Söz konusu Amerika olunca her şey bir parça abartılı yaşanıyor. Bunun bir nedeni ülkenin yüzölçümünden mimarisine kadar her anlamda ölçeğinin büyüklüğü. Öyle ki Avrupa ve Asyalılar için Amerika’da giyim alışverişi bile bir veya iki beden küçük yapılır. İşte bu abartı selinden şu aralar bir Amerikan icadı olan sosyal medya nasibini alıyor. Bu abartıya zaman zaman bu köşeden bile katkı verdiğimiz açık. Amerika’da bir kesimin, sağın ve Trump’ın yükselişini sosyolojik şartlardan tamamen koparıp sosyal medya manipülasyonlarına bağlaması yüzünden dev platformlar bu seçimde pek çok önlem aldı. Bu köşede sıkça bahsettiğimiz önlemlerin hepsi gerekliydi ve iyi de oldu. Yani sosyal medyanın kuşkusuz önemli bir etkisi var ama abartmadan da tartışılabiliriz.

Peki, alınan önlemler işe yaradı mı? Amerika seçimlerinin ardından Twitter’ın kendi blogunda yayımladığı bir bildiriden bununla ilgili bazı ipuçları alabiliyoruz. Bu ipuçlarından da yola çıkarak “Amerika seçimi tamam da dünyanın başka yerlerindeki seçimlerde de sosyal medya platformları bu önlemleri alacak mı, Türkiye gibi ülkelerde ne olacak?” soruları geliyor akla. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun derdi bu.

ÖNLEMLER NASIL SONUÇ VERDİ?

Twitter’ın yayımladığı bildiriye göre 27 Ekim–11 Kasım tarihleri arasında yaklaşık 300 bin tweet tartışmalı ve yanıltıcı içerik diye etiketlenmiş. (Bunlar arasında ABD mevcut Başkanı Trump’ın da tweetleri var) Retweetlere gelen alıntı ekleme teşviki ya da biraz düşünmeye sevk eden yavaşlatma özelliğiyse retweetlerde yüzde 23 azalma ve alıntı tweetlerde yüzde 26 artış sağlamış. Böylece Retweet ve alıntı tweetlerinin toplam sayısı net olarak yüzde 20 azalmış. Olumlu göstergeler bunlar. Twitter önlemlerin bazılarını geri aldı. Bazıları da kalıcı olacak. Ayrıca “İşimizi tamamlanmış olarak görmüyoruz” diyerek yeni önlemlerin kapısını açık bırakmışlar.

DÜNYANIN GERİ KALANI NE OLACAK?

Bu tartışmaların 2016 Amerika Başkanlık Seçimi’nden sonra başladığını öngörürsek, o zamandan beri Türkiye dahil dünyanın dört köşesinde seçimler yapıldı ve tüm bu ülkelerde bu sosyal medya platformları çok yaygındı. O halde bu önlemlerin henüz dünyanın farklı yerlerindeki seçimler için bu kadar yoğun bir şekilde alınmadığını ve bu kadar tartışılmadığı rahatlıkla söyleyebiliriz. Bundan sonraki süreçte de olmayacak anlamına gelmiyor elbette. Hatta bu yüzden söz konusu kurumsal bildiriyi “Dünya çapında pek çok seçim için yaptığımız gibi, 2021’in başlarında 2020 ABD Seçimi etrafındaki tüm çalışmalarımızın daha uzun biçimli bir retrospektifini oluşturacağız. Teşvik edici veya teşvik edebilecek özellikleri araştırmaya, sorgulamaya ve değiştirmeye devam edeceğiz” diyerek tamamlamış Twitter.

TRUMP ENGELLENDİ, ENGELLEYEMEDİ

Kuşkusuz tüm bu tartışmaların ardından Türkiye’de normal şartlarda 2023’te yapılması beklenen seçime gidiyor akıllar. Mevcut sosyal medya düzenlemesine göre Nisan 2021’den itibaren bu sosyal medya platformlarının hiçbirine erişemeyecek hale gelebiliriz. Arada karşılıklı adımlar atıldı diye düşünelim. Hadi bu sosyal medya platformları Türkiye’de temsilcilik açmış olsun: Twitter veya başka bir platform, tıpkı ABD Seçimlerinde Başkan Trump’ın bazı tweetlerini yanıltıcı olduğu gerekçesiyle engellediği gibi Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın tweetlerini aynı gerekçeyle engellemeye çalışırsa ne olacak? Amerika’nın gösterdiği tavrı gösterebilecek miyiz? Amerika bunu tartışıyor. Hatta sosyal medya platformlarının kantarın topuzunu fazla kaçırarak Cumhuriyetçilere haksızlık ettiği görüşü de var. Buna rağmen Başkan Trump’ın gücü sosyal medya platformlarını engellemeye yetmedi ki zaten engelleseydi de en çok kendisinin kaybedeceğini biliyordu. Örneğin; sosyal medya platformlarının Türkiye’de temsilcilik açması gerektiğini ben de düşünüyorum ama Türkiye’nin bu hukuki şartlarıyla mücadele etmeleri mümkün mü sizce?

Peki, Türkiye’de bakanların dahi sosyal medyadan daha etkili bir istifa açıklama mecrası bulamadığı ortamda sosyal medyanın bırakacağı boşluk üzerine ne kadar düşünüyoruz? Açık ki yaratacağı boşluk, gazeteciliğin bile dolduramayacağı kadar büyümüş durumda. Öte yandan olumsuz etkileri de ortada. Özetle; 2023 seçimi veya olası erken seçime hangi sosyal medya şartlarında gireceğiz? Türkiye’de çoğunluk nasılsa Nisan 2021’e kadar bir şey olur sosyal medya platformları kapanmaz diye düşünüyor. Olumlu ve makul düşünmek iyidir de öyle mi olacak sahiden? Bence yeni yılda en çok tartışacağımız konu bu.