Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Değerli okurlarımızın Türkçeye ilişkin soruları son günlerde hayli arttı. İnsanlar Türk Dil Kurumu’ndan umudu kesmiş olacaklar ki sorularını bana yöneltiyorlar. Ben de elimden geldiğince yanıtsız bırakmamaya çalışıyorum onları. Okurların Türkçeye böylesine ilgi duyup kimi konuları inceden inceye sorgulamaları beni çok sevindiriyor.

İzmir / Konak’tan Müşavir Avukat Sayın Nuray Tülek, ilginç bir soru yöneltmiş:

Merhaba Attila Bey,

Okuduğumda beni çok rahatsız eden bir kelime “gözükmek”. Sizce bu kullanımın bu kadar yaygınlaşması doğru mudur, ben de alışmalı mıyım? Siz ne dersiniz??? Saygılarımla.”

Görünmek” ve “gözükmek” sözcükleri genellikle eşanlamlı olarak kullanılıyor ama kimi durumlarda, aralarında ince bir ayrım varmış izlenimi de veriyor. “Görünmek”, sanki kişinin kendi görüş alanıyla sınırlı, onun bakış açısından soyut bir eylemi imlerken; “gözükmek”, daha net ve somut bir eylemle ilgiliymiş gibi duruyor. Kimileri de “gözükmek” eylemi için, “öznenin belirsiz olduğu durumlara daha çok yakışıyor” diyor.

Sonuç olarak “gözükmek”, Türkçenin kurallarına göre türetilmiş doğru bir sözcüktür. Kullanıp kullanmamak konusunda elbette herkes özgürdür. Ama bana ters ve itici gelen bir yanı bulunmuyor. Sizin de zaman içinde alışacağınızı düşünüyorum.

• • •

Yusuf Uzun arkadaşımız da son yıllarda dolaşıma giren “sarımsak” sözcüğüne takılmış; diyor ki: “Attila Abi, sarımsak sarmısak mı? Ben sarmısak diyorum. Sanırım şimdiki TDK sarımsak diyor. Yazılarınızda değinirseniz mutlu olurum. İlginiz için teşekkür ederim.”

Biz de çocukluğumuzdan beri “sarmısak” diyoruz. Yaygın kullanım da böyledir. Belli ki yeni TDK “sarımsak” diyerek yine kafa karıştırıyor. Oysa sokaktaki herhangi birine sorsanız, alacağınız şaşmaz yanıt “sarmısak”tır. Ömer Asım Aksoy’un, Necmiye Alpay’ın ve Dil Derneği’nin yazım kılavuzlarında da böyle yazar.

Çetin Altan’ın 12 Şubat 2005 tarihli Milliyet’teki köşeyazısının başlığı bilindik bir tekerlemedir: “Sarmısaklasak da mı saklasak sarmısaklamasak da mı saklasak?” Yazıda ayrıca “sarmısaklı” şu tümceler yer alıyor:

-“Kaldı ki sarmısak niye gelin oluyor da güvey olmuyor? Sarmısağın cinsiyetini kim incelemiş de, kim karar vermiş dişi olduğuna?”

-“Sağını solunu bilmeyenlerin sağ bileğine sarmısak, sol bileğine soğan asmalı, demişler...”

-“Sarmısağın hangi bileğe, soğanın hangi bileğe takılacağına da bırakın yine tarihçiler karar versin.”

-“Sarmısağın kokusu sonradan çıkarmış ortaya...”

Bir de “sarmısaklı” atasözümüz var:

Sarmısağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış.”

Sarmısak” için bu kadar kanıt yetmez mi?

• • •

Bartın’dan yazan okurumuz İlhan Tanç soruyor:

Sayın Hocam, BirGün gazetesinde 19 Mart 2018 günü, ‘Çanakkale Zaferi anıldı’’ başlığı dikkatimi çekti. ‘Dilin Kemiği’ köşenizde bu cümleyle ilgili değerli yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Saygılarımla.”

Okurumuzun bu başlığı neden yadırgadığını anlayamadım. Belki “Çanakkale Zaferi’nin 103. yıldönümü anıldı” denseydi daha anlaşılır olurdu ama ben bu haliyle de bir yanlış görmüyorum. Haber başlıklarında sözcük ekonomisi kaçınılmazdır. Anlam kaymasına yol açmadıkça bunda bir sorun yoktur.

Okurumuz belki de ulusal zaferlerin “anılmak” yerine “kutlanması” gerektiğini düşünerek bu anımsatmayı yapmış olabilir. Ancak günümüzde ulusal günlerin tarihsel bağlamından koparılıp içeriklerinin boşaltıldığını da göz ardı etmemek gerekiyor.

• • •

Okurumuz Mehmet Muslu, daha önce bu köşede ele aldığımız bir konuda soru yöneltmiş:

Sayın Attila Aşut,

BirGün gazetesinde yazılarınızı severek okuyor ve yazım yanlışları konusunda yazdıklarınızı da ilgiyle takip ediyorum. Aşağıda yazacağım cümlelerde doğru yazım hangisidir? Gerekçesi ile birlikte cevabınızı verirseniz sevinirim:

Ahmet Çorbacıoğlu’na ait başvuru ektedir.’

Ahmet Çorbacıoğlu’ya ait başvuru ektedir.’

Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Selamlar.”

Doğru yanıt elbette birinci şıktır: “Ahmet Çorbacıoğlu’na ait başvuru ektedir.

Gerekçesini şimdi burada açıklamak uzun sürer. En iyisi, bu konuyu ayrıntılı biçimde işlediğimiz “Türkçenin Kılçıklı Bir Sorunu” başlıklı yazımıza bakılması. Bağlantı adresi şöyle: https://www.birgun.net/haber-detay/turkcenin-kilcikli-bir-sorunu-97090.html

• • •

Edayi Keleş’in sorusu ise RTE’nin bir dil yanlışıyla ilgili:

Sevgili Abime selam ve saygılarımı iletiyorum. Geçenlerde bir şûrada konuşan R.T. Erdoğan, ‘Sayın Trump, bana göre medeniyet olayını şekil olarak değerlendiren bir tipolojidir’ şeklinde konuştu. Tipoloji kelimesinin anlamına baktığımda, bu cümlede o şekilde kullanılmasının doğru olmayacağı kanaatine vardım. Bu konuda ne dersiniz? Teşekkürlerimi sunuyorum.

Haklısınız Edayi Bey. Fransızcadan dilimize giren “tipoloji” sözcüğü, Türkçe Sözlük’e göre, “İnsan tiplerini belirleme ve ayırt etme yöntemi”dir.” Dolayısıyla bu terim, insanı nitelemek için kullanılamaz. Burada doğru sözcük “tipoloji” değil “tip” olmalıydı.