İsveç, 15 Mayıs’a kadar ayrıntıları karara bağlanacak olan bir özür seremonisine hazırlanıyor.

İsveç, 15 Mayıs’a kadar ayrıntıları karara bağlanacak olan bir özür seremonisine hazırlanıyor. İsveç hükümetinin, özür dilemeye hazırlandığı grup, 1920’lerle 1980’lerde ülke yetim hanelerinde kötü bakıma tabi kalmış çocuklar. Konu hakkında, Ocak 2010’da, hükümet eliyle kurulan araştırma komisyonu, bu hafta içinde çalışmalarını tamamladı. Bir yılı aşan bir süre zarfında, komisyonun ortaya çıkardığı tablo hiç de iç acıcı değil.

Komisyonunun bin kişiyle yürüttüğü araştırmada, devlet eliyle ailelerinden alınarak, İsveç yetimhanelerine ya da koruyucu aile yanına yerleştirilen çocukların, şiddetten, cinsel tacize kadar pek çok saldırıya uğramış oldukları, kesinlik kazandı. Şimdi, kötü koşullara maruz kalıp zamanında yasal boşluklar nedeniyle hak arayışına gidemeyen dünün çocukları, bugünün yetişkinleriyle devlet barıştırılacak. Araştırma komisyonunun kanıtlarla ortaya koyduğu bu mağduriyetin giderilmesi için sonuç raporunda, bir temize çıkarma yöntemi öneriliyor. Üç aşamada gerçekleştirilmesi planlanan temize çıkarmada, ilk olarak, hükümet, bu olayların olduğuna dair bir açıklama yapacak. Ardından özür dileyecek ve mağdur olmuş kişilere, tek tek 250 bin kron, yaklaşık 60 bin 500 TL tazminat ödenecek. Son olarak da olayların tekrarının nasıl önleneceğine dair önlemler, açıklanacak.

Komisyonun özür talebine, Çocuk ve Yaşlılar Bakanı Maria Larsson’dan tam destek geldi. Bakan, hükümetin en kısa sürede gerekli olan seremoniyi düzenleyeceğini açıkladı. 250 bin kronluk tazminat önerisine Bakan Larsson, “Bu, biraz daha ileride, karara bağlanacak” açıklamasını getirdi. Bakan, araştırmanın bir üst kuruma daha gideceğini, onların da inceleme yapacağını söyledi.

Komisyon Başkanı Sosyal Hizmet Uzmanı Kerstin Wigzell’e göre, söz konusu dönemde, çoğunlukla, çocukların ve ailelerin isteğine karşı gelerek, çocuklar, yetiştirme yurtlarına yerleştirilmiş. “Küçük yaştaki çocuklar, devlet eliyle yabancı, tehditkâr ve ciddi tehlikeli bir çevreye sokulmuş” diyen Wigzell, “Bu, çocuklara, çok çok büyük bir ihanet” diyor. Tazminat konusunda yasal bir yükümlülük bulunmadığını söyleyen komisyon başkanı, “Tazminat devletin üstlenmesi gereken bir sorumluluk. 250 bin kronluk tazminatla böylesi ağır aşağılanmaları kompanse edemezsiniz. Böyle durumlarda tazminat ödemek, yapılan yanlışı bir şekilde tanımaktır. Bunun için gereklidir. Ama hükümetin asıl görevi, geçmişte yanlış yapanları, sorumluları, bularak onların sorgulanmasını sağlamaktır” diyor.

 İsveç devleti, zamanında iyi bakamadığı çocuklarıyla bugün barışma kararı aldı. Devletle çocuklar barış yapsın diye hükümet ne yapacak? Zamanında yanlış yapanları bulacak, sorgulanmalarını sağlayacak. Türkiye’de devlet çocuklarıyla barışmak istese bugünkü hükümet ne yapabilirmiş, sorumluları bulup yargı önüne çıkarta bilirmiş.

1920’ler değil, 60’lar değil, 80’ler değil. Yıl 2005. Malatya Çocuk Esirgeme Yurdu’nda yaşanan dayak ve şiddet olayları, yuvada staj yapan bir öğrenci tarafından gizli kamerayla kaydediliyor. Önce bir yerel kanalda, ardından ulusal kanallarda haber oluyor. Memleket ayağa kalkıyor. Zamanın Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, o tarihte Londra’da. Dönenim Başbakanını arıyor “Ne yapayım? Yurda döneyim mi?” diye soruyor. Başbakan Tayyip Erdoğan “Gerek yok” diyor. Yapılan soruşturma sonrası çocukları dövdükleri gerekçesiyle 17 bakıcı kadın, hâkim önüne çıkartılıyor, dava tam 4 yıl sürüyor. Bazı yuva çalışanları, 20 ay ila 4 yıl arasında değişen hapis cezaları alıyor. Sosyal hizmetler il müdürü, yuvanın müdürü ve öğretmenler de yargılanıyor, ceza almıyorlar. Onları müdür, hapse giren kadınları, bakıcı yapan, Bakan Çubukçu’yu, AKP hükümeti nimetten sayıp Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunu veriyor. Sorumlular değil, çocukları döven sorunlular cezalandırılıyor. Ola ki bundan yirmi, otuz yıl sonra bir gün Türk devleti, çocuklarından özür dilemek istese hangi komisyonun planı, devleti nasıl temize çıkartacak?