Koronavirüs sporu aylardır durdurmuş durumda. Salgından önce ise İkinci Dünya Savaşı vardı. Kanlı savaş, sporu esir alırken tarihin spor için en karanlık yılları bu dönemde yaşanıyordu

Spor tarihinin karanlık yılları

SPOR SERVİSİ

Koronavirüs salgını nedeniyle yaklaşık iki aydır aktif sporla aramıza mesafe koymak zorunda kaldık. Uluslararası büyük organizasyonlardan; 2020 Tokyo Olimpiyatı, 2020 Avrupa Şampiyonası bir yıl ertelendi ve Wimbledon iptal edildi. Sporun bundan çok daha kötü günleri de olmuştu. İnsanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaş olan İkinci Dünya Savaşı, yıllar boyunca tüm insanlığa olduğu gibi spora da en karanlık günlerini yaşattı. Yıllar süren savaş boyunca en büyük spor organizasyonları yapılamadı. Toplamda 2 Olimpiyat, 2 Dünya Kupası ve teniste 15 grand slam savaş nedeniyle düzenlenemedi.

BİRÇOK SPORCU ÖLDÜRÜLDÜ

Savaş sırasında dönemin en iyi sporcularından bazıları yaşamını yitirdi. Picture Post dergisinin derlediği bilgilere göre İngiltere’de 1940 ayının nisan ayına kadara kadar 629 profesyonel futbolcu, savaşta aktif hizmete katıldı. Oldbury'deki bir fabrikada 18 West Bromwich Albion oyuncusu çalışıyordu. Bazı oyuncular ve antrenörler silahlı kuvvetler tarafından beden eğitimi eğitmeni olarak kullanıldı. Bununla birlikte, savaş sırasında 80 profesyonel futbolcu öldürüldü ve daha birçoğu yaralandı veya savaş esiri oldu.

İkinci Dünya Savaşı’nda gerçekleştirilen bir maç ise hafızalara kazınıyordu. Zafere Kaçış adlı ünlü filme de ilham veren maç 1942’de Nazi Almanyası’nın işgali altındaki o dönem Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Ukrayna’da gerçekleşiyordu. Sporu bir propaganda aracı olarak kullanan Hitler ve ekibi savaştan önce düzenlenen son büyük organizasyonlardan biri olan 1936 Berlin Olimpiyatı’nda ‘Ari ırkın üstünlüğünü’ tam dünyaya göstermek amacıyla organizasyonu kirli emellerine alet etmişlerdi. Savaş sırasında oynanan bu maçta da Naziler, kendi üstünlüklerini karşı tarafa kabul ettirmek amacındaydı. Ancak karşılaşma pek de istedikleri gibi gelişmedi.

spor-tarihinin-karanlik-yillari-723921-1.
Bir savaş gemisinde hokey oynayan askerler.

5-2 KAZANDILAR

Aralarında profesyonel futbolcuların da olduğu Nazi Hava Kuvvetleri, işgal nedeniyle iyi beslenemeyen ve bitap düşmüş Dinamo Kiev oyuncularıyla karşılaşır. İki takım daha önce birbirlerini oynamış ve Kiev takımı büyük bir farkla maçı 5-1 kazanmıştı. Naziler bu defa işini şansa bırakmak istemiyordu. Maçtan önce, bir SS subayı Kiev ekibine maçı bilerek kaybetmelerini aksi halde sonucun kendileri için bir hayli ağır olacağını söyledi. Naziler, galibiyeti garantilemek için karşılaşmayı Alman bir hakeme yönettirdiler. Anlatılınlara göre Maçtan önce Alman oyuncular alışılagelmiş selamlarını vererek ‘Heil Hitler!” diye bağırdı. Kievli oyuncular ise karşı tarafın tüm uyarılarına rağmen Sovyet sloganı ‘Yaşasın Fiziksel Kültür’ kullandı. Karşılaşmanın başlamasıyla beraber, Nazi tarafı, rakiplerini sert faullerle yıldırmaya çalıştı. Ancak bütün sertliğe ve hakemin kararlarına rağmen mücadeleyi 5-2 kazanan Kiev tarafı tarihe geçti. Maçtan sonra oyunculara ne olduğu ise hâlâ bilinmiyor. Oyuncuların ölüm kamplarına gönderildiği iddia edilse de bu bilgi doğrulanmış değil.

ESİRLİKTEN MANCHESTER CITY’E

Savaş sırasında Almanya genelinde bölgesel futbol ligleri kuruldu ve sivil kulüpler askeri takımlarla karşılaştı. Asker takımlarından birinde göre yapan kaleci Bernhard Trautmann, Almanya’nın teslimiyeti sonrası esir düştü ve İngiltere'de bir cezaevine gönderildi. Savaştan sonra İngiltere'de kaldı ve Manchester City ile sözleşme imzalandı. Ancak bu transfer daha sonra çok tartışıldı. Dönemin en iyi kalecilerinden olan Trautmann imzası ise tartışmalara neden oldu.

ORDUDA MADALYALARI VARDI

Trautmann, iddiaya göre Luftwaffe’a (Hava Kuvvetleri) gönüllü olarak katılmış ve doğu cephesinde üç yıl savaşmıştı. Naziler tarafından beş madalya ile ödüllerinden Trautmann’ı ilk yıllarında taraftarlar benimsemedi ve protesto etti. Ancak iyi bir performans sergileyen Trautmann daha sonra taraftarlar benimsendi ve Manchester City formasıyla tam 250 maça çıktı. İnsanlar bir anda onun tarihin en büyük insanlık suçu işleyenlerin tarafında olduğunu unutuverdi. Bu örnekte de gördüğümüz gibi spor ilham verici olduğu kadar, kör edici de olabiliyor.