Danıştay, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararıyla ilgili son sözünü söyledi, "Karar hukuka uygun" dedi. Ama kadınların mücadeleyi bırakmaya niyeti yok. TKDF Başkanı Güllü: Sözleşmeden asla vazgeçmeyeceğiz!

Sözleşmeden asla vazgeçmeyeceğiz

Fotoğraf: Twitter / @erknoncn

HABER MERKEZİ

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle ilgili Cumhurbaşkanı Kararı’nın yürütmesinin durdurulması yönündeki talepleri reddeden Danıştay 10. Dairesi’nin kararına yapılan itiraz da reddedildi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 10. Daire’nin kararını yerinde buldu.

Aralarında CHP ve İYİ Parti’nin bulunduğu siyasi partiler ile çok sayıda kadın örgütü, sendika, meslek odası, sivil toplum kuruluşu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin 20 Mart tarihli Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay’da 220 dolayında dava açmıştı. Davacılar bu karara dayanak oluşturan, Cumhurbaşkanı’na uluslararası anlaşmaların uygulamasını durdurma ve bunları sona erdirme yetkisi veren 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını da istemişti.

Davalara bakan Danıştay 10’uncu Dairesi bu talepleri reddedince dosya, itirazlar üzerine Danıştay’ın en üst karar organı olan İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşındı. Kurul, tüm itirazları oy çokluğuyla reddetti. Böylece Danıştay 10’uncu Dairesi’nin haziran ayında verdiği karar kesinleşti. Bu kararla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine dair Cumhurbaşkanı kararı uygulanmaya devam edecek.

ANAYASA’YA UYGUNMUŞ

Kesinleşen kararda, uluslararası anlaşmaların feshinin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesinin hukuken mümkün olduğu, bu nedenle kararın dayanağı olan 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Anayasa’ya aykırı olmadığı savunuldu. Anayasa’nın 104’üncü maddesine göre, uluslararası anlaşmaları onaylama yetkisinin Cumhurbaşkanı’na ait olduğu belirtilerek, “Cumhurbaşkanı değişen ya da gelişen yeni koşullar itibarıyla anlaşmanın onaylanmasını erteleyebileceği gibi onaylamaktan tamamen de vazgeçebilecektir” dendi. Kararda ayrıca, İstanbul Sözleşmesi’nin 80’inci maddesinin Cumhurbaşkanı’na fesih yetkisi verdiği de öne sürüldü.

İKİ ÜYE ŞERH KOYDU

Karar, 5 Danıştay üyesinden 3’ünün oyuyla alındı. Danıştay 10’uncu Dairesi üyeleri İbrahim Topuz ve Ahmet Saraç, karşı oy kullandı. İbrahim Topuz’un karşı oy gerekçesinde, onaylanan uluslararası anlaşmaların kanun hükmünde olduğuna dikkat çekilerek, “Bu anlaşmaların feshedilmesine ilişkin işlemlerin Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisinde olmayıp TBMM’nin yasama faaliyetine ilişkin olması nedeniyle, Anayasa’nın 104’üncü maddesi uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değildir” dendi. Bu nedenle sözleşmeden çekilme kararının dayanağını oluşturan 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu vurgulayan Topuz, şu ifadeleri kullandı:

“TBMM’nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren bir milletlerarası antlaşmanın feshi, ancak TBMM’nin uygun bulma kanununu yürürlükten kaldırması veya sona erdirmeyi uygun bulduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarması sonrasında alınacak bir Cumhurbaşkanı kararı ile mümkün olabilecektir. Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı işleminin yürütmesinin durdurulması (…) gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.”

Ahmet Saraç da şerh yazısında TBMM'de onaylanarak yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerin feshedilme usulüne ilişkin Anayasa’da herhangi bir düzenlemenin bulunmadığına ve yürütme organına bu konuda bir yetki verilmediğine dikkat çekti; “Bu nedenle, TBMM'nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerin sadece yürütme organı işlemiyle feshedilmesi mümkün değildir” değerlendirmesi yaptı.

***

Garabet bir karar! Mücadeleye devam

Danıştay’ın kararına tepki gösteren kadın örgütleri, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini duyurdu. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, BirGün’e yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Vazgeçmiyoruz! Biz de davacılar arasındayız. Garabet bir kararla karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanının kürsülerden söylediklerinden sonra başka bir sonuç beklemiyorduk. Tabii ki bir yerlere mesaj verilmeye devam edecekti. Cumhurbaşkanının doların piyasayı alt üst ettiği bir dönemde İstanbul Sözleşmesi hakkında mesaj vermesi akıl almaz bir durum. Ama kadınlar yalnız değiller. Şiddet bir kader değildir, şiddet bir insan hakkı ihlalidir. Mücadelemize devam edeceğiz, sözleşmeden asla vazgeçmeyeceğiz.”