Geçen hafta sosyal medyada bir söylenti yayıldı. İddia edildiğine göre Hülya Koçyiğit “Emekliler devlete yüktür” demişti. Bir anda, akışımda Hülya Koçyiğit’e ilişkin ağır eleştiriler ve alaylar görmeye başladım. Ancak her zamankinden farklı bir tuhaflık vardı. Yapılan yorumların hiçbiri bir haber ya da videoya bağlanmıyordu. Medyanın bu konuya dahli yoktu. Arama penceresine ‘Hülya Koçyiğit’ yazıp kaydırmaya başladım. Epey kaydırdıktan sonra Yaşar Okuyan’ın, Hülya Koçyiğit’in böyle dediğine ilişkin iddiada bulunduğuna dair iddialar görmeye başladım. Ancak bununla da ilgili bir video ya da haber yoktu. Çok geçmeden Habertürk’ten Mehmet Çalışkan’ın Hülya Koçyiğit’e ulaşıp yaptığı yalanlama haberi geldi. Aynı habere göre Yaşar Okuyan’ın Facebook’ta görüp Halk Tv’deki bir programda dillendirdiği bu iddia için üzgün olduğu ve ilk programda özür dileyeceği de belirtiliyordu.

Peki, hem aklına hem olgunluğuna güvendiğimiz insanlar dahi böyle hiçbir kanıtı olmayan söylentiye nasıl oluyor da inanıyordu? Kuşkusuz verilecek cevapların ilki şu: “Son yıllarda Hülya Koçyiğit, iktidara yakın bir duruş sergiliyordu, o yüzden bunu da söyleyebileceğini düşündüm.” Zaten kimi yorumlarda “İnsanlar böyle bir şeye hiç düşünmeden inanıyorsa Hülya Koçyiğit de bir durup düşünmeli” ifadeleri vardı. Yani insanlar yanılmış olduklarında bile kendilerini haklı çıkaracak bir argüman bulabiliyorlardı. Ancak elimizde sosyal medya gibi bir icat varken, kendi kendimizi kandırmamızın sonuçları başka insanlara da zarar verebiliyor. Öyleyse bu haftaki Köşe Vuruşu’nda sosyal medyada kendi algılarımızdan korunmak için birkaç küçük tavsiye vermek istedim.

HIZLI VE YAVAŞ DÜŞÜNME

Bir psikoloji çalışmasıyla 2002 Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülmüş Daniel Kahneman, Hızlı ve Yavaş Düşünme (Türkçede: Varlık Yay., 2015) isimli kitabında düşünce sistemimizi yöneten iki sistemden bahseder. Hızlı, sezgisel ve duygusal olan 1. sistem ve daha kontrollü mantıksal olan 2. sistem. Örneğin; Hülya Koçyiğit söylentisini algılar ve onunla ilgili yorumlar yaparken çoğunlukla 1. sistemiz devrede. Hatta gündelik hayatımızın çoğunda duygusal ve sezgisel olan birinci sistemimiz devrede. Bu da bizi hata yapmaya açık hale getiriyor. En azından bir konu üzerine paylaşım yaparken 2. sistemi devreye sokmak daha mantıklı. Bilimsel bir yöntem olmayabilir ama ben bir konuda paylaşım yapacaksam yazdıktan sonra gönder tuşuna basmadan önce yavaşça 10’a kadar sayıyorum. Bana göre bu noktada 2. sistem devreye giriyor. Bu sayım sırasında aklıma yeni sorular düştüğünü net bir şekilde deneyimliyorum. “Koçyiğit bunu nerede söylemiş, hangi bağlamda söylemiş, gerçekten söylemiş olabilir mi?” soruları olabilir bunlar ve ‘gönder’ tuşuna basmaktan anında vazgeçer insan.

İNSAN RASYONEL BİR HAYVAN MIDIR?

1998 yılında kaybettiğimiz psikoloji profesörü Stuart Sutherland’ın İrrasyonel (Türkçede: Domingo Yay., 2007) isimli kitabında çoğu kez ezbere ‘rasyonel’ bir varlık olarak tanımlanan insanın nasıl da irrasyonel olduğunun kanıtlarını sunar. Tabii bunu pek çok psikolojik araştırmaya referans vererek yapar. Kitaba göre insanlar irrasyoneldir; kanıtları göz ardı edebilir, çarpıtabilir, kendine güvenlerinden ötürü yanılabilir ve sezgileriyle hareket ederler. İşte Hülya Koçyiğit hakkındaki bir yalan habere inananların örneğin Beren Saat hakkındaki bir yalan habere neden daha zor inanacakları sorusunun cevabı da bu irrasyonellikte gizli. Kuşkusuz başkaları için de bu özneleri terse çevirerek geçerli. Sosyal medyada yalan haberin bu kadar hızlı yayılıyor ve itibar görüyor olmasının nedeni de bu. Sadece medyayı ya da yalan haberleri üretenleri suçlayıp geçmek yetmiyor. Kendimizin farkında olmalı ve kendimizle de mücadele etmeliyiz. Yani kendimizi kendi halimize bıraktığımızda da sonuç iyi olmuyor. Sutherland’in aynı kitapta vurguladığı gibi hiç kuşkusuz bütün irrasyonel kararlarımızdan sakınmak mümkün değil. Ancak bu yönde bir farkındalık geliştirmek, hiç değilse bazılarından sakınmamızı sağlayabilir. Örneğin; ne ilgili bir haber ne de bir kanıt gördüğümüz Hülya Koçyiğit söylentisi hakkında şüpheci kalabilmek gibi. Deep Fake ve sanal gerçeklik gibi daha yanıltıcı teknolojilerin gümbür gümbür geldiği ortamda ayakta kalabilmek için en azından bu temel donanımı edinmek zorundayız.

cukurda-defineci-avi-540867-1.