huzurlu akan bir hayat olduğunu düşünüyor adam. Son iki yıldır düşlediği hayatın yaşanmadığını biliyor. Zamana bıraktı, kadınla ilişkisinin eskiden olduğu gibi daha da güçleneceğine inanıyor. Onu bu evlilikte sabırlı kalmaya zorlayan tek şey kadına hissettiği güçlü duygular.”

BU YOLCULUKTA İKİLEMLER ÖN PLANDA YER ALIYOR

Işık’ın kurguladığı ve gerçeklikten çok da uzağa düşmeyen bu yolculukta eskiye dönüş umudu, yeniye erişememe kaygısı ve buradan doğan ikilemler ön planda. Bir başka deyişle tutsaklık, mecburiyet ve özgürlük gibi zihni meşgul edip yoran durumlar söz konusu. Kopmak ve bağlı kalmak arasındaki gerilimle beraber, eski mutlu günleri düşünme de her şeyin üstüne tuz biber ekiyor.

Işık’ın karakterleri sürekli bir arayış içinde; eski ve yeni karşılaştırması yapıyorlar. Anlatıyorlar ama her şeyi değil; çoğunlukla boşluklar bırakan karakterlerin kısa kesik cümleleri yaşamlarının birer özeti gibi. Bazıları zamanın peşinden koşuyor bazıları ise zamana yenildiğini peşinen kabulleniyor ve ilişkilerini, başlarına gelenleri buradan bakarak yorumluyor, sorulara yanıtlar bulmaya uğraşıyor ya da bu çabanın beyhudeliğini biliyor. Kayıplarıyla yüzleşirken yaşamlarının tepetaklak olduğunu fark ediyorlar. Diğer bir deyişle “yeni normalleri” içinde var olmaya alışıyorlar.

sorular-arayislar-gedikler-878471-1.

HİKÂYELERİN VE YAŞAMIN ORTAK NOKTASI MUAMMALAR

Öykülerdeki bir başka önemli şey, karakterlerin eksikliklerini ve fazlalıklarını anlama gayreti. Hâliyle bu çaba, hepsinin benliğinde çeşitli gerilimlere yol açıyor. Büyük lafların esiri olmadan ya da sloganların peşine takılmadan hayatın yalınlığını arıyorlar fakat aynı zamanda yer ve yönlerini tayin yetilerini yitiriyorlar. Zor geçen ergenlikler, evden kaçışlar, köye dönüşler, çocukluk anılarını hatırlayışlar, dalgınlıklar, uluorta konuşmalar ve hiçbir şey söyleyemeyişler, bu yitirişin bir parçası.

Ardından, suskunlukların sözlerden daha fazla olduğu bir hayat muhasebesi geliyor: “Yaşlanmış, yıllar ona âdil davranmamış, yıllar bu aileden kimseye âdil davranmadı. Babam bir tümör gibi çevresindeki herkesi hasta etti. Bir süre konuşmadan yan yana koltuklarda oturduk. Bakışları arada camdan dışarıya kayıyor, utangaç bir çocuk gibi. Çocukken bizi ürküten suskunluğu bütün etkisini kaybetmiş.”

IŞILTILI YAŞAMLARIN ARKA SOKAKLARI

Öykü karakterlerinin zihni bulanık çoğunlukla; sorular, soruları kovalıyor ve yanıtlar, yeni sorular doğuruyor. Kitaba adını veren 'Herkesten Uzakta'da buna güzel bir örnek var: “Biz birbirine benzeyen o mutlu ailelerden mi, yoksa kendine özgü mutsuzluğu olanlar mıydık, bunu kimse bilemez.”

Bu ve benzer sorular, görünenin altındaki gerçeklerin ya da ışıltılı yaşamın arka sokaklarının varlığını anlatıyor âdeta; aldanışları ve hakikatlerin ayırdına varışları ortaya koyuyor. Diğer yandan, yaşamın çelişkilerle örülü olduğuna dair güçlü kanıtlar sunuyor ya da o kanıtlara giden yola çıkarıyor bizi ve bir kez daha, eksiklikler ile fazlalıkları gözden geçirmeye kapı aralıyor.

ORTAK NOKTALAR MUAMMALAR

Işık; aynı hikâyeye yerleştirdiği farklı anlatıcılarla, anlatım zenginliğiyle ve anlamlandırmayı okura bırakarak kurguladığı öykülerinde, psikolojik çözümlemelerden çok karakterlerin ruh hâllerinin betimlemelerine ağırlık veriyor. Bu sırada metinlere muammalarla sürüp giden yaşamın ve ilişkiler yumağının hâkim olduğunu görüyoruz. Hikâyelerin ve yaşamın buluştuğu ortak nokta da bu muammalar.

KOPUŞ VEYA BİLİNÇLİ BİR KAÇIŞ

Öykülerdeki muamma, hem geçmişe hem de bugüne ilişkin. Gelecek zaten karanlık bir tünel. İç ve dış sesler, imalar, duygu aktarımları ve hatırlamalar, bu muammaları ve karanlığı ortaya koyuyor. Dahası, bilinmeyenler ve korkular, bahsi geçen durumları kuvvetlendiren unsurlar.

Kitabın adındaki 'herkesten uzakta' ifadesi, tüm bu duygu durumlarının ve ruh hâllerinin evrensel kümesi âdeta; bir vazgeçişin, yerin ve yönün tayin edilemeyişinin, kendimize ve başkalarına koyduğumuz mesafenin anlatımı. Bu mesafe uzaklık, konumunu bilememe ve belirsizlik; ahlaki, toplumsal ve politik bağlamda bir kopuş veya bilinçli bir kaçış demek.

Uzun lafın kısası Işık, Herkesten Uzakta’da tıpkı yaşamda olduğu gibi -okurun doldurması için- gedikler bırakıyor. O gedikler de karakterlerin dâhil olduğu ve anlattığı hikâyeler hâline geliyor zaten.