Katar’da 2022’de yapılacak Dünya Kupası hazırlıkları sürüyor. Stadyumları yapan, paraları da ödenmeyen göçmen işçilerden en az 4 bininin öleceği söyleniyor

Stadyumları emekçiler yapıyor, yolları da: Kupa herkese paralar FIFA’ya

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinde gerçekleşen Dünya Kupası için “Rusya’nın nasıl bir ülke olduğunu gösterdi” dediğine göre demek ki o da bu tür büyük bir organizasyonun götürdüklerinden çok getirdikleriyle ilgili. Gerçekten ne getirdiği tartışılabilir ama şu Dünya Kupası orgaanizasyonunun, ev sahipliği yaptığı ülkelere her zaman faydası olmamıştır.

Bu konuda düşünmeye başlayanların aklına hemen Brezilya gelir. 2014 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Brezilya için de “imaj” bir hayli önemliydi. Yolsuzluklarla boğuşan ülkede Dünya Kupası’nın düzenlenmesine karşı çıkanlar sorunların üstünün bu yolla örtüeleceğini, ayrıca ülke ekonomisine getirisinin yapılan harcamaların yanında önemsiz olduğunu belirtmişlerdi.

Bence bu Dünya Kupası organizasyonları çok gelişmiş ülkeler dışındaki ülkelerde yapıldığında o ülkenin sosyal gerçekliğinin ortaya çıkmasına da yol açıyor. Düzenleyenler bunun tam tersini istemiş olsalar da. Brezilya’nın “sosyal gerçeği” neydi? Gelirin eşitsiz dağılımı, öncelikle. Organizasyona hazırlanırken Brezilya’da ortaya çıkan zorluklardan kolayca anlaşılabilirdi. İlki Kupa için ülkeye gelecek milyonlarca turisti ağırlama sıkıntısıydı. Bunun için ülkenin altyapısını geliştirmek için çok ama çok büyük bir bütçe ayrıldı. Kupa maçlarının yapılabilmesi için ona uygun, çok sayıda taraftarı alabilecek stadyum inşası da sorundu. İkinci en büyük sıkıntı da tabii ki güvenlikti. Brezilya makamları Kupa öncesi suç oranını azaltmak için “marijinal” olarak adlandırılan kesimlerin topluma dahil edilmesi için de çalışmıştı.

Şimdi, bunlara bakınca “fena mı işte. Kupa bahanesiyle birtakım düzeltmelere gitmiş hükümet” denebilir ama tüm bu harcamaların yoksulların cebinden çıktığını unutursak böyle düşünürüz. Kupa için yapılan hazırlıklara harcanan paralar yüzünden Brezilya’da nice ayaklanma çıktı oysa, çoğumuz haberdar olmadık bile.
Toplum zaten eşitsiz bir toplum, yıllardır süren konut sorunu var. İşsizlik tüm zamanların belası. Bunlar varken bir spor etkinliğine dünyanın parasının harcanmasını kim kolayca kabul edebilirdi? Dünya Kupası yapıldı, bitti Brezilya’da. O koca koca stadyumlar, taraftarların (aynı zamanda turist bunlar) kaldıkları lüks oteller yerli yerinde duruyor hâlâ. Evsizler için bir yararı yok hiçbirinin örneğin.

Putin itibardan çok fazlasını umuyor bana kalırsa. Rus ekonomistler oturup hesap kitap yapmışlar. Organizasyonun Rusya ekonomisine 31 milyar dolarlık bir etkisi olacakmış olumlu anlamda. Aklıevvel çok tabii, birileri de Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Rusya’da bireylerin daha fazla “egsersiz” yapacaklarını savundu.
Bakalım 31 milyar dolar gelir mi göreceğiz, ama yapılan harcama 11 milyar doları geçmiş. Buna yapılan stadyumlar ile geliştirilen altyapı için harcanan masraflar dahil değil ama. 2014 Soçi Kış Olimpiyatları’na da 50 milyar dolar harcamıştı Rusya. O organizasyonun getirisi ne oldu acaba? Rus muhalifler bu hazırlıklar sırasında da büyük yolsuzlukların gerçekleştiğini savunuyorlar.

Olmasın mı peki?

Olsun tabii. Düzenlemeyin Dünya Kupası’nı diyecek halimiz yok, desek de kim dinler. Dünyanın en güçlü “mafyası” durumuna dönüşen FIFA’nın söz geçirmediği ülke mi var?

Kirli bir kurum bu FIFA. Dünya Kupası organizasyonunu bu kurum yapıyor. Kirli bir geçmişi var ama asıl bomba 2015’te patlamıştı. FIFA kongresi için İsviçre’de bulunan FIFA yetkililerinden altısı, ABD’nin isteği üzerine tutuklanınca büyük bir skandal ortaya çıkmıştı. 2018 Dünya Kupası’nın Rusya’da, 2022 Dünya Kupası’nın da Katar’da düzenlenmesine karar veren bu altı yönetici kara para aklıyorlarmış meğer. Sadece bu değil tabii. Dünya Kupası’yla ilgili yayın hakları, pazarlama gibi konularda tam 20 yıldır yolsuzluk yapılıyormuş FIFA’da, tutarı 100 milyon dolar bu yolsuzluğun. Suçlamalar arasında tehdit, şantaj, dolandırıcılık da var.

FIFA’nın futboldan başka eğlencesi olmayan yoksul ülkelere, kendi olanaklarını asla sunmamasının nedeni, o ülkelerden rüşvet verecek kimse bulamamaları. O denli yoksul çünkü o ülkeler. Kupa’nın Brezilya’da gerçekleşmesi için aldıkları rüşvetten FIFA’nın Brezilyalı yetkilisi Jose Hawilla’ya da pay verdiklerini bilince insan, Brezilya’lı muhaliflere hak veriyor.

Bu skandal dünyayı sarsarken bir haber de İngiltere’den geldi. Başta HSBC olmak üzere bir çok banka FIFA’nın paralarını aklamışlar meğer.
Dibine kadar siyasete de gömülmiş bir kurum bu FIFA. Çok sayıda önemli politikacıya ya da adlarına kurulmuş kurumlara para dağıttığı ortaya çıktı. Bunlar arasında Clinton Vakfı da var.

Katar’da ne oluyor, hatırlamak ister misiniz? 2022 Dünya Kupası için hazırlıklar yapan ülkede yeni stadyum yapımı için çalıştırılan göçmen işçiler adeta köle durumundalar. Paraları verilmiyor, istediklerinde sınırdışı edilmekle tehdit ediliyorlar. Sağlıksız koşullarda çalıştırılıyorlar. Durumla ilgilenen sivil toplum örgütleri 4 bine yakın işçi ölümünün an meselesi olduğunu belirtiyor.

Mafya gibi

ABD Adalet Bakanlığı, FIFA’yı bir suç örgütü olarak değerlendiriyor. FIFA’nın 2001- 2014 arası toplam 5.7 milyar olan geliririn yüzde 70’inin Brezilya’da düzenlenen 2014 Dünya Kupası’nın televizyon ve pazarlama haklarından geldiği, burada büyük yolsuzlukların döndüğü belirtiliyor.

FIFA yönticilerinin 2026 ve 2030 Dünya Kupası’nın yayın haklarını rüşvet karşılığı Globo ve Televisa kanallarına verdiği iddiaları da vardı. Konuyla ilgili açılan davada suçlanan isimler arasında Jorge Delhon adlı biri de bulunuyordu. Buenos Aires’te kendini bir trenin önüne atarak intihar etti.

FIFA yöneticileri rüşvet iddiasını kabul edip savunma yaptıklarında ne dediler biliyor musunz? “Rüşvet verilen ülkelerde rüşvet bir alışkanlıktır.”
Yani suç yine kendilerinin değil. Yine özellikle Avrupa’nın dışında kalan ülkeler suçlu.

Dünya Kupası’ndan futbol dışı diğer spor dallarındaki büyük organizasyonlardan mahrum kalmayalım elbette. Ama bunu tüm ülkelerin oluşturacağı kurumlar yapamaz mı? Hem eşitçe bir dağılım yapılır bu organizasyonlarda hem de sporun barışçı ruhu öldürülmemiş olur. Sporun parayla, borsayla ne işi olabilir?

Ne demişti sosyalist futbolcumuz, canımız Metin Kurt: “Futbol arsada güzeldir, borsada değil.”