Anayasa düzenlemeleri gereğince devlete verilen “ para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini...

Anayasa düzenlemeleri gereğince devlete verilen “ para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici önlemleri alma”,

“ piyaslarda fiili anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeleri önleme” görevini yürütmek Rekabet Kurumu'nun işidir.

Yeni liberal, piyasacı mantık her şirket için aynı işler; büyüme, pazarda en büyük olma, hatta tek olma.

Her kapitalist için tekelleşme ve kartelleşme kabe gibidir, yüzünü hep bu hedefe dönerek parasal ayinini icra eder.

Rekabet lafzını kazıyın altından tekelleşme çıkar.

Piyasacı düzenin piyasacı ' Malları' siyasette de rekabetten hiç hoşlanmazlar ve tekelleşme eğilimi had safhadadır. İstikrar adına siyasi tekellerini meşrulaştırma gayreti içindedirler hep.


Kamunun kasasından partilerine aktardıkları milyarlar ile propaganda yaparlarken, avuç içi kadar bir pul yapıştırdı diye sosyalist partilere binlerce lira ceza kesmeyi kendilerinde hak gören onlardır.

% 10 seçim barajlarını koyarken en adil onlardır(!)

Siyasi rakiplere hiç tahammülleri yoktur. İşte bu nedenle, Malların, “mal ve çevre güvenliğini”sağlayacak Valileri mevcuttur. Bu valiler, “İşçi Dayanışması Konserlerini yasaklar, standtlara yasak koyar..

İşin komik tarafı, tüm kentte bir çuval para ile kiralanabilen bilbordlar dışında her yer afiş için yasakken afiş asmayı yasaklarlar.

İşin komik tarafı, türlü adlar altında darbeciler yagılanırken, içinde “Darbeci””sözcüğü geçen afişleri yasaklarlar..

Yasakların yasakları kovaladığı siyasi tekeller ülkesidir burası..

İnsanı ezmek mubah, çimleri ezmek yasaktır.

Her dili konuşmak mubah, anadili konuşmak yasaktır.

AKP yalakalığı mubah, muhalif gazetecilik yasaktır.

Okullarda çocukları kapatmak mubah, kısa kollu giyecek yasaktır.

Saltanat makbul, sanat yasaktır.

GDO'lu ürün satmak helal, içki satmak yasaktır.

 

Böyle bir ülkede adaletten söz ediyorlarsa, bilin ki haksızlık diz boyudur. Demokrasi diyorlarsa, baskı, zulüm ve işkence kol geziyordur. Bağımsızlık lafını pek etmezler, velevki ediyorlarsa, bilin ki biat esas alınmış olup donlarına kadar her şeylerini emperyalizme teslim etmişlerdir.

Salt bu nedenle bile , ÖDP'nin kampanyası anlamlıdır. Bugün AKP'de cisim bulan bu düzen yıkılmalı, Türkiye yeniden kurulmalıdır. Bu zihni kalınkabukluların sahne aldığı, sırıtma efektleri ile bezenmiş, siyasi sitcom'a son verilmelidir.

Soytarılar gerçek kahkaha armağan etmezler. Dolayısıyla vermedikleri hakları alamazlar da.

Halklar haklarını, dişiyle, tırnağıyla kanıyla dövüşerek almışlardır.

Bir kez daha söz, aşk, devrim, sosyalizm sloganları ile yollara düşen yolculardadır.

Söz bir kez daha ömrü yokuşlularla yokuşlarda buluşanlarındır.

Söz bir kez daha Şeyh Galip'in dediği gibi;

Aşıkta keder neyler

gam halk-ıcihanındır

koyma kadehi elden

söz pir-i muganındır.