İmtiyaz sahibi ve 3 çalışanının FETÖ'den yargılandığı Sözcü gazetesi davasında, tutuklu gazeteci Gökmen Ulu hakkında tahliye kararı verildi

Sözcü davasında Gökmen Ulu'ya tahliye!

Sözcü Gazetesi davasının ikinci celsesi bugün görüldü. Davasında savcı, muhabir Gökmen Ulu'nun tutukluluğunun devamını istedi. Mahkeme heyeti, Ulu hakkında tahliye kararı verdi. Gökmen Ulu'nun akşam saatlerinde Silivri Cezaevi’nden tahliye edilmesi bekleniyor.

DURUŞMADAN NOTLAR

Mahkeme salonunu kapılarının açılmasının ardından tanık ve sanıklar duruşma salonuna çağrıldı. Tanıklardan Fuat Uğur ile Cem Küçük'ün ve Eren Yıldız hazır bulundu. Salonda ilk olarak tutuklu tanık Eren Yıldız dinlendi.

Ankara'dan SEGBİS sistemi ile davaya bağlanan Eren Yıldız sanıkları tanımadığını ifade etti. Sözcü Gazetesi ile ilgili FETÖ'nün bağlantısı hakkında bilgisi olup olmadığı sorulan Yıldız, “Bylock kullandığım için bir süre tutuklu yargılandım. Aydınlık gazetesine verdiğim röportajda cezaevinde ‘FETÖ'den tutuklular Sözcü okuyor’ diye beyan verdim. FETÖ’den tutuklu olanlar Sözcü davası ile ilgili ‘AKP ile Atatürkçüler birbirlerini yesin' diyorlardı. Ayrıca tutuklu olan FETÖ’cüler Sözcü Gazetesi’ni ‘AKP'ye muhalif diye’ alıyorlardı. Gazetedeki yazarları eleştiriyorlardı. Sözcü'yü ideolojik olarak destekledikleri için almıyorlardı” dedi.

Tanık Eren Yıldız’ın beyanı üzerine söz alan Avukat Celal Ülgen, İsmail Yılmaz ve Fahri Emeksiz “tanık beyanlarına karşı diyecek birşeyleri olmadıklarını” söylediler. Avukat Ülgen ise tanığın ifadesinin davada olmaması gerektiğini söyledi.

ERSOY DEDE: SÖZCÜ’NÜN FETÖ’CÜ OLMASI DELİ SAÇMASIDIR

Kimlik tespitinin ardından Mahkeme Başkanı diğer tanıklara da yaptığı uyarıları tekrarladı. Mahkeme Başkanı diğer tanıklara sadece iddianame üzerinden konuşmalarını somut bir delilleri varsa mahkemeye sunmalarını istedi. Ayrıca mahkeme Başkanı davanın konusundan sanıklar Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli hakkında olduğunu, Sözcü'nün FETÖ’yle bağlantısı hakkında elle tutulur ve gözle gördüğü bir bilgisi varsa söylemesini söyledi. Ayrıca başkan “Nasıl tanık olduğunu da anlatmasını” istedi.

Ersoy Dede ifadesinde şunları söyledi “17-25 Aralık sonrası devletle kurulan kumpastan geçti. Bu süreçte Sözcü Gazetesi 17-25 Aralık’taki süreçte bilerek ya da bilemeyerek FETÖ’nün yeni bir yayın organı arayışına hizmet ettiğini gördük. FETÖ'nün beslendiği kurumlar Zaman ve Samanyolu gibi kurumlardı. Başka kurumları kullanmak istedi. O dönemde Aktüel dergisi ve Star gazetesine yazdığım yazılarla ilgili savcılık tarafından çağırıldım. Bana sorulan iddialar arasında (yanlış biliyorsam özür dilerim) bana sorulan Burak Akbay'ın FETÖ'nün evlerinde kaldığı iddiasını sordular. Ben de sadece Fehmi Koru'nun iki ayrı yerde yazdığı yazıdan bilgi sahibi olduğumu söyledim. Ancak bu iddialar daha sonra yalanlandı. Benim açımdan Sözcü Gazetesi’nin FETÖ’cü olması deli saçmasıdır. Sözcü’nün yolsuzluk soruşturmaları sırasında FETÖ’nün hoşuna giden yayınlar yaptığını gördüm. Sözcü’nün okurları arasında belirli bir noktaya kadar bir tane bile FETÖ’cü yoktur. O haberleri yapanların da 15 Temmuz sonrası ve 17-25 Aralık döneminde yapılan yayınlarla ‘FETÖ’ye bilmeyerek hizmet ettiklerini görmüştür’ diye tahmin ediyorum. Gökmen Ulu'nun haberi için tutuklu olmasını doğru bulmuyorum. Gökmen'in haberi gazetecilik faaliyeti olan haberine karşılık benim tanık olmam kürsünün önünde olmam benim adıma utanç vericidir”

Celal Ülgen ise tanığa, “İfadenizde 17-25 Aralık'taki bazı manşetlerin FETÖ'nün hoşuna gittiğini ifade ettiniz. Cumhuriyet savcısı o haberleri dosyayı koydu. Biz yarın yine bu haberleri tartışacağız ve gazetelerde yer alacak. Bu da FETÖ'nün hoşuna gidecek mi? diye sordu.

Ersoy Dede, “17-25 Aralık mahkeme kararı ile kumpas olarak belirlendi. Bakan çocuklarının yolsuzluk yaptığı iddiası kumpas olarak mahkeme tarafından belirlendi” yanıtını verdi.

“SÖZCÜ FETÖ’CÜ DEMEK ÇOK KOMİK”

Duruşmada daha sonra Cem Küçük tanık olarak yerini aldı. Küçük’te ilk sanıkları tanımadığını söyledi. Küçük “İşim gereği gazeteleri didik didik ederim. Bu 3 kişi hakkında ‘FETÖ’ye yardım yataklık ediyor’ veya ‘Gökmen, Cumhurbaşkanı’nın yerini gösterdi’ sözlerinin iddianemeye girmesi komik.” dedi.

Küçük şöyle konuştu “Başta bu üç kişi hakkında FETÖ’ye ‘yardım ve yataklık’ ediyor, ya da Gökmen Ulu ve diğer sanıkların FETÖ’ye yardım ve yataklık ettiği iddiası çok komik. Mali işlerle ilgili kısımda 2010 yılındaki işlerin iddianameye yazılmaması gerekirdi. Bizim de yayın evimiz var reklam alıyoruz. Bu örgüt 2013 sonrası terör örgütü olarak kabul edildi. O tarihte bütün gazeteler benzer manşetleri attı. Bir madenci oğlu olarak söylüyorum. Bu iddianameye bakarak Sözcü Gazetesi FETÖ'ye yardım ve yataklık ediyor denemez. Saygı Öztürk ve diğer Sözcü yazarları FETÖ'ye ‘bunlar terörist' derlerdi. Ancak 17-25 Aralık’tan sonra Saygı Öztürk'ün FETÖ'nün yayın organında program yapmasını eleştirmeleri lazımdı.”

“BEN ‘BURAK AKBAY FETÖ EVLERİNDE YETİŞTİ’ DEMEDİM”

Cem Küçük'e Saygı Öztürk'ün akrabasının FETÖ İmamı olduğu iddiası da soruldu. Küçük, “Yenişafak’ta yazdığım yazıda bunu söyledim. Öztürk kendisi yaptığı açıklamada aynı köylü olduklarını belirtti. Ben buna bir şey ekleyemem bilgim de yok” dedi.

Mahkeme Başkanı “Burak Akbay'ın FETÖ evlerinde yetiştiği iddiasını da” sordu. Küçük bu soruya “Böyle bir bilgim yoktur. Kaldı ki bu devletin bileceği bir iştir. Ben sadece medyadaki iddiaları biliyorum” dedi.

Küçük'e Saygı Öztürk'ün akrabasının FETÖ İmamı olduğu iddiası da soruldu. Küçük, “Yenişafak’ta yazdığım yazıda bunu söyledim. Öztürk kendisi yaptığı açıklamada aynı köylü olduklarını belirtti. Ben buna bir şey ekleyemem bilgim de yok” dedi.

Mahkeme Başkanı “Burak Akbay'ın FETÖ evlerinde yetiştiği iddiasını da” sordu. Küçük bu soruya “Böyle bir bilgim yoktur. Kaldı ki bu devletin bileceği bir iştir. Ben sadece medyadaki iddiaları biliyorum” dedi.

“SÖZCÜ FETÖ’CÜ DEMEK ÇOK KOMİK”

Küçük şöyle konuştu “Başta bu üç kişi hakkında FETÖ’ye ‘yardım ve yataklık’ ediyor, ya da Gökmen Ulu ve diğer sanıkların FETÖ’ye yardım ve yataklık ettiği iddiası çok komik. Mali işlerle ilgili kısımda 2010 yılındaki işlerin iddianameye yazılmaması gerekirdi. Bizim de yayın evimiz var reklam alıyoruz. Bu örgüt 2013 sonrası terör örgütü olarak kabul edildi. O tarihte bütün gazeteler benzer manşetleri attı. Bir madenci oğlu olarak söylüyorum. Bu iddianameye bakarak Sözcü Gazetesi FETÖ'ye yardım ve yataklık ediyor denemez. Saygı Öztürk ve diğer Sözcü yazarları FETÖ'ye ‘bunlar terörist' derlerdi. Ancak 17-25 Aralık’tan sonra Saygı Öztürk'ün FETÖ'nün yayın organında program yapmasını eleştirmeleri lazımdı.”

FUAT UĞUR: BEN SÖZCÜ’NÜN FETÖ İLE İRTİBATLI OLDUĞUNA DAİR HİÇBİR ŞEY BİLMİYORUM

Cem Küçük’ün ardından diğer tanık gazeteci Fuat Uğur söz aldı.

Kimlik tespitinin ardından Fuat Uğur, sanıkları tanımadığını beyan etti. Uğur, “Sözcü Gazetesi ile tartışmalarımız oldu, yaptığı haberleri eleştirdim. Fehmi Koru yıllar önce yazıya itiraz etmedi o dönemde. Rahmi Turan'ın köşesinde yayınladığı bir karikatürü eleştirdim. Bunlar Sözcü’nün FETÖ’ye hizmet ettiğini göstermez. Bu iddianamede tanık olmamı da anlamıyorum. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun haksız yere tutuklu kaldı ve tutuklu yargılandı. Gökmen Ulu'nun gazetecilik refleksi ile yaptığı haberle ilgili tutuklu olmaması gerektiğini de yazdım. Ben iddianamede bir somut kanıt da görmedim. Gökmen'in tutukluğu ızdıraba döndürüldü. Ben, Sözcü Gazetesi’nin FETÖ ile irtibatlı olduğuna dair hiçbir şey bilmiyorum. Bu dava bence bir hukuk devletine zarar vermeden bitirilmeli diye düşünüyorum” dedi.

Gökmen Ulu kullandığı ilacı almak için hakimden izin istedi ve Jandarma eşliğinde salondan çıktı.

FETÖ’NÜN SÖZCÜSÜ HÜSEYİN GÜLERCE: BENİM BİLGİM YOK

Yalova’da bulunan FETÖ’nün sözcüsü, kripto FETÖ’cü tanık Hüseyin Gülerce SEBSİS sistemiyle tanık ifadesini verdi. Mahkeme Başkanı sık sık Gülerce’ye “Sadece bildiklerini anlat. Başka konulara girme” diye uyarıda bulundu. Gülerce, Sözcü hakkındaki FETÖ’cü iddiaları için “Bu konu hakkında bilgim yok. Sadece Fehmi Koru’nun yazdıklarını okudum” dedi.

Gülerce’nin ifadesi: “Savcılığa 14 haziran 2017'de yapılan davet üzerine ifade verdim. Sanıklarla bire bir tespitim ya da tanıklığım yok. Ben sadece Sözcü gazetesinin FETÖ ile birlikte hareket edip etmediklerine dair bildiklerimi anlatacağım. 7 Şubat MİT krizine kadar cemaat ve Gülen hareketi olarak bilinen grup içerisine Zaman Gazetesi'nde yöneticilik yaptım Gazeteciler ve Yazarlar Deneği'nde yöneticilik yaptım. 7 Şubat 2012'de bu yapıya tavır koyup tamamen karşısına dikilmeme rağmen… Bana göre sakladıkları manşetler var. Emin Çölaşan 29 Ekim 2015'te Milli Güvenlik Kurulu'nun FETÖ’nün terör örgütü olduğunu belirmesine rağmen yazı yazdı. Sözcü'nün FETÖ ile birlikte hareket ettiğini bu yazı destekler niteliktedir. Çölaşan yazısınında “Şimdi FETÖ’yü destekleme zamanı” diye yazdı.”

Gülerce ilgili yazıyı okuyarak şu yorumlarda bulundu “Türkiye'de medyada 29 ekim 2015'te FETÖ’yü destekleyen başka bir yazı okumadım. Emin Çölaşan bununla kalmıyor. Devleti ve yargıyı ele geçirdiği ortaya çıkan fetöyü değil PKK'yı ve HDP'yi savunuyor. Ben defalarca bu yazıyı okudum ama iddianameye koyulmadı”

Mahkeme Başkanı, Gülerce'ye müdehale ederken konunun bu mahkemenin konusu olmadığını söyledi. Gülerce buna rağmen iddiasına devam etti. Gülerce, elinde belgeler olduğunu iddia etti. 1 Ocak 2016'daki Sözcü Gazetesi manşetini gösterdi. Gülerce, “Nasıl Emin Çölaşan'ın yazısı nasıl gazeteyi bağlıyorsa bu manşette gazeteyi bağlar. Öğleden sonra yapılan toplantıda manşet belirlenir. Orada bunu savunacaklar buna engel olmak adına söylüyorum. Birinci sayfadaki hata gözden kaçmayacak kadar önemlidir. En altta ‘Öl' yazıyor. Diğer kısımlarda Recep Tayyip Erdoğan olduğu için burada bahsedilen Recep herhangi bir Recep değildir. Hiçbir gazete Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanın ölmesini isteyemez” dedi.

Gülerce, Sözcü hakkındaki FETÖ’cü iddiaları için “Bu konu hakkında bilgim yok. Sadece Fehmi Koru’nun yazdıklarını okudum” dedi.

MANŞETLERİ ANLATMAYIN BİLDİKLERİNİZ VAR MI?

İfadesini üç bölümde anlatacağını vereceğini en başta belirten Gülerce üçüncü bölümüne geçti. 7 Şubat 2012 MİT operasyonu sonrası 10 Şubat’taki Sözcü'nün manşetini göstererek iddianamede de yer alan diğer manşetleri eline aldı. Bu esnada mahkeme başkanı, “Burak Akbay'ın FETÖ evlerinde kalıp kalmadığını” sordu ve “manşetlerin takdiri mahkemeye aittir” diye müdehale etti. Mahkeme Başkanı, “Biz sizi gazetede çıkan başlıkları anlatmanız için çağırmadık. Burak Akbay'ın FETÖ ile ilgili direk bağlantısı olup olmadığını bilip bilmediğinizi söyleyin” dedi.

GÜLERCE: BENİM BİLGİM YOK

Gülerce, Fehmi Koru'nun yazısından bilgi sahibi olduğunu söyledi. Diğer sanıkların “FETÖ ile ilgili bir ilişkisi olup olmadığına dair” bilgisi sorulan Gülerce yine bir bilgisi olmadığını söyledi. Sözcü'nün Fetö'nün talimatı ile kurulduğu iddiası konusundan da soru soruldu ve Gülerce buna soruya da “bilgim yok” diye cevap verdi. Gazete başlıkları dışında bir bilgi veya belgesinin olup olmadığı sorulan Gülerce elinde bilgi veya belge olmadığını aktardı.
Avukat Celal Ülgen, “7 Şubat 2012'de cemaat ile yollarını ayırdığını söylüyor” diye soru sormaya başladı ancak Mahkeme Başkanı müdahale etti ve tanığa direk soru sorulmamasını istedi. Ülgen, bu durumda soru sormayacağını yazılı olarak soracağını aktardı.

Avukat İsmail Yılmaz da Gülerce'ye “davaya nasıl tanık olduğunu” “hangi özelliği için çağrıldığı” sordu. Gülerce bu soruyu “Sözcü Gazetesi hakkında yeni bir dava açıldığını bu nedenle tanıklığıma başvuruldu” diye yanıtladı.
Avukat İsmail Yılmaz, Ergenekon ve Balyoz sürecinde kumpas davalarındaki savcılar ile birlikte olup olmadığını sordu. Mahkeme Başkanı ise bu soruya izin vermedi.
İsmail Yılmaz Gülerce'ye “Gerçekten Fetullah Gülen'den ayrıldı mı?” diye de sordu. Avukat Fahri Emeksiz, Gülerce'nin 17-25 Aralık’tan sonraki bir yazısını okuyarak sanığın paralel yapıyı desteklediğini belirtti. Emeksiz, Gülerce'nin FETÖ'nün darbe yapacak kadar güçlenmesine destek olduğunu aktardı. Avukat İsmail Yılmaz, ise Gülerce hakkında açılmış FETÖ davası olup olmadığını sordu.