Önceki günkü yazımda sosyal devlet nerede? Diye sormuştum.

Biraz daha açmak isterim.

Öncelikle sosyal devletin, yurttaşlarının en temel hakları olarak kabul ettiği toplumsal ve ekonomik varlıklarını iyileştiren, tüm olanakları yurttaşına sunan bir yönetim anlayışı olduğunun altını çizmek isterim... Birçok devlet sosyal olduğunu iddia eder. Oysa sosyal devlet olmanın temel nitelikleri vardır! Önceliği; yurttaşını güven ve refah içinde mutlu yaşatılabilmesidir! Böyle bir yaşantıyı sağlayabilmesi için devletin; fırsat eşitliğini, gelir dağılımında adaleti ve asgari insanca yaşam koşullarını yurttaşlarına sağlamada tavizsiz sorumluluğu vardır! Sosyal devlet, demokrasi, özgürlük, haklar, eşit yurttaş ve zenginlik uyumunu dengede tutmak zorundadır!

Devlet, yurttaşının eğitimini, sağlık giderlerini, iş ve aş bulmasını, çalışanların sosyal güvencesini kamu kaynaklarından karşılar. Çocukların doğumundan iş bulana dek tüm gelişim süreci, devletin güvencesindedir... Yeri geldiğinde yurttaşlarının yaşamak için bütün ihtiyaçlarını kamu kaynaklarından karşılar. Sosyal devlet genellikle insan odaklı karma ekonomi uygular. Özel mülkiyetin sınırı kamu haklarının başladığı yerde biter. Emeği korur. Kazanca göre doğrudan vergi alır. Dolaylı vergiden kaçar. Böylelikle insanlar arası uçurumları azaltır! Kısaca sosyal devlet, özellikle yoksul ve işsiz yurttaşını koruyan, kamu kaynaklarını yurttaşlarına hizmet için kullanan, oligarşik yönetimleri kabul etmeyen bir yönetim biçimidir.

Covid-19 salgını sosyal devletin önemini daha da belirgin hale getirdi... Dün saat 17 itibariyle Reuters; 206 ülkedeki salgın sonrasında 879 389 koronavirüs vakası görüldüğü, 43 638 kişinin öldüğü ve 187 651 kişinin de iyileştiği bilgisi verdi. Salgını önleminin öncelikli koşulu olan sosyal izolasyon, ülkelerde ekonomik ve sosyal sorunlara neden oldu. Bu durumda gerçek sosyal devletle, yapayları arasında farkta ortaya çıktı.

Özetle bakalım; Kanada Hükümeti; “tüm çalışanların maaşlarının yüzde 75’ini ödeyeceğini, evde hasta bakanlara dört ay boyunca maaş bağlayacağını, her şirkete 0 faizle 40 bin dolar kredi vereceğini ve bunun 10 binin hibe olacağını” açıkladı. Almanya Şansölyesi Merkel; “750 milyar Euro’luk teşvik paketine 56 milyar Euro’luk ek bütçeyi onaylandı Müzisyenler, oyuncular, sanatçılar, fotoğrafçılar, terapistler, serbest çalışanların üç ay boyunca doğrudan 9 bin Euro ile 15 bin Euro arasında yardım alacağını belirtti…İngiltere; İşe gidemeyenlerin en az üç ay süreyle maaşlarının yüzde 80’inin devlet tarafından ödeneceğini, Serbest çalışanlara her ay, son üç yıldaki kârlarının ortalamasının yüzde 80’ı oranında ödeme yapılacağını açıkladı. Yurttaşlarının Elektrik, gaz ve kira ödemelerini askıya aldı. Fransa; zor durumda olan girişimlere 4,3 milyar avroluk destek programı başlattı. Ayrıca çalışanlara 45 milyar Euro’luk destek paketi açıkladı. Elektrik, gaz ve kira ödemelerinin askıya alınacağı duyurdu.

İsviçre; Kapalı olan bütün Işyeri sahipleri ve çalışanlarına işsizlik sigortasından faydalanma imkânı sağlandı. Bütün işletmeler yaptıkları bir senelik cironun 10% miktarında faizsiz krediden yararlandırılacağını açıkladı. Avusturalya ise; Ekonomiye 130 milyar dolar aktaracağını ve 6 milyon insanın tüm bakım yükümlülüklerini karşılayacağını belirtti.

Ya Türkiye; “Biz bize yeteriz”” diyerek iktidar, işten atılan, çalışmayan, evde izole olan, üretemeyen insanlardan bağış bekliyor.

Destek vermektense Kredi almaya teşvik ediyor…

Krediyi öteledik diyorlar ama faizleri almayı ihmal etmiyorlar.

İşsiz, dar gelirli veya emekliler, esnaf ve de çiftçiyle ilgili henüz bir çözüm önerisi yok. Kolonya yardımından başka!

Yandaş medya yapılan bağışları coşkuyla açıklıyor ama ülkede usulsüzce çok para kazananlardan ses gelmiyor! Bakıyorum bağış yapan çoğunluk yine iyi niyetli yurttaşlar... Siyasiler şov yaparcasına maaşlarını bağışlayarak devletten aldıklarını devlete veriyorlar! Dünyada en fazla kamu ihalesi alan 5 yandaş şirket hala ortada görünmüyor. Sosyal devlet iane ya da bağış beklemez! Bekliyorsa sosyal devlet olma iddiasında bulunamaz! Saygında olamaz!

Yazık, Türkiye’yi utanç verici bir noktaya getirdiler!