Facebook’un yani geniş bağlamda sosyal medyanın ilk yıllarını yaşayanlar hatırlayacaktır. Birkaç nedenle daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlardı. Birincisi ters kronolojik akış vardı. Yani tüm arkadaşlarınızın paylaştıkları yeniden eskiye doğru, paylaşılma sırasıyla çıkardı. İkincisi ödül mekanizması (beğen tuşu vb.) henüz ortada yoktu. Ödül mekanizmalarından sonra işler karıştı. 2009 yılından itibaren Facebook akışı algoritmaların hâkimiyetine geçti. O zamanlar çoğumuz için çok kafa karıştırıcı olduğunu hatırlıyorum zira bazı arkadaşlarımızı hiç görmemeye başlamıştık ve özellikle platform dışına link veren paylaşımlarımız neredeyse hiç görünmemeye başlamıştı. Bu, gazete yazılarına link veren benim gibi yazarlar için daha az okura ulaşmak demekti. Ancak Facebook “bir sayfa açabilir ve yazılarını ücretli olarak öne çıkarabilirsin seçeneğini” sunuyordu. Böylece arkadaş listenizde olmayanların bile akışlarına girebilirdiniz. Yani artık her şey tamamen ‘duygusaldı.’ Kullanıcı cephesindeyse veri birikimiyle oluşan gözetleme kapitalizmi artı değerinin hasat vakti gelmişti.

HANGİ PLATFORMDA NE YAPMALI?

Bu trendle birlikte, 2016 yılında Instagram da kronolojik akışı terk etti. Ancak geçtiğimiz günlerde kronolojik akış en azından bir seçenek olarak Instagram’a geri döndü. Instagram sayfanızda sol üst köşede bulunan logonun yanındaki aşağı ok’a tıklayınca çıkan ‘Takip Ettiklerin’ seçeneğine tıkladığınız zaman, takip ettiğiniz hesapların postlarını yeniden eskiye ters kronolojik sırayla görüyorsunuz. Saçma bir şekilde bu varsayılan ayar olamıyor. Her seferinde girip bakmanız gerek. Takip ettiğiniz tüm insanların en son ne paylaştığını görmek için böyle bir zahmete girmeniz gerekiyor. Twitter’da bu işi yapmak için ekranın sağ üst köşesindeki yıldıza benzer ikona tıklayıp “zaman akışında en son tweetleri göster” seçeneğini seçmeniz gerekiyor. Neyse ki, bazı buglarına rağmen Twitter’da bu seçenek varsayılan ayar olabiliyor. ‘Ana Sayfa’ seçeneği ise algoritmaların hakimiyetini işaret ediyor. Facebook’ta bunu yapmak için ekranda sağ üst tarafa bakınca görünen ekolayzır benzeri ikonu tıklamak ve “Yakınlardakiler” seçeneğini seçmeniz gerekiyor. Bunu her girişinizde yapmalısınız çünkü varsayılan olmuyor. Tiktok, tamamen algoritma üzerine kurulu bir platform olduğu için elbette kronolojinden söz edemeyiz.

KRONOLOJİK AKIŞ NEDEN DAHA SAĞLIKLI?

Bu konuda ilk önce şunu bilmek gerekir; Instagram kronolojik akış seçeneğini kendi isteğiyle geri getirmedi. ABD’de bu uzun zamandır tartışma konusuydu. Özellikle 2021 Eylül’ünde eski bir Facebook çalışanı olan Frances Haugen’in yayınladığı belgelerden sonra bu konuda Facebook yani yeni adıyla Meta iyice köşeye sıkışmıştı.. Çünkü algoritmalar insanları takip listelerinin dışında daha fazla ilgileneceklerini düşündükleri bir akışa dahil ediyordu ve bunun tehlikeleri vardı. Instagram’ın bizzat iç araştırmalarıyla ortaya çıkmıştı ki, özellikle genç kızların beden algılarıyla ilgili önemli sorunlar yaratıyordu. Haugen’in sızdırdığı belgeler platformun bu sorundan haberdar olmasına rağmen değiştirmek için bir şey yapmadığını gösteriyordu. Facebook için bu yıpratıcı gündemi değiştirmenin ilk adımı Metaverse sunumu oldu ve şirket ismini Meta olarak değiştirdi. Aralık 2021’de ise Meta’nın Instagram’dan sorumlu yöneticisi Adam Mosseri, kronolojik akışın geri döneceğini müjdeledi. Mart 2022 sonlarında döndü de ama bu konuda farkındalığı olmayan kimsenin anlamayacağı ve kullanması zor bir seçenek olarak.

ALGORİTMİK AKIŞ NELERE YOL AÇAR?

Algoritmik akış her şeyden önce sosyal medyanın bağımlılıkla en ilgili özelliği. Çünkü verilerinizi işleyerek en çok ilgi duyacağınız içeriğe yönlendirmekle ilgili. Bu da telefonu elinizden bırakamamanızı en iyi şekilde açıklar. Çünkü zaten amaç budur. Bu dikkat endüstrisinde en çok dikkat çeken en çok kazanır. Örneğin; Tiktok’un başarısının en büyük sırrı da tamamen algoritmalar üzerine kurulu olmasıdır. Orada kimi takip ettiğinizin çok önemi yoktur. İkincisi sosyal medyada takip ettiklerinizle de bir yankı odası oluşturabilirsiniz ama bunun en kusursuz biçimi, sizi sizden iyi tanıyan algoritmalar yardımıyla oluşur. Böylece yanlış da olsa sadece kendi düşündüğünüzü destekleyen iletilerin sağanağına yakalanırsınız. Bazı aşırı inanışlarınız pekişebilir. Özellikle çocuklar ve gençler için böyle bir ortamda hakimiyeti kaybetmek çok olasıdır.

YAYINCI MISIN PLATFORM MU?

Sonuç olarak şunu ayırt etmek şart. Eğer bir platform algoritmik bir akış sağlıyorsa o artık platform olmaktan çıkmış ve yayıncı olmuştur. Yayıncı olmanın sorumlulukları da platformlardan çok farklıdır. Örneğin; BirGün gazetesi benim şu an yazdığımdan benimle birlikte sorumlu ama bu yazıyı sosyal medyada yazarsam sadece ben sorumluyum. İşte platformlar hem bu avantajı kullanıyor hem de kullanıcıları algoritmik bir akışa yani bir kürasyona zorluyor. Bunun doğrusu daha sağlıklı olan kronolojik akışın varsayılan ayar olmasıdır. Platformlar bununla ilgili ayarları gizliyor, yeterince duyurmuyor ve varsayılan yapmıyorsa bir yayıncı gibi davranıyorlar demektir ve bu diğer yayıncılar için haksız rekabettir. Bunu düzeltmek için şimdilik elimizden gelen tek şey, yukarıda anlattığım gibi el yordamıyla kronolojik akışa dönmeye çalışmak.