Normal ülkelerde merkez bankalarının sözünün ağırlığı vardır; çünkü sözünün arkasında durabileceği araçlara sahiptir. O kurumdan yapılan açıklamalar yakından takip edilir, dikkate alınır. Bu nedenle MB Başkanları konuşarak da piyasalara yön vermeye çalışır, bazen hiç karar almadan sadece sözleri ile bile sonuca gitme imkânlarının olduğunu biliriz.

Gerekli araçlara sahip olmadığından değil, sözünü hangi saikle söylediği bilindiğinden, bizdeki durum baya farklıdır.

Çarşamba günü Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun bir toplantıda yaptığı konuşma sonrasında TL’nin hızla değer kaybetmesine tanık olduk. Evet, Başkan konuştu ve TCMB Kanunun 4. Maddesinde kendisine verilen “Türk lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak” görevle, korumakla yükümlü olduğu para değer kaybetti. Hiç konuşmasaydı daha iyiydi.

Neymiş efendim, merkez bankası artık “çekirdek enflasyonu” dikkate alarak para politikasını belirleyecekmiş. Neden? Çünkü şimdiye kadar kullandıkları “manşet enflasyon” politika faizini geçti. O zaman ne yapmalı? Politika faizinin altında bir seviyede olan bir enflasyon göstergesini referans alırlarsa faizin yüksek olduğu görülür, buradan hareketle de faizleri indirme imkânları olur.

Görüldüğü gibi asıl amaç enflasyon ile mücadele etmek için faiz oranı belirlemek değil, Erdoğan’ın “inecek” dediği faiz oranlarını indirmek için bir gerekçe bulmak. Bunu da çekirdekte bulmuşlar. Yanlış anlamayın, çekirdek enflasyon sizin daha düşük bir maliyet ile karşılaşacağınız anlamına gelmiyor. Siz hala gıda, doğalgaz elektrik gibi harcama sepetinizde önemli yer tutan şeylere yüksek bedeller ödemeye devam edeceksiniz ama MB bunu dikkate almayacak.

Zaten önemli olan vatandaşın maruz kaldığı hayat pahalılığı değil, MB Başkanının maruz kaldığı siyasi baskıdır. Üstelik şimdi referans almaya başladıkları “çekirdek enflasyon” iktidarın da elini kolaylaştıracak. Mesela, elektrik ve doğalgaza zam yapmak kolaylaşacak çünkü bunlar artık referans olarak kullandıkları çekirdek enflasyon içerisinde yer almayacak. Enerji fiyatlarına yapılacak zamlar size enflasyon olarak yansısa da “göstergelere” enflasyon olarak yansımayacak.

Hal böyle olunca elinde TL olan dövize koştu. Kimi dolar aldı, kimi avro. Parası olmayan ne mi yaptı? Onlar herhangi bir ekonomik analizin öznesi değiller.

MB kararlarının(Naci Ağbal dönemi hariç) yarattığı olumsuz etkilerden herhangi bir ders alınmamış gibi görünüyor. Göreve gelmesinden altı ay geçmiş olmasına rağmen beklentiyi karşılayamayan Başkan Kavcıoğlu, şimdi tanım değiştirerek, yapacağından endişe edileni yapmaya hazırlanıyor. Amaç vatandaşın değil kendisini oraya atayan iradenin takdirini kazanmak olunca sonuç da bu oluyor.

OLMASA DA OLUR

2022-2024 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program(OVP) bu hafta Resmi Gazetede yayınlandı. Muhtemelen bu program hakkında çok sayıda yorum ya da değerlendirme yazısı okumuşsunuzdur. Programda ortaya konulan hedeflerin detayları üzerine yapılan bu yorumların zımni bir varsayım üzerine kurgulandığını tahmin ediyorum: OVP’de yazılanlar iktidar açısından bağlayıcı, dolayısıyla bunlara dikkatli bakarsak ülke ekonomisinin nereye gideceği hakkında bir fikrimiz olur. Evet varsayımın bu olduğunu düşünüyorum. Ama geçmiş yıllarda yayımlanan programlara, onların hedeflerine bakıp bunları gerçekleşen veriler ile karşılaştırdığımızda ciddi derecede “sapmalar” olduğunu görürüz. Diğer bir ifade ile OVP’de yazılanlar hiç gerçekleşmemiş. Peki, programda ortaya konulanların gerçekleşmemiş olmasının iktidar açısından hukuki ya da siyasi bir sonucu var mı? Yok! Tutsa ne olur, tutmasa ne olur?

Durum bu olunca çok fazla anlam yüklemek de doğru olmaz. Sadece yasal bir zorunluluk olarak açıklanması gereken bir şey açıklanıyor. O kadar.

Ekonomi OVP’de yazılanlara göre değil, kendi gerçekliği içerisinde kendi dinamiklerine göre hareket ediyor. Bu kadar net. Siz de ekonomik planlamalarınızı yaparken OVP’ye değil sahip olduğunuz mevcut veriler ve ekonominin gitmekte olduğu yer konusundaki tahminlerinizi dikkate alarak gerekeni yapın. Eğer bu programda ortaya konmuş rakamları, oranları, hedefleri vs dikkate alarak pozisyon oluşturursanız bunun size maliyeti ağır olabilir. Hedefleri tutturamamanın iktidara bir maliyeti yok ama sizin hedeflerinizi tutturamamanızın maliyeti ağır olur.