Attila Aşut

yazievi@yahoo.com
Söz bitti!

Cumhuriyet gazetesine ve HDP milletvekillerine yönelik vahşi operasyonları da gördükten sonra, biz yazarların tek sermayesi olan “söz”ün bir hükmü kalmış mıdır acaba?

Evet, gerçekten sözün bittiği yerdeyiz!

Bu durumda ne yazsak boş, hangi yorumu yapsak anlamsız!

•••

AKP, 15 yıldan beri tanıdığımız AKP’dir. Onun ideolojik duruşunda bir milim sapma yoktur. Başından beri gerici, dinci, piyasacı, işbirlikçi bir partidir. AKP’nin sonul (nihai) amacı, Türkiye’yi Başimam’ın (“Başyüce” de diyebilirsiniz) yönettiği despotik bir şeriat devleti yapmaktır.

AKP, “takiyye” yapmayı Fethullah Gülen’den öğrenmiştir. Her daim “darbe” ve “vesayet” karşıtlığını diline dolasa da, bu partinin gerçekte “darbe hukuku”nu ve “askeri vesayet”i kaldırarak ülkeyi demokratikleştirmek gibi bir düşüncesi hiç olmamıştır. Tam tersine, faşist darbelerin getirdiği vesayet kurumlarını, kendi iktidarını pekiştirmek için sonuna dek kullanmıştır.

Baskıcı uygulamalar AKP iktidarının son yıllarında hız kazanmıştı. Ancak bu baskılar, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından nitelik değiştirerek faşizm boyutuna ulaştı. “Yeni rejim”in demokrasi, barış, insan hakları ve laiklik karşıtı yüzünü artık tüm çıplaklığıyla görebiliyoruz! OHAL ve KHK’ler, bu tehlikeli süreci kurumlaştıran en uygun ve etkili araçlar olarak kullanılıyor.

“Entelektüel” geçinen ama burunlarının ucunu bile göremeyen kimi saplantılı liberaller, AKP’den bir “demokrasi projesi” üretmek için çok çabaladılar ama bu fantezi kısa sürede düş kırıklığıyla sonuçlandı. Oysa sosyalistler, AKP’nin “Ilımlı İslam” çizgisinde emperyalist bir proje olduğunu bıkıp usanmadan anlatmaya çalıştılar. Sonunda kimin haklı olduğu ortaya çıktı ama ülkemiz, uzun süren bu akıl tutulmasından çok zarar gördü…

Şimdi yaşananlara bakın! Adı Türkiye Cumhuriyeti ile özdeşleşmiş bir köklü yayın kurumu, savcılık talimatıyla basılıyor; gazete yöneticileri, yazarları, hatta çizerleri tutuklanıyor!

Belleğimi yokladım. Musa Kart, Türkiye tarihinde Halim Büyükbulut’tan sonra tutuklanan ilk çizerimiz! Halim Büyükbulut, “Gazeteciler yatak odalarımıza kadar girecek!” diyerek iktidara gelen Adnan Menderes döneminde, Ulus gazetesindeki bir karikatüründen dolayı 1957 yılında hapse tıkılmıştı. Musa Kart ise bundan tam 60 yıl sonra, Cumhuriyet gazetesinde çizdiği “Tayyip Erdoğan” karikatürleriyle bu onura erişti!

Cumhuriyet operasyonunda tutuklananlar arasında, Güray Tekin Öz gibi yakın arkadaşlarım da var. O, etnik ve dinsel kimlikler üzerinden siyaset yapılmasına temelden karşı olan bir sosyalist! Şimdi kargaları bile güldürecek “FETÖ’cülük” ve “PKK destekçiliği” suçlamasıyla Silivri Cezaevi’nde!

1994 yılında DEP’li milletvekillerine uygulanan, fakat aradan yıllar geçmesine karşın belleklerden silinmeyen o utanç verici gözaltı ve tutuklama işleminin aynısının bugün HDP milletvekillerine yapılması ise yorum kaldırmayacak kadar vahim bir olaydır.

AKP’liler, “ileri demokrasi”leriyle ne denli övünseler yeridir!

•••

Evet, söz bitti!

Artık ne yazsam, tümcelerim eksik, sözcüklerim yetersiz kalacak!

Sözün bittiği yerde sokak konuşur! Çünkü “direnme hakkı” kutsaldır.

“Demokrasi nöbeti” nasıl tutulur, dosta düşmana göstermek gerekiyor…

•••
DR. YAVUZ ERKOÇAK UNUTULMAYACAK!
Türkiye sosyalist hareketinin gizli kahramanlarından Dr. Yavuz Erkoçak’ı 91 yaşında yitirdik.

Yavuz Erkoçak; meslektaşları Dr. Niyazi Tunga ve Dr. Leon Namer’le birlikte Türkiye İşçi Partisi’nin “unutulmaz üçlü”süydü. Bu alçakgönüllü hekimler, partililere ve tüm yoksul halka yıllarca büyük bir özveriyle karşılıksız sağlık hizmeti sundular. Hepsi de aynı zamanda gerçek birer entelektüeldi. Dr. Yavuz Erkoçak, iç hastalıkları uzmanı olarak uzun yıllar Ankara Numune Hastanesi’nde hizmet vermiş, ayrıca Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği yapmıştı. Charles Darwin’in “İnsanın Türeyişi” adlı klasik yapıtını da Almancadan Türkçeye ilk kez o çevirmişti. 1968 yılında Sol Yayınları’nca basılan kitabı daha sonra Öner Ünalan, İngilizce aslından çevirmiş ve Haziran 1973’te, Onur Yayınları tarafından basılmıştı.

Dr. Yavuz Erkoçak’ın cenazesi, 1 Kasım 2016 Salı günü Karşıyaka Gömütlüğü’nde toprağa verildi. Onu son yolculuğuna uğurlayanlar arasında ABD’den gelen biricik kızı Ayşe ile meslektaşlarının yanı sıra, başta Abdurrahim Uluğer, Nâzım Bayata, Aysel Ülker, Erşen Sansal, Neşet Kocabıyıkoğlu olmak üzere eski TİP’liler de vardı.

İyi hekim ve iyi insan Dr. Yavuz Erkoçak unutulmayacak!