Sorunun kaynağı iktidar
Kayseri’de sokağa çıkan kalabalık, Suriyelilere ait motosiklet ve arabaları ters çevirdi, bazı işyerlerini ateşe verdi. Irkçı saldırılar gece geç saatlere dek devam etti. Gerçekçi, göç politikasının olmayışı öfkeyi masumlara yöneltti. Geri kabul anlaşmasını imzalayan, göçmenleri ucuz işgücü olarak gören iktidar, yaşananların sorumlusu.
Politika Servisi
İktidarın gerçekçi bir göç politikasının olmayışı ülkede tehlikeli gerilimlere neden oluyor. Milliyetçi söylemler, ekonomik kriz, artan baskılar toplumda biriken öfkeyi sığınmacılara yöneltiyor. Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde Danışmentgazi Mahallesinde Suriyeli bir erkeğin bir çocuğu istismara maruz bıraktığı iddiası üzerine toplanan kalabalık grup, Danişmentgazi Mahallesi’ndeki Suriyelilere ait işyeri ve araçlara saldırdı. Bazı işyerleri ise yakıldı. 5 yaşındaki bir çocuğu istismar edildiği iddiasının yayılması üzerine kentte Suriyelilere yönelik saldırılar gerçekleştirildi. Sokağa çıkan kalabalık, Suriyelilere ait araçları ters çevirirken bazı iş yerlerini ateşe verdi.
Güvenlik güçleri mahalleyi ablukaya alırken, Kayseri Valisi’nin olay mahaline gitti. Kayseri Valiliği, failin Suriye uyruklu bir kişi olduğunu ve gözaltına alındığını duyururken mahalle muhtarı, ‘‘İstismar var mı yok mu şu an bilmiyoruz. Ama ortada dolanan bir şeyler var. Bu akşam bu iddiayı duyan mahalleli Suriyelilerin evini ateşe verdi’’ ifadelerini kullandı.
Valilikten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “30 Haziran 2024 tarihinde ilimiz Danışmentgazi Mahallesinde Suriye uyruklu bir şahsın, küçük yaştaki Suriye uyruklu bir çocuğa yönelik taciz davranışı neticesinde emniyet birimlerimizce şahıs gözaltına alınmış olup, çocuğumuz ise birimlerimizce koruma altına alınmıştır. Konu tarafımızca titizlikle takip edilmekte olup, vatandaşlarımızın itidalli davranarak, resmi makamlarca belirtilen açıklamalar haricinde herhangi bir eylemin içinde olmamaları hususunda kamuoyuna saygıyla sunulur.’’
YAYIN YASAĞI GETİRİLDİ
İl Emniyet Müdürü Atanur Aydın da bölgeye gelerek, yaptığı açıklamada, ‘‘Tepkinizi gösterdiniz. Sizi anladık, mesajınızı aldık. Bundan sonraki yapacağınız her türlü hareket sizinle ilgili konulara dönecek. Buradaki mağdur şahıs Türk değil. Şu anda şüpheli şahıs gözaltında. Mağdur şahsın sağlığıyla ilgili herhangi bir problem gözükmüyor. O şahsın ´her türlü işlemlerinde size söz veriyorum. Bir hafta sonra tekrar bu mahalleye geleceğim. Bu olayla ilgili neler yaptığımızı söyleyeceğim. Lütfen ailelerinizi alın, evlerinize geçin. Biz gerekeni yapacağız, bunun sözünü veriyorum’’ ifadelerini kullandı.
Kayseri 2. Sulh Ceza Hakimliği, ‘‘Mağdur ve ailenin sağlığını korumak, hadise sonrası artan toplumsal olayların önüne geçebilmek amacıyla, yaşanan toplumsal olayları ve mağdur çocuğun görüntülerini de kapsar nitelikte, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri ve benzer yayınların yapılmasının soruşturma evresi tamamlanana kadar yasaklanmasını’’ kararlaştırdı. Hakimlik, soruşturma dosyası hakkında kısıtlama kararı da verdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise, ‘‘Mağdur çocuk, kardeşleri ve anne emniyetteki işlemlerin ardından devlet korumasına alınmıştır’’ açıklamasını yaptı.
ÖFKE YANLIŞ YERLERE YÖNELİYOR
Özyeğin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Deniz Ş. Sert Kayseri’deki saldırıyı ve hükümetin göç politikasını değerlendirdi. “Saldırılara neden olarak gösterilen olay aslında göç ile ilgili bile değil: Pedofili. Ben ülkedeki ekonomik duruma da bağlı genel memnuniyetsizliğin bir yansıması olduğunu düşünüyorum” diyen Sert, “Halk nezdinde yanlış beklentiler yaratılıyor. Misafir olarak başlayan geçici koruma adı altında devam eden bir süreç var. On yıldan fazla süren geçicilik içerisinde hükümet kendisine duruma göre davranabileceği gri alanlar yaratıyor. Son dönemdeki ‘geri dönecekler’ söylemi de buna örnek” diye konuştu.
Sert, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Ben halkın öfkesinin asıl nedeninin tam olarak ekonomik nedenler olduğunu düşünüyorum. Yaptığımız araştırmalar 2019 yılına kadar göç veya sığınma konusunun gündemde olmadığını gösteriyor. Ülkenin uzun zamandır içinde olduğu ekonomik darboğazda öfkenin ilk yöneleceği kişilerin göçmenler olması dünyanın her yerinde görülen bir durum. Oysa ülkede göçmenlerin ucuz iş gücü olmaları onların suçu değil. Kayıt dışı ekonomi, yani sistemin suçu. Ekonominin kayıt altına alınamadığı bir ülkede, bu öfkenin göçmenlere değil hükümete yönlenmesi gerekir. Sonuçta Türkiye’nin yapısal sorunlarına bunca yıldır çözüm üretemeyen bir iktidar görüyoruz.
Öncelikle şeffaflık içerisinde konunun tartışılması çok önemli. Ülkede kaç sığınmacı, göçmen, mülteci, yabancı olduğuna dair bile sağlıklı bir tartışma yapılamıyor. Çözüm bir ya da sıfır, siyah ya da beyaz değil. Biz ise entegrasyonu vatandaşlık dağıtmak (hâlâ tam sayıları bilmiyoruz), çözümü ise geri dönüş gibi konuşuyoruz. Türkiye artık bir göçmen ülkesi daha gerçekçi ve uzun vadeli bir strateji geliştirmesi gerekiyor.
Seçmenlerde gerçekçi olmayan çözümleri kısa vadeli kazanımlar gibi sunmaktan vazgeçilmesi gerekiyor. Bu ülkedeki Suriyelilerin tamamının geri dönmeyeceğinin, iki taraflı entegrasyon tartışmalarının başlaması önemli.”
SURİYE KARIŞTI İDDİASI
Suriye’de Türkiye’nin kontrolündeki bölgede yaşayan ÖSO taraftarları Türkiye’den gelen TIR’lara saldırdı. PTT binasındaki Türkiye bayrağını indirenler ÖSO bayrağı astı. Suriye’deki Esad yönetimi ile Türkiye arasında ilişkilerin yeniden kurulması ihtimali ve son dönemde başlayan ‘normalleşme’ süreci Suriye’deki ÖSO taraftarlarını rahatsız etti. Suriye’de Türkiye’nin kontrolündeki bölgede yaşayan Suriyeliler TIR’lara saldırdı. Elinde ÖSO bayrağı taşıyan bir grup ‘Allahu Ekber’ diye bağırarak ÖSO bayrağı astılar.
GÖÇMENLER DEĞİL AKP İKTİDARI SUÇLU
Kayseri’de yaşananlar gözleri bir kez daha iktidarın göç politikalarına çevirdi. Erdoğan, yayılmacı emellerini sahaya sürerken, Esad rejiminin kısa sürede devrileceğini varsayarak göçün önünü açtı. Türkiye’de resmi rakamlara göre 4 milyon 600 bin kayıtlı seçmen bulunuyor. Bu rakam Türkiye’nin kaldırabileceğinin oldukça üzerinde.
• Geri Kabul Anlaşması: Avrupa Birliği ülkeleri de kıtaya gelecek göçmenlerin sayısını azaltmak için bazı dış ülkelerle anlaşmalar yapıyor. Bunun en bilineni Türkiye’de de oldukça tartışılan geri kabul anlaşmaları. AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması ile AB’ye geçmeye çalışan ya da ‘kaçak yollarla’ geçen göçmenlerin Türkiye’ye iadesi kararlaştırıldı. Bunun karşılığında ise Türkiye’den AB’ye fon verilmesi için anlaşma sağlandı.
• Mülteci kozu: ‘Tampon bölge’ siyasetini kabul eden iktidar, öte yandan Avrupa’ya karşı mültecileri dönem dönem bir koz olarak masaya sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, pek çok kez Avrupa’ya “Kapıları açarız” tehdidinde bulundu. 2020’de kapıların açıldığı iddiası üzerine Yunanistan üzerinden Avrupa’ya geçmeye çalışan sığınmacılar, Edirne’de bulunan Pazarkule Sınır Kapısı’nda günlerce beklemişti. Sınırdan geçmeye çalışan sığınmacılar Yunan polisinin sert müdahalesiyle karşılaşarak geri dönmek zorunda kalmıştı.
• Ucuz iş gücü: Sığınmacılara yönelik en önemli noktalardan biri de ülkede ‘ucuz iş gücü’ olarak görülmeleri. Antep başta olmak üzere pek çok kentte emek gücü gerektiren işlerde sığınmacılar düşük fiyatlarda çalışmak zorunda bırakılıyor.
DİYARBAKIR’DA BİR EV KUNDAKLANDI
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde Suriyeli 3’ü çocuk 5 kişinin olduğu ev, camı kıran şüpheliler tarafından ateşe verilen yanıcı maddenin içeriye atılmasıyla kundaklandı.
İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürülen yangında yaralanan olmazken, polis, Suriyeli olan evdekilerin akrabası olduğu iddia edilen 2 şüphelinin yakalanması için çalışma başlattı.
Olay, 22.00 sıralarında Bağlar ilçesi Kaynartepe Mahallesi 232’nci Sokakta bulunan 2 katlı evin giriş katında meydana geldi. Suriye uyruklu 3’ü çocuk 2’si kadın toplam 5 kişinin bulunduğu evin camı, 2 şüpheli tarafından kırılarak, ateşe verilen yanıcı madde içeri atıldı. Evde yangın çıkarken, şüpheliler kaçtı. Evde bulunan kadınlar çocukları dışarıya çıkartırken, alevler kısa sürede yayıldı.
BU SALDIRILAR İLK DEĞİL
2021 yılının temmuz ayında Ankara’nın Altındağ ilçesinde de bir parkta, iki grup arasında çıkan kavgada bıçakla yaralanan Emirhan Yalçın’ın hayatını kaybetmesinin ardından Önder ve Battalgazi mahallelerinde gerilim tırmanmıştı. Sokağa çıkan kalabalık bir grup, Suriyelilere ait olduğunu düşündükleri ev ve dükkanlar ile otomobillere zarar verdi, kullanılamaz hale getirdi. Grup, sokaklarda yaya veya motorlu taşıtla gezerek slogan attı. Geçtiğimiz yıl da Kocaeli Dilovası’nda Suriyelilerin ‘bir kişinin evini bastığı’ iddialarının ardından kalabalık bir grup sokaklara dökülürken valilik iddiaları yalanladı. Olayların ardından Suriyelilerin korkudan sokağa çıkamadığı aktarıldı.