Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Geçen hafta yabancı dillerden Türkçeye giren kimi sözcüklerin yazımındaki değişikliklere değinmiştik. Yazılışı değişen sözcükler yalnızca yabancı kökenliler değil. Zamanla öz Türkçe sözcüklerin yazımında da değişiklikler oluyor. Bu değişiklikler daha çok, ayrı yazılan sözcüklerin birleştirilmesi biçiminde gerçekleşiyor. Örneğin daha önce ayrı yazıldıklarına tanık olduğumuz anadili, anaarı, anaatardamar, anabaşlık, anabilim, anacadde, anadüşünce, alınyazısı, altbaşlık, altgeçit, altsınıf, altyazı, arabaşlık,arakat, bibergazı, ipekböceği, işhanı, köşeyazarı, köşeyazısı, külrengi, malvarlığı, önbilgi, önçalışma, sıradışı, sözbirliği, sözkonusu, üstgeçit, yüzkarası gibi sözcüklerin, Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu’nda artık bitişik yazıldığını görüyoruz.

Yazımı değişen sözcüklerden zaman zaman örnekler verdiğimizde, kimi okurlar, “İyi ama bu sözcükler TDK’nin Güncel Türkçe Sözlük’ünde ayrı yazılıyor” diye uyarıyor.

Bu köşede, 12 Eylül sonrası Türk Dil Kurumu’nun yazım anlayışıyla Dil Derneği’ninkinin uyuşmadığını defalarca dile getirdim. Eskiden işimiz kolaydı. Çünkü TDK, bu alanda tek yetkin ve yetkili kurumdu. TDK’nin sözlükleri ve yazım kılavuzları hepimiz için bağlayıcıydı. O kurumda gerçek dilciler, dilbilimciler çalışır; yabancı sözcüklere Türkçe karşılıklar aranır; özellikle değişik bilim dalları için hazırlanan “terim sözlükleri” büyük bir boşluğu doldururdu.

12 Eylül faşist darbesi bu kurumu dönüştürdü ve Türkçe sahipsiz kaldı. Dil Derneği, 1987 yılında TDK’nin eski üyeleri ve yöneticilerince bu gidişe dur demek için kuruldu.

İslamcı ve Osmanlıcı kuşaklar yetiştirmeyi başat görev sayan AKP Hükümeti, içi boşaltılmış olan Türk Dil Kurumu’nu amacından iyice saptırdı. TDK artık bağımsız ve bilimsel bir kurum değil, bürokratik bir resmi devlet dairesidir.

Ben bu ayrışmada doğal olarak Dil Derneği’nin yanındayım. Dolayısıyla yazılarımda bu kurumun yayınlarını temel alıyor, okurlarıma da Dil Derneği’nin sözlük ve yazım kılavuzlarını salık veriyorum. Ancak Dil Derneği’nin, yazım değişiklikleri konusunda kamuoyunu önceden bilgilendirmemesi, değişen sözcüklerin dizelge ve gerekçelerinin kılavuzların yeni baskılarında yer almaması büyük bir eksikliktir. Bu durum, Dil Derneği’nin önceki kılavuzlarını kullananları yanılgıya düşürüyor. Ama daha da önemlisi, Türkçenin yazımı konusunda TDK ile Dil Derneği arasındaki iki başlılığı giderek bir çözümün bulunamamasıdır. Hepimizi kaygılandıran yazım kargaşasının başlıca nedeni budur.

* * *

HAFTANIN NOTU

Edebiyata ‘Virüs’ bulaştı

2019 yılının son çeyreğinde, yazın ortamına yeni bir dergi katıldı: “Virüs”. Süreli bir yayın olmasına karşın, “Üç Aylık Kültür-Sanat ve Edebiyat Ortak Kitabı” olarak sunulmuş okura. Islık Yayınları’nın sahipliğinde çıkıyor. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fahri Özdemir, Yayın Yönetmeni Tozan Alkan. Editörler arasında Şeref Bilsel, Neslihan Önderoğlu ve Özge Cengiz adlarını görüyoruz. Dergi logosunu ise Habip Aydoğdu yapmış...

Virüs, Ekim-Kasım-Aralık 2019 dönemini kapsayan ilk sayının önsözünde çıkış amacını şöyle açıklıyor:

“Biz yerel ve evrensel olanı, karıncanın su içtiği yerde görüyoruz. Yunus Emre’den Neruda’ya, Pir Sultan Abdal’dan Eluard’a, Karacaoğlan’dan Kavafis’e, Dadaloğlu’ndan Mayakovski’ye, Nâzım’dan, Dağlarca’dan, Tanpınar’dan, Sait Faik’ten, Turgut Uyar’a, Gülten Akın’a, Lorca’dan, Füruğ’dan Kafka’ya ve daha nice dünyalara uzanacak olan bir yolculuğa çıkıyoruz hep birlikte. Her dergi ya da ortak kitap biriciktir. ‘Virüs’ de farklılığını zamanla belirleyecektir. Yenilenerek devam etmenin, edebiyatı diri tutan temel özelliklerinden biri olduğuna inanıyoruz. Uzun manifestolara gerek yok.”

Virüs, 334 sayfa. Ederi 50 TL. Yazışma adresi: virus@islikyayinlari.com