Covid-19 salgınında 400 bini aşkın ölüm, Black Lives Matter eylemleri, işsizlik, aşırı sağcıların Kongre Baskını... ABD’de Trump dönemi 20 Ocak’ta sona erdi ve Joe Biden yemin ederek görevine başladı. Sosyalistler için durup dinlenme zamanı mı, yoksa ABD’de yeni bir sayfa mı açılmalı? Dr. Ben Burgis, “Biden’a karşı kavgaya hazır olmalıyız” dedi.

Sosyalistler Biden’la kavgaya hazırlanmalı

Özde Çelikbilek

ABD’de Joe Biden'ın göreve başlaması, milyonlarca insanın değişim beklediği ve rahatsızlıkları ortadan kaldırmak istediği bir döneme denk geldi. Ülkedeki güvenlik güçlerinin uyguladığı ırkçı şiddete son vermekten sendikal haklara, maaşların yükseltilmesinden, uygun fiyatlı konut ve herkes için Medicare gibi temel hakları kazanmaya kadar, milyonlarca insan Biden’a dair umutlarını dile getirdi. Ancak, ABD’nin 46'ıncı Başkanı olarak yemin eden Joe Biden, tören sırasındaki konuşmasında milyonlarca insanın karşı karşıya olduğu olağanüstü durum hakkında çok az söz etmeyi tercih etti.

Biden, bunun yerine, Amerika'nın kurumlarına olan güveni yeniden tesis edeceklerinin altını çizerken "demokrasi" ve "birlik" ihtiyacı gibi muğlak terimler kullandı.

Georgia State University Perimeter College Felsefe bölümünde öğretim üyesi ve sosyalist dergi Jacobin yazarı Dr. Ben Burgis ile sosyalistlerin gelecek dönemini ve hedeflerini konuştuk.

Joe Biden yemin töreni sırasında, reformlardan daha çok “demokrasi” ve “birlik” terimlerinin üzerinde durduğu bir konuşma yaptı. Abraham Lincoln’e atıflarda bulundu. Konuşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Joe Biden’ın konuşmasında bana da tuhaf gelen bir şey varsa, sizin de dediğiniz gibi konuşmanın Abraham Lincoln’e atıfların çok fazla oluşuydu. 1861 yılında Lincoln, kölelik karşıtı bir partinin adayı olarak seçildi. Onun devlet başkanı olarak seçilmesi, köle sahiplerini o kadar çok korkuttu ki hükümete karşı silahlı bir ayaklanma başlattılar. Lincoln başkan olarak seçildiği dönemin ilk açılış konuşmasında, daha fazla eyaletin isyana katılmasını engellemek için uzlaşmacı bir konuşma gerçekleştirmişti. Ancak iç savaşı kazanıp, köleliğin tamamen kaldırılmasının ardından ikinci defa seçildiği başkanlığının açılış konuşmasında yüzlerce yıldır süren kölelik sistemindeki “kırbaçla dökülen her bir kanın”, “kılıçla ödenerek” ortadan kaldırıldığını ifade etmişti. Bir de şimdi bunu iki partinin yarıştığı seçimden galip gelen ve küçük acılarıyla kırılgan Joe Biden ile karşılaştırın!

sosyalistler-biden-la-kavgaya-hazirlanmali-833379-1.Siz de yazılarınızda, sosyalistlerin Biden yönetimine karşı kavgaya hazır olması gerektiğini söylüyorsunuz. Neden?
Sosyalist aday Bernie Sanders, ön seçimlerde başkan adayı olduğu zaman tüm programını, devlet üniversitelerinde harç ücretinin kaldırılması, işsizleri ülkenin enerji altyapısını dönüştürerek işe geri döndürmek için devasa bir yeni federal iş programının oluşturulması ve Medicare ile tüm sağlık sigortası endüstrisinin kamusallaştırılması gibi kapsamlı reformları savundu. Joe Biden ise bu süreçte tüm bunlara karşı çıktı ve kongre başkanlığı döneminde bu yasa önüne gelirse bile veto edeceğini söyledi. Biden’ın bu reformların “sulandırılmış” versiyonlarını bile uygulamak adına işçi sınıfının gücüyle gerçekten yüzleşmeye istekli olacağını düşünmüyorum.

Bu nedenle solun, önümüzdeki birkaç yılı Biden'ın yaptıkları ve yapabilme potansiyeli taşıyan politikaları arasındaki zıtlıkları göz önüne getirmesi gerekiyor. 2024 yılı başkanlık seçimlerine gitmeden önce, 2022'deki Demokrat Parti ön seçimlerinde merkez müttefiki yenebilir ve hatta belki de ona karşı bir aday gösterebiliriz. Biden ve merkezci Demokratların bizim temel taleplerimizi yerine getirmesi adına lobi yaparak ihtiyacımız olan reformları asla başaramayacağız. Bu reformları gerçekleştirebilecek olanlar ülkedeki sosyalistlerdir, önümüze bu doğrultuda hedefler koymamız gerekiyor. Sosyalistler olarak önümüzdeki dönem, Biden’a karşı kavgaya hazır olmalıyız.

Biden’ın kolay kolay neoliberal politikalardan vazgeçmeyeceğinin altını çizdiniz. Şimdi, ABD’deki sosyalistler için sırada ne var?
Önümüzdeki birkaç yıl içinde gerçekten güçlü bir sol inşa etmenin yolu doğrudan seçimlere odaklanmaktan değil emek hareketini yeniden güçlendirmekten geçiyor. Dünyadaki hemen hemen tüm başarılı işçi ve sosyalist partilerin tabanı, örgütlü bir işçi sınıfına sahipti. Bizler şu anda sadece özel sektörde yüzde 6,2’lik bir sendikal üyelik gücüne sahibiz. Çok daha büyük ve militan bir işçi sınıfı hareketi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bizlere düşen görev, seslenebildiğimiz ve karşılık alabildiğimiz bölgelerde kendimizi daha fazla kalıcılaştırmakla birlikte daha fazla insana ulaşmaktır. Şimdi önümüzde tırmanmamız gereken dik bir tepe var. Ancak tırmanacağımız o tepe, bizi gitmek istediğimiz yere götüren yegane noktadır.