Türkiye’de inşaat, madencilik ve enerji sektörleri birer işçi cehennemine dönüşüyor. Türkiye’nin benimsediği sermaye birikim ve enerji modeli nedeniyle bu sektörler büyümeye devam edecek. Bu sektörler karlı ve tatlı sektörler, sermaye buralara üşüşüyor. Bu sektörlerde iş cinayetlerini önlemek için acımasız önlemlere ve sert kurallara ihtiyaç var

Söz bitti: Madenler kamulaştırılsın

Ermenek’te 18 madencinin mahsur kalmasının ardından yeni ne yazılabilir ki? Soma katliamının ardından yazdıklarımıza ne eklenebilir ki? Yazılmadık ve söylenmedik ne kaldı?

Çalışma hayatında kaza yoktur cinayet vardır denmedi mi? 

Çalışma düzeninin kaza olmayacak şekilde örgütlenmesinin işverenin sorumluluğu olduğu yazılmadı mı? İşverenin işle ilgili her türlü riski öngörüp buna uygun önlemleri alması gerektiği söylenmedi mi?

İşverenin en son teknolojiyi kullanarak işçilerin sağlığını ve güvenliğini korumakla yükümlü olduğu söylenmedi mi?

İster rödovans (kiralama) ister hizmet alımı adı altında olsun özel sektöre devredilen kömürlerin kamuya ait olduğu söylenmedi mi?   Adı ister rödovans ister hizmet alımı olsun yapılan işin kamu kaynaklarını özel sektöre peşkeş çekmek olduğu yazılmadı mı? Asıl işverenin devlet olduğu söylenmedi mi?

İş cinayetleri yaşanan madenleri denetlemekle yükümlü olan kurumların Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olduğu söylenmedi mi?

İşyerlerindeki denetim elemanlarının iş güvenliği uzmanlarının, işyeri hekimlerinin işverenden mutlaka bağımsız olması gerektiği yazılmadı mı?

Kamunun iş teftiş kapasitesinin zayıf olduğu, iş müfettişi sayısının yetersiz olduğu defalarca tekrarlanmadı mı?

İş teftiş raporları meslek örgütleri ve sendikalar tarafından istendiğinde ticari sır denilip reddedilmedi mi?

Sendikanın ve toplu sözleşmenin girmediği madene, işyerine Azrail girer denmedi mi?

Taşeron çalışma düzeni, esnek, güvencesiz çalışma öldürür denmedi mi?

İş kazalarının organize birer cinayet olduğu, devletin ve patronun birlikte sorumlu olduğu söylenmedi mi?

Tekrar tekrar, söylendi, yazıldı, çizildi, haykırıldı...

Türkiye’de iş cinayetleri üzerine söylenecek o kadar az şey kaldı ki!

Biz söylüyoruz, onlar öldürmeye devam ediyor.

Mevzuat mı? Türkiye’nin işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatında eksikler olsa da sorun mevzuat sorunu değil. Mevzuat işçiyi koruyacak ciddi hükümler içeriyor.

Peki neden ölümler önlenemiyor?  Neden cinayetler artıyor?

Çünkü sebep teknik değil ekonomi-politiktir.

Madencilikteki özelleştirme, taşeronlaştırma ve güvencesiz çalıştırma düzenidir asıl sebep.  Madencileri asıl olarak özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesizlik ve örgütsüzlük öldürüyor.

O yüzden, daha net ve köşeli konuşma zamanıdır.

Türkiye’de inşaat, madencilik ve enerji sektörleri birer işçi cehennemine dönüşüyor.

Türkiye’nin benimsediği sermaye birikim ve enerji modeli nedeniyle bu sektörler büyümeye devam edecek.

Bu sektörler karlı ve tatlı sektörler, sermaye buralara üşüşüyor.

Bu sektörlerde iş cinayetlerini önlemek için acımasız önlemlere ve sert kurallara ihtiyaç var.

Bunlardan biri madenlerin kamulaştırılmasıdır. Madenler kamunun malıdır, kamunun ciddi bir madencilik işletme bilgisi ve birikimi vardır. Araştırmalar ortaya koyuyor ki, madencilikte özel ve taşeron şirketlerdeki ölümler kamudan kat be kat yüksektir.

Türkiye’de kömür üretiminin en büyük müşterisi kamudur. Kömürün önemli bir bölümü halka bedava olarak dağıtılmaktadır. O halde madenler neden özel sektör tarafından işletiliyor, neden özel sektöre devrediliyor?  Hem maden işçisini korumak ve hem de kamunun kömür ihtiyacını karşılamak mümkündür.

Madencilikte iş cinayetlerini önlemenin en etkin yolu, madenlerin kamu tarafından işletilmesi, maden ocaklarının envanterinin ciddi bir biçimde yapılması ve perakende özel sektöre devredilen madenler yerine havza madenciliğidir.

Bu nedenle amasız-fakatsız madenlerin özel sektörden alınması ve kamu tarafından işletilmesi sağlanmalıdır. Özelleştirmenin ve piyasacılığın her yere sirayet eden hegemonyası nedeniyle bu konuda yeterince gür ses çıkarılmadığı görülüyor.

Artık bu mahcubiyetten kurtulmak ve yüksek sesle haykırmak gerekiyor: Madenler kamulaştırılsın! Daha ucuz ve daha güvencesiz işçi çalıştırmak için özel sektöre peşkeş çekilen madenler geri alınsın.

Tereddüde mahal yok, en kötü kamu işletmesi bugünkü işçi cehennemlerinden daha iyidir.

Madencilik en tehlikeli sektörlerden biridir. Madencilik şakaya gelmez, bilgi birikimi ister, kurumsal hafıza ister, tecrübeli işçi ve yönetici ister, sağlıklı ve güvenli üretim için büyük yatırım ister. Türkiye’nin kamu madencilik birikimi bunların üstesinden gelebilir. Dahası kamuda işçi daha kolay örgütlenir, hakkını daha kolay arar.

Lafı uzatmaya gerek yok. Madencilikte iş cinayetlerini önlemenin yolu, tekrar kamu madenciliğine dönüştür.

Sendikalara, meslek odalarına, iş cinayetlerine duyarlı kamuoyuna düşen bu kamucu talebi yükseltmektir.

Söz bitti. Madenler kamulaştırılsın!