Söz uçar yazı kalır

Tolga MIRMIRIK

Duygu durum anlatan dilimizi yazılı hale getirecek harf, şekil, sembol ve harf gruplarını bulmamız ve günlük iletişimde kullanmamız günümüzden 5500 yıl kadar öncesine dayanıyor. Önceki tek merkezli inanışa göre, yazının, Bronz ve Tunç çağlarındaki medeniyet beşiği altın üçgen Mezopotamya’dan yeryüzüne yayıldığı öngörülse de sonraki keşifler türümüzün yazıyı birbirinden bağımsız olarak Sümerler (~3400 MÖ), Mısır (~3250 MÖ), Çin (~1200MÖ) ve bugünkü Güney Meksika, Guatemala bölgeleri (~500 MÖ) insanları tarafından kullanıldığını ortaya koymuş durumda.


Yazının ortaya çıkışı ve kullanılabilir olması sayesinde, hikâye anlatabilme kapasitesindeki tek canlı türü olarak hikâyelerimizi sadece kabilemiz içinde tutmak yerine küçük gruplarımız dışına da aktarabilme imkânı bulduk. İnsan hafızasının ve sözlü aktarımın verimli olmamasının bir adım daha önüne geçebildik. Bilgi paylaşımını insanlığa yayabildik ve bunun sayesinde de yüzyıllar öncesine dayalı tecrübelerden günümüzde de faydalanabiliyoruz. Nesiller arası kültür ve bilgi aktarımı yazı sayesinde oluyor. Yazarlar sizlere aslında dikkatli bakılsa birbirini belli bir düzende takip eden ve adına Türkçe’de harf denilen çok basit küçük çizimler sayesinde ulaşıyorlar.

Tarih kitaplarında içimizin acıyarak okuduğu İskenderiye Kütüphanesi’nin yok edilmesi, Nazi iktidarı zamanında Almanya’da “zararlı” bulunan kitapların histerik bir şekilde destekçiler ve parti tarafından yakılması hep bir kültürün yok edilme ve gelecek nesillere geçmişten bir anı bırakmama ve “kötü düşüncelerin” sonraki gelenlere aktarılmasının önüne geçme girişimi. Türkiye’nin geçirdiği darbe dönemlerini yaşayanların şahit oldukları kitap yasakları ve kitapların yakılmaları, acıyla anılan bir kültür katliamı.

Kültür aktarım devrimi

WWW’in 1989’da CERN laboratuvarlarında Sir Tim Berners-Lee tarafından bulunması ile yerel kültürde sıkışık kalan ve geçmiş dönemlere ait doğrulanmış bilgilerin dünya toplumları arasında aktarımının hızlanmasına sebep olan bir kültür aktarım devrimi başladı. İletişimdeki hızın ve anlık olarak yazılı bilgi paylaşabilme gücünün insanoğlunun o güne kadar şahit olmadığı bir seviyeye ulaşması, insanların günlük yazı dilini de etkilemeye başladı.

Yazılı olarak bilgi aktarımında, sözel ya da vücut dilinin de dahil olduğu görsel iletişimdekinin aksine, duygu-durum belirtme olanağının da ek açıklamalara tabi olması sebebiyle, insanlar bu sorunu gidermenin yollarını da aramaya başladı. WWW’in yaygınlaşmaya başlamasından on yıl kadar önce, 1982 yılında, Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Profesör Scott Fahlman, üniversite bilgisayar grubuna gönderdiği bir yazısında “Şaka amaçlı yazılan yazılarda :-) kullanılmasını öneriyorum. Bunu yan bakarak okuyunuz. Eğer yazılı mesajınız bir şaka değilse :-( kullanılabilir” demiştir. Profesör Scott Fahlman bu ihtiyacın ana sebebini, “Kimi zaman sarkastik bir yazı yazıldığında bunu anlayamayacak kişiler olabiliyor ve aradaki yazışmaları çok uzatacak şekilde tartışmalar çıkıyordu. Bu da asıl konunun tartışılmasında büyük zaman kayıplarına yol açıyordu.” şeklinde belirtiyor. Günümüzde daha da fazlalaşan sorunlardan birisi.
Geçen zamanla birlikte “gülen surat” karakter gruplarının kullanımı neredeyse tüm insani duyguları kapsayacak şekilde yenilerinin de eklenmesi ile yaygınlaştı. İlk zamanlarda elektronik terminallerde resim paylaşımının verimli olmamasından ya da giriş için kullanılan tuş takımlarının sınırlı olmasından dolayı, az karakterle çok şey anlatmak bu şekilde ASCII karakter setinin kullanımı ile mümkün oldu. 1990’ların sonunda Japonya’daki telekomünikasyon şirketi NTT DoCoMo’nun müşterilerine ek hizmet verebilmeleri için çıkardığı eposta benzeri bir servisinde kullanılan ilk “emoji”ler de ortaya çıktı. İlk emoji Shigetaka Kurita tarafından yaratılan bir “kalp” sembolü olarak bilinmekte ve şimdilerde neredeyse tüm dillere yerleşmiş olan emoji kelimesi, Japonca’da “resim karakter” anlamında kullanılmakta.

Zaman tasarrufu

Elektronik iletişimde emojilerin kullanımının yaygınlaşması ile kültürel değişiklikler ve bu yazılı dil evriminin yansımaları çok ciddi görülen sektörlerde bile hızlıca yer etti. Büyük markaların pazarlama yöntemlerindeki kullanımlarını geçtim, günümüzde bir devlet kurumunun vatandaşlarına bilgi verirken bile emoji kullanması yadırganmayabiliyor. İletişimde “aktarılmak istenen bilginin”, “anlaşılmak istenen bilgi” ile bu kadar örtüştüğü az elektronik yöntem var. Bir insana ya da bir yazıya beğeninizi sadece iki karakterlik “kalp” ile gösterebiliyoruz artık. Bunun da en büyük sebeplerinden birisinin iletişimde kısa, öz ve net veri iletmenin önemi olması şaşırtıcı değil. Kısa ve öz bilgi iletmenin ve bilgiyi almanın yaşa bağlı olarak da farklılık gösterebileceğini çocuk kitaplarındaki az yazı çok resim yöntemi ile de anlayabiliyoruz sanırım. Eski Mısır tarafından 5500 yıl kadar önceki zamanlarda yazılı iletişimlerde kullanılan yöntemin, insanlık tarafından tekrar keşfedilmiş olması dilseverler için çok mutluluk verici. Sonraki adım merak konusu.