Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

BirGün okurları, terimler ve kavramlar konusunda çok duyarlı. Yanlış sözcük kullanımları yanında kimi uygulayımsal adlandırmaları da eleştiriyorlar.

Y. Elektrik Mühendisi Abdullah Cenkçiler’in mektubu, daha önce değindiğimiz “sosyal mesafe” kavramını yeniden tartışmaya açıyor:

“Attila Bey, merhabalar. Sizin, Türkçemizin doğru ve düzgün konuşulmasında ne denli titiz ve hassas davrandığınızı bana Sayın Hocam Korkut Boratav söyledi. Ben de koronavirüs nedeniyle güzel Türkçemize hatalı olarak sokulan ‘sosyal mesafe’ terimi ile ilgili aşağıdaki görüşlerimi size aktarıyor ve gündeme getirmenizi diliyorum.

Türk dilinin, çağdaş uygarlık düzeyinin gerektirdiği tüm kavram, sözcük ve terimleri karşılayacak duruma getirilmesi, etkin bir anlatım için önkoşuldur. Toplumu oluşturan bireylerin aynı dili konuşmaları, aynı kavram ve terimleri kullanmaları; düşüncelerini eksiksiz aktarabilmelerine, dolayısıyla birbirlerini doğru anlamalarına olanak sağlar. Haliyle Türkçemizin doğru kullanılmasına özen göstermek büyük önem taşır. Bu bağlamda koronavirüs bulaşmasını en aza indirebilmek amacıyla insanların birbirlerine 1,5 - 2 metreden fazla yaklaşmamaları öngörülmüş ve bunun sonucu ‘sosyal mesafenin korunması’ tanımlaması dilimize yerleşmiştir.

Bu tanım değişik anlamlar taşımakla birlikte, kısaca sosyoekonomik durumu birbirinden farklı insan toplulukları arasındaki ilişkilerin asgari düzeyde tutulması demektir. Bu nedenle, ‘Diğer insanlarla aranızdaki sosyal mesafeyi koruyun, 1,5 - 2 metreden fazla yaklaşmayın’ demek doğru olmadığı gibi, ‘sosyal mesafe’yi metre, santimetre, feet gibi uzunluk birimleriyle de belirleyemezsiniz. Bunun yerine, birbirinizden en az 1,5 - 2 metre uzakta durarak ‘fiziksel mesafeyi koruyun’ demek daha doğrudur. Nitekim dünyadaki sağlık örgütlerinin büyük çoğunluğu da ‘sosyal mesafe’ yerine ‘fiziksel mesafe’ terimini kullanmanın daha uygun olacağını belirtmektedir.

Öte yandan koronavirüs taşıdığından kuşku duyulan insanların ayrı bir yerde tutulup gözlemlenmesi için yapılan işlemlerde “izolasyon” yerine ‘ayırma’ veya ‘yalıtım’ gibi Türkçe karşılıkların kullanılmasında da anlaşılabilirlik yönünden yarar vardır. Sevgi ve saygılar.”

Türkiye’de pek çok uzman da salgından korunmak için “sosyal mesafe” kavramının uygun düşmeyeceğini, “fiziksel mesafe” demenin daha doğru olacağını belirtiyor.

Ben ise öz Türkçeden yana bir yazar olarak “sosyal”, “fiziksel”, “mesafe” gibi sözcükleri kullanmadan “güvenli uzaklık” demeyi yeğliyorum.

★★★

Okurumuz Mustafa İzzet Akar da son dönemde çok sık kullandığımız “yandaş” sözcüğüne takılmış:

“Hocam merhaba, yazılarınızı ilgiyle okuyorum. Türkçe konusunda keşke daha çok yazan olsa. Ben ‘yandaş’ sözcüğünü doğru bulmuyorum. Çünkü ‘-daş’ eki, bir yakınlık, sıcaklık ifade eder; kardeş, arkadaş, yoldaş gibi... ‘Yandaş’ sözünde bu samimiyet yok. O yüzden ‘-daş’ ekiyle biten bir sözcük olmayı hak etmiyor! ‘Yandaş’ yerine ‘yanaşma medya’ denebilir. Eskiden ağaların, beylerin, kapılarına bağladıkları uşakları olurdu. Yanaşma medyanın durumu buna çok benziyor. Ayrıca ‘yanaşık düzen medyası’ da denebilir. Bilirsiniz, askerlikte bölükleri, taburları bir emirle sağa-sola döndürür, koşturup yatırırlar. Bunlar da aynısı! Bir buyrukla altı yedi gazete aynı manşetle çıkmıyor mu? ‘Kabataş yalanı’nda sürüyle yazar aynı başlıkla köşe yazmadı mı? Aranırsa başka sözcükler de bulunabilir. Yeter ki “-daş” ekini bu yalakalar için harcamayalım! Saygılarımla.”

Değerli okurumuzun itirazına katılıyorum.

Yandaş” sözcüğü gerçekte “taraftar”ın karşılığıdır. Sözgelimi bir takımın, bir partinin taraftarı olunur.

Bir şeye taraftar / yandaş olmanın kötü bir yanı yoktur.

Ne yazık ki günümüzde “yalaka”nın yerini almış bu sözcük.

Onu yeniden gerçek anlamına kavuşturabilir miyiz bilmiyorum.