Sorunlar derinleştikçe, çözümler sığlaşıyor. İktidar ve muhalefet çözüm diye sığlık ve yüzeysellik yarıştırıyor. Bu, belki çözümler “basitleştiriliyor” demektir. İktidar için hep böyle. Her konuyu ak ve kara basitliğinde alıyor, çünkü ancak böylesi işine geliyor. Muhalefet de çözümü hep basitleştiriyor: “Hele bir seçim olsun, gerisi kolay!” Oysa basitleşme, ancak kolayı ve zahmetsiz olanı tercih değil de “çok açık seçik hale getirme” anlamıyla işe yarar. Önce bu türden basit, yani “çok açık seçik” çözümleri söylemek lazımdır.

İstanbul Sözleşmesi zaten ne zaman uygulandı ki basitliğine kaçılmasın. Sözleşme iptal edilince, kadın katilleri daha pervasız olacak. Kadınlara köle muamelesi ayyuka çıkacak. Sorun bu kadar basitse, çözümü de basit ve anlaşılır olmalı değil mi? O halde çözümü, sağcılaşmakta, laiklikten tek kelime söz etmeyip hâlâ din argümanlarıyla kadınları savunuyormuş görünmekte aramayın.


Ömer Faruk Gergerlioğlu’na reva görülenler ve HDP’nin kapatılma davasıyla, artık bu işler de “ya herro ya merro” noktasını geçti. Nasıl? Kürtçe “herro”, “git” demektir; “merro” ise “gitme” demek. Kürtlere “herro herro” deyip duruyorlar işte. HDP muhatap olamaz diyorlar. Seçilmiş belediye başkanlarını, vekillerini hapse atmaktan yorulmadılar. Peki, Kürtler hiç mi muhatap olmayacak? HDP’nin çocuklarıyla birlikte en az 12 milyonu bulan 6 milyonluk seçmenini ne yapacaksınız? Tamam, Kürtleri de muhatap almıyorsunuz, o zaman Türkleri muhatap alın. Türklerin çıkarlarını koruyun. Çünkü tarih göstermiştir ki bir başka ulusu ezen bir ulus özgür olamaz. Kürtler ezildikçe, muhatap alınmadıkça, Türkler de özgür olamaz! Kürtlerin sesi soluğu kesildikçe, biline ki, Kürtler kadar Türkler de mağdurdur. Çözümün özü de budur. İşte bu kadar basit!

SEÇMENİNE HOŞ GÖRÜNMELİ

Saraylıların sanki çelişiyormuş gibi görünen son icraatları ise peş peşe taviz verme ihtiyacının zorunlu sonuçlarıdır. Doğu Akdeniz’de geri adım atıp, Mısır’la yakınlaşma deyip ABD ve AB ile hizaya gelmesi lazım. Ayrıca başta cemaat kuvvetleri kendi çekirdek seçmenine de hoş görünmesi şart. Ve Çarşamba günü AKP kongresinde daha çarpıcı gelişmeler de olabilirmiş.

Saraylılar artık kendi iradeleriyle değil, tepeden aşağıdan içeriden dışarıdan gelen baskılarla karar (!) veriyor. MHP, cemaat kuvvetleri, ABD, AB, Rusya, işte bunların hepsine mavi boncuk verince sorunları ertelerim sanıyorlar. Bakın işte, derdi seçim olan bir Saray, muhafazakârları da dâhil Kürtleri topyekûn karşısına almaz, kadınlara böyle yapmaz. Demek ki tek dertleri, MHP ve cemaat kuvvetlerini elde tutmak, yani sokak güçlerini... Ya da ancak sokak güçlerinin denetiminde sopalı bir seçimi (!) göze almak.

ORTADOĞU FAKTÖRÜ VAR

(Burada bir parantez açalım. HDP’nin kapatılması davasında, cumhur ittifakının konsolidasyonu ve millet ittifakının dağıtılması yanı sıra bir de Ortadoğu faktörü olduğunu görmek lazım. PKK’nın kurucularından Cemil Bayık, Serxwebun dergisinin Şubat sayısında ilginç şeyler yazdı. “ABD-TC ve KDP’nin kendilerini tasfiye etmek için bir planda anlaştıklarını” ileri sürdü. PKK’nin uzun süredir KDP ile şiddetli bir gerilim yaşadığı biliniyor. Cemil Bayık’a göre, ABD, PKK’yi etkisizleştirerek KDP’yi tek etkili siyasi güç haline getirme peşindeymiş. Ayrıca PKK’nin kontrol altına alınıp “başta ABD ve uluslararası güçlerle çelişki içinde olan güçlere karşı konumlandırılmak isteniyor”, diyor; yani bizi kullanmak istiyorlar diyor. Ama “Yeni politik yaklaşımımız cepheden karşı karşıya gelmeden bir mücadeleyi öngörmektedir” derken ABD ile doğrudan karşı karşıya gelmeyeceklerini de söylüyor. En önemlisi, Suriye’de PYD’nin Suriye ile anlaşmasının ABD tarafından sabote edildiğini de söylüyor. ABD’nin Kürtlerle ittifakında Barzani yanı sıra ve Öcalan yerine PYD yöneticisi Şahin Cilo’yu öne çıkardığı anlaşılıyor ve Kandil de bu durumdan rahatsız.)

Gelinen noktada kadın cinayetlerini önlemenin en önemli çaresinin laikliğe dört elle sarılmak olduğunu ve Kürtlerden de vazgeçmemek olduğunu bilerek, Saraylılara ya herro ya herro diyeceğiz, Kadınlara ve Kürtlere elbette ya merro ya merro…

Yani tahlilimiz de talebimiz de bu kadar basit ve anlamlı.