Felsefe, sosyoloji ve psikoloji bölümlerinin uzmanlarına sorunları sorduk: Birincisi planlama yok. İkincisi eğitimde nitelik yok. Üçüncüsü açılan birçok bölümde yeterli hoca yok. Olumsuz söylem bilimsel ve toplumsal yapıyı şekillendiriyor

Sosyoloji, psikoloji ve felsefe bölümlerinin sorunları çözülür mü?

SERBAY MANSUROĞLU @serbaymansur

Lisans yerleştirme sonuçlarının ardından ortaya çıkan rekor sayıdaki boş kontenjanlar gözleri üniversitelere ve bazı bölümlere çevirdi. En çok sorun yaşayan bölümlerden psikoloji, sosyoloji ve felsefe bölümlerini masaya yatırdık. Bu 3 bölümde hem eğitim sürecinde hem lisans diploması sonrası çok sayıda sorun yaşanıyor.

Lisans bölümünü bitirmek yeterli mi?
Sakarya Üniversitesi Rektörü Muzaffer Elmas mezuniyet fotoğrafını paylaşıp “Felsefeyi bitirdiler, filozof oldular. Yolunuz bahtınız açık olsun” diye yazmıştı. Uzmanlara göre 4 yıllık lisans eğitimi ve lisans diplomasıyla psikolog, filozof ya da sosyolog olunmuyor. Mezunları hayal kırıklığına uğratan iş arama süreci özellikle KPSS ile alımların ve atamaların az sayılara kadar düşmesi, adayları mezunu oldukları mesleklerden vazgeçmeye kadar götürüyor. Sorunları saymakla bitmeyen bu 3 bölümün çözülmeyi bekleyen sıkıntılarını bu alanda çalışan uzman isimlere sorduk.

SOMDER'den Aktükün: Sosyoloji mezunlarına ihtiyaç var ama bu kadarına değil
Sosyoloji Mezunları Derneği (SOMDER) Başkan Yardımcısı ve uzman sosyolog Özgür Başpınar Aktükün'e göre sosyolojinin saygınlığını zedeleyen birçok yanlış yönelim var. "Sosyoloji mezunlarına her zaman ihtiyaç var. Ama bu kadarına değil" diyerek konuşan Aktükün, "Önemli olan bölümün tabelasının olması değil. Tabelada sosyoloji yazması orada sosyoloji eğitimi verildiği anlamına gelmez. Açıköğretim fakülteleri dahil en çok açılan bölümlerden biri sosyoloji" diyor. Sorunları ise şu şekilde sıralıyor Aktükün: "Birincisi planlama yok. İkincisi sosyoloji eğitiminde nitelik yok. Üçüncüsü açılan birçok bölümde yeterli hoca yok. Sosyolog ile kolay kolay olunmuyor. Sosyoloji dediğiniz toplumsal yaşama dair çıkarımlarda bulunmak demek. Türkiye’de verilen eğitimle bu mümkün olmuyor."

Felsefeci, eğitimci ve yazar Aybek: Bakış açısı ve söylemin değişmesi gerek
Felsefe öğretmeni, eğitimci ve yazar Şahin Aybek ise ülkenin bilimsel arenada kalabilmesi için felsefeye duyduğu ihtiyaca dikkat çekiyor. "Bugün ülkemizde şu an her dönemkinden daha fazla felsefeye ihtiyaç vardır" diyen Aybek şu ifadeleri kullanıyor: "Bilim yapabilmek için bilim felsefesine ihtiyaç vardır. Matematik felsefesi, fizik felsefesi, biyoloji felsefesi bilmeden bilim insanları bilim yapamazlar. Ama insanımız felsefeden nefret bile edebilmektedir. Oysaki büyük toplumlar büyük felsefe sistemlerine dayanır. Ve de toplumlardaki tüm değişimler, 'bana kadar olanlar dünyayı anlamaya çalıştılar, ben anladım değiştirmek istiyorum' sözünün felsefesine dayanır."
Aybek, felsefenin öneminin bilinmesi, saygınlığı ve toplumu ileri taşıyabilmesi için önerilerini de sıralıyor: "Felsefenin bütün bilimlerin anası yani çıkış noktası olduğu kabul edildiğinde; gerek toplumsal kalkınma adına gerekse de düşünme eğitimi adına felsefenin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Düşünen ve sorgulayan bireylerden oluşan toplumlar daha ileriye gideceği gibi, felsefenin nitelikli ve yoğun bilinmediği toplumlarda ilerleyemeyeceği gibi dogma ve tabuların doğal bir sonucu olarak da çatışmalar kaçınılmaz olacaktır. Felsefe çok soyut bir alan gibi gösterilmemeli, felsefe sanki sadece teorik ve düşünsel bir alan gibi algılanmamalı, aslında yaşamın her alanını etkilediği anlatılmalı, dili ağır ve anlaşılmaz gibi bir hava oluşturulmamalıdır. Ülkemizde liselerde okutulan felsefe dersleri çok yetersizdir. Bu nedenle MEB felsefe programlarında değişiklikler yapmalıdır. Ezberci bir eğitim sistemi içinde düşünmeyi öğretemezsiniz. Durum böyle olunca felsefe dersleri sembolik olmanın ötesine geçemez. Felsefenin nasıl bir düşünme ve bilme yolu olduğunun net bir şekilde ortaya konması lazım. Felsefe tarihinin ana kolonlarını yok sayarak dünyayla da mücadele edemeyiz.

Yanı sıra felsefe ders saatleri daha fazla olmalı ve felsefe eğitimi daha küçük yaşlardan ilkokuldan itibaren başlamalıdır. Bütün felsefe grubu dersleri felsefe, psikoloji, sosyoloji ve mantık zorunlu hale getirilmelidir. Yoksa daha yüzyıllarca niye filozof çıkaramıyoruz diye düşünür dururuz…"


Uzm. Klinik Psikolog Esra Güney: Düşük ücret, güvencesiz çalışmayla karşılaşıyoruz
TODAP'tan (Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği) Uzman Klinik Psikolog Esra Güney istihdamla ilgili sorunlara dikkat çekiyor. "Ülke genelindeki işsizlik oranları, psikoloji bölümlerinin artışı ve kontenjanlar düşünüldüğünde psikoloji bölümü mezunlarını da istihdam edemeyen bir sistemle karşılaşıyoruz" diyen Uzman Klinik Psikolog Esra Güney, "Düşük ücret, güvencesiz çalışma koşulları ve esnek çalışma saatleri de iş bulma şansını yakalayan mezunların karşılaştığı en büyük sorunlar arasında" diye belirtiyor.
TODAP'ın önerilerine ilişkin konuşan Güney, "Genel olarak lisans ve lisanüstü eğitim hakkını alanda derinlikli bilgiye sahip akademisyenlerin vermesi, alternatif eğitim müfredatının olması, ana akım psikoloji bilgisine eleştirel perspektiften bakışla yorumlamaya alan açmak gibi bir içerik tahayyülümüz var. Psikoloji biliminin farklı disiplinlerden beslenmesinin mesleki açıdan çok geliştirici olduğunu düşünüyoruz. Lisans derslerine bu içeriklerin eklenmesi nitelikli bilimsel eğitimi destekleyici olacaktır. Pratik deneyimi uygulama alanlarının yetersizliğinin giderilmesi, öğrencilerin kafa karışıklığını gidermesinde ve mesleki hattını belirlemesine yön verecektir. Bunlar dışında pedagojik açıdan hiyerarşik ders işleyişi yerine çoğulcu katılımı esas alan yatay ders işleme modeli önerilerimiz arasındadır." diyor.


Öğrenciler okudukları bölüm için ne diyor?
Psikoloji öğrencisi ve aynı zamanda TODAP üyesi Umut Özen, "Psikoloji bölümünü tercih etmek isteyen öğrencilerin psikolojiye dair heyecanları ile okuyan öğrencilerin heyecanları arasında derin uçurumlar' olduğuna dikkat çekiyor.
"Öğrenciler üniversitede bölüme geldiklerinde bu heyecanı karşılayabilecek bir alan bulamamak bu heyecanı yok edebilirken, bölüme geldiklerinde öğrenciler, eğitimin niteliğini gördüklerinde geleceğe dair umutlarını kaybedip, psikologluk mesleğini icra etme noktasından uzakta kalabiliyorlar" diyen Özen, "Gelecekte bu işi nasıl yapacağı, bu işi yapmak isteyip istemediği, kendisi için doğru yerde olup olmadığı, nasıl ilerlemek istediği gibi soruların cevaplarında öğrenciler yalnızlaşabiliyor. Psikoloji lisans eğitiminin psikoloji alanındaki bilgi birikimini aktarmakta ve/veya bu birikime ulaşılması konusunda yöntem göstermekte yeterli olmadığını düşünüyoruz." ifadelerini kullanıyor.
Özen şu şekilde devam ediyor: Uygulamadan kopuk bir eğitimin, laboratuvar ve ücretsiz staj imkanlarının olmayışını da sorunlar arasında sayabiliriz. Dört yıllık bir lisans eğitimi, psikoloji ve psikolojinin çeşitli alt dalları hakkında yeterli düzeyde bilgi vermediği için teori ve pratikte yetersiz kalma durumuna neden olmaktadır. Psikoloji lisans eğitiminin pek çok üniversitede alanda yetkin olmayan akademisyenler tarafından veriliyor olmasının, eğitim içeriğinin niteliksizleşmesine neden olduğunu düşünüyoruz. . Çoğu üniversitede alan dışı bölüm kurucuları ve akademik kadrolar varken, yeni açılan psikoloji bölümlerinin var olan sorunların devam etmesine olumsuz katkı sağladığını görüyoruz. Psikoloji
bölümlerindeki mevcut sorunların özellikle yeni açılan psikoloji bölümlerinde daha
yoğun yaşanmasının, psikoloji disiplininin niteliksizleşmesine neden olması bir diğer büyük sorunlar arasında.