Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı François Hollande 10 ve 17 Haziran’da düzenlenen genel seçimlerin başarısıyla artık söz verdiği değişimi gerçekleştirmek için tüm yetkileri elde etti. Zira sosyalistler, sadece mecliste tek başlarına iktidar olmakla kalmayacaklar. Hem 2008’deki yerel, hem 2010’daki bölgesel seçimlerde, hem de 2011’deki senato seçimlerinden de galip çıkan Fransız solu, tarihi bir zafer kazanarak Fransız cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atmış oluyor. Rekor seviyelere ulaşan katılım eksikliğine rağmen (yüzde 44). 
 
Önce kısaca sonuçlara bir göz atalım: 577 koltuklu Fransız Meclis’inde Sosyalistler ve diğer sol bir önceki dağılımda 195 koltuğa sahipken, 302 vekil çıkartarak mutlak çoğunluğu yakaladılar. 10 koltuk kazanan Sol Cephe ve komünistler grup kurmak için gerekli 15 sayısına ulaşamazken, Avrupa Ekoloji-Yeşiller 18 vekille ilk kez mecliste bir grup oluşturabilecekler. Sosyalistlerin her ikisine de sayısal ihtiyaçları kalmadı sayılır, ancak bu iki oluşumla ittifakları siyasi anlamda sürecektir. Öte yandan cumhuriyetçi sağın temsilcisi eski iktidar partisi UMP önemli bir darbe yedi. Seçim propagandalarında sağın aşırısına kaymayı tercih eden bazı UMP kurmaylarının hesabı şaştı ve sadece 206 milletvekili çıkartabildiler. Buna karşılık, 1988 yılından beri meclise bir türlü kapak atamayan Milli Cephe’nin aşırı sağcıları çeyrek asır sonra iki milletvekiliyle geri dönüş yaptı. Parti lideri Marine Le Pen kıl farkıyla seçilemese de, nedense Türk medyalarının pek ilgilendiği yeğeni, Jean-Marie Le Pen’in torunu Marion Maréchal-Le Pen ile birlikte, biri parti dışından olmak üzere iki aşırı sağcı daha meclise girdi. 
 
Seçimlerin sonucunda sevindirici bir haber daha var. Sosyalistlerin 302 vekilinden 110’unu kadınlar teşkil ediyor. Bu da kayda değer bir ilk. Ayrıca Jean-Marc Ayrault kabinesinin tüm aday bakanları seçildiler. Bu da bakanlar kurulunun devamı için önemli, çünkü Başbakan Ayrault seçilemeyen bakanların değiştirileceğini duyurmuştu. 
 
Bu sonuçların UMP için ciddi bir ders olması gerekiyor ve takkeyi önlerine alıp partiyi yeniden yönlendirmeleri gerekiyor. Sağın aşırısına kaymakla hata yaptıklarını anlayan ve bunu ifade eden UMP’lilerin sayısı giderek artıyor. Üstelik halk da bu kaymadan memnuniyetsizliğini eski İç işleri bakanı Claude Guéant, Sarkozy’nin baş dalkavuklarından Nadine Morano, Eric Raoult, Frédéric Lefebvre Christian Vanneste ve daha nicelerini seçim haritasından silerek...
 
Sonuçlar elbette Cumhurbaşkanı Hollande için sevindirici. Ancak omuzlarındaki yükün biraz daha artmasına da neden olacak. Öncelikle Fransız halkının ülkeyi yönetenlere zedelenen güvenini yeniden inşa etmek zorunda. Ülkenin işsizlik ve ekonomik kriz karşısında yeniden ayağa kalkmasını başarması gerek, aksi takdirde bir sonraki seçimlerde sonuçlar iç açıcı olmayacaktır. Üstelik Avrupa’nın tümünü sarsan ekonomik kriz karşısında da Hollande’dan beklentiler yüksek. Ortak para birimi Avroyu kurtarmak şart. Hollande çoğunluğu muhafazakar olan diğer devlet başkanlarına oranla tüm siyasi alanlarda mutlak çoğunluğu elinde tutan tek lider. Şimdi artık eylem zamanı. Tek temennimiz, ülkesini ve Avrupa’yı krizden kurtarmak görevinin Hollande’ın omuzlarına bir boy büyük gelmemesi...