Sosyal devlet böyle mi olur?

Rıfat Kırcı

Salgına karşı açıklanan son tedbirlerden olumsuz etkilenecek kesimlerin başında kafe, restoran ve barlarda çalışan işçiler geliyor. Bir kafede garson olarak çalışan İhsan Komulmaz, “Önceki karantinada günlük yevmiyeli iş bulmuştum. Şimdi tekrar bulabilirsem şanslıyım” diyor.

Komulmaz, şöyle konuşuyor: “Ben garsonum; aldığım maaşla, bahşişlerle evimi geçindiriyorum. Şimdi bu önlemlerle birlikte evde oturmak zorunda kalacağım. Bizi eve kapatıyorlar ama destek yok. Salgına karşı önlem tabii ki alınacak, alınmalı; ama benim 3 çocuğum var, eşim var. Nasıl bakacağım onlara? Faturalar var, nasıl ödenecek? Ne yapacağımı bilmiyorum. Sosyal devlet böyle mi olur?”


Önceki karantina döneminde işyerinin kapanmasından dolayı günlük yevmiye ile halı yıkamacıda çalıştığını anlatan Komulmaz, “Şimdi işsizlik çok. Bir daha öyle bir iş bulabilirsem şanslıyım. Bankaya kredi borcum var, her ay bin 200 lira. Devlet verecek bin 500 lira. 300 lirayla hangi faturayı ödeyeyim, kimin karnını doyurayım?” ifadelerini kullanıyor.

2 AY SONRASINI GÖREMİYORUM

Komulmaz, “Bazen molada sigara içiyorum. Geçen gün arkadaşım ‘Zehirliyorsun kendini, ömründen alıyorsun’ dedi. Yahu ben 2 ay sonrasını göremiyorum” diyor. İşsizlik Fonu’nun amacına uygun kullanılmadığından da yakınan Komulmaz, “Paketler açıklanıyor ama işçilerden kesilen parayı işverene, sermayeye veriyorlar. Benim paramı nasıl patrona veriyor? Zor durumda kalınca o parayla bana yardım etmesi lazım devletin. Bu sürecin ne kadar süreceği de belli değil. Evde açlıktan ölmeyi mi bekleyelim?” diye soruyor.