Stand-up sanatçısı Seda Yüz, ‘Sıfır Makyaj’ adlı gösterisiyle kadınların hayatından kesitleri gösterisine taşıyor. Kendi dert edindiği meselelere sahnesinde yer veren Yüz, “Gülebiliyorsan güçlenmişsin demektir” diyor

Stand-up sanatçısı Seda Yüz: Güldükçe güçleniyoruz

MERAL DANYILDIZ

Kadınların yaşadıkları veya maruz bırakıldıkları durumların yanında birçok konuyu sahnesine taşıyan feminist Stand-up sanatçısı Seda Yüz, BirGün’e hikâyesinden bahsetti. ‘Sıfır Makyaj’ ismini verdiği gösterisinde kendi dert ettiği meseleleri anlatan Yüz, 1 senedir stand-up yapıyor. Mizahın engellenemeyeceğini söyleyen Yüz, “Kadınlar için daha önemli gülmek ve güldürmek. Gülebiliyorsan güçlenmişsin demektir” şeklinde konuşuyor.

Stand-up ile tanışma hikâyeniz nasıl?

Zaten uzun zamandır oyunculuk yapıyordum. Sonra bir arkadaşıma stand-up yapmasını önerdim. Onun için bir şeyler yazmaya başladım. Oyuncuyum, stand-up yazıyorum… Bir anda fark ettim ki, ‘bu işi ben yapmalıyım.’ Zaten stand-up başkası için yazabileceğin bir şey değil. Birisine ısrarla bir şey öneriyorsan, dikkat etmen lazım, muhtemelen kendin yapmak istiyorsundur. Özellikle kadınlarda gözlemlediğim bir şey, başkasına önermek. Sen yapabilirsin. Başkasını boş ver.

NEDEN MAKYAJAKARŞI OLAYIM

Feminizm ile Stand-Up’ı ortak bir paydada buluşturma fikri nasıl gelişti?

Böyle bir fikirle yola çıkmadım. Ben stand-up yapıyorum. Aynı zamanda bir feministim. Ben zaten buyum yani. Anlattıklarım da benim dert ettiğim meseleler. Bir kadın stand-up yapıyorsa, bu içerik çok doğal. Çünkü kadınların yaşadıkları şey bu. Kendi bakış açından, seni sinirlendiren ya da güldüren şeyleri anlatıyorsun. Ama şunu söylemem lazım benim işim stand-up. Ben feminizmle ilgili de şaka yapıyorum. Bir şeyleri ortak paydada buluşturmak gibi bir kaygım yok.

Neden ‘Sıfır Makyaj’ ismini verdiniz?

Stand-up’ın doğasına bir gönderme, mecazi anlamda o sahnede makyajsızsın. Ayrıca kadın çağrışımı yapması açısından iyi bir isimdi. Bir de makyaj üzerine saatler süren içerik var ve hâlâ çekilmeye devam ediyor. Bir noktada bu işi öğrenmiş olmamız gerekmiyor muydu? Bu kadar zor olmasa gerek. Komik bir konu. Ama bana hep soruyorlar, ‘Makyaja karşı mısın?’ Hayır, ben makyaja karşı değilim. Makyaja neden karşı olayım?

Türkiye, mizaha konu üretmek için nasıl bir ülke? Pek çok da acı var… Bu süreçte neler yaşıyorsunuz?

Türkiye’nin bunun için ideal bir ülke olduğundan emin değilim... Çünkü her gün üzerine şaka yapamayacağın, gülemeyeceğin şeylere şahit oluyorsun. Bir sürü olay var ki gülmen mümkün değil. Kadınların yaşama hakkını savunduğumuz bir durumdan bahsediyoruz. ‘Kadınlar ölmesin’ sloganı üzerine bir esprim var, yani bu talebin bile radikal ve ‘feminist’ görülmesiyle ilgili. Ama bir kadın cinayetinin ardından sahneye çıkıp bu şakayı yapamazsın. Çünkü insanlar buna gülecek durumda değil. Malzemeleri nereden topluyorum? Her şeyi malzeme olarak görebilirsin. Çünkü bir süre sonra kafan bu şekilde çalışmaya başlıyor. Bu bir bakış açısı meselesi. Kendi yaşadıklarım, başkalarıyla yaptığım sohbetler, sosyal medya, taksiciler ve tabii ki yan masa. Sürekli yan masaları dinliyorum. Bir takıntı haline dönüştü.

Yaralara gülmenin kadın üzerinde nasıl bir etkisi oluyor sizce?

Kadın ya da erkek, insan için mizah iyileştirici bir şey. Bir şeye güldüğün an değişirsin. Kadınlar için daha önemli gülmek ve güldürmek. Gülebiliyorsan güçlenmişsin demektir. Ayrıca söylenmemiş ve birikmiş çok şey var. Yani komedi için çok verimli bir alan. Erkekler de bunları duyduğunda bir değişim yaşıyorlar aslında. Çünkü dediğim gibi mizah dolaysız şekilde değişime yol açan bir şey.

Nasıl geri dönüşler aldınız?

Geri dönüşlerin kahkaha olarak gelmesini bekliyordum. Neyse ki öyle oldu. İlk sahneye çıktığım gün gerçekten korkutucuydu çünkü evet bence komikti ama insanların gülüp gülmeyeceğiyle ilgili hiçbir fikrim yoktu. Tamamen bir sessizlik de olabilirdi. Öyle de olsa denemeye devam ederdim sanırım. Bu öyle bir iş. Bazı günler kötü geçebilir. Ya da bir espri için doğru formülü bulamamış olabilirsin vs. Bir sürü değişken var. Çalışmaya ve sahneye çıkmaya devam etmek gerekiyor.

ÖNEMLİ OLAN SEN NE YAPIYORSUN

Genellikle yapılan mizah erkekler üzerinden şekilleniyor, ‘şaka’ malzemesi olan ise ağırlıklı olarak kadın oluyor. Siz bunun tam aksine, toplumun asıl problemlerini doğru bir dille sahneye taşıyorsunuz. Bu çizgiyi nasıl ayarlıyorsunuz?

Erkek komedyenler daha görünür ve sayıca fazla evet. Kendi taraflarından baktıkları için kadınlarla ilgili şaka yapmaları da normal. Bunu ‘şaka’ malzemesi olmak gibi yorumlamıyorum. Ama belli ezberler üzerinden yapılan mizah zaten işin doğası gereği kalite problemini doğuruyor. Diğer yandan mizahı engelleyemezsin, bu insanların bilinçaltına müdahale etmeye çalışmak gibi bir şey. Bir şeylerin boşaltılması lazım ki, bir karşılığı olsun. Ben de sahneye çıkıyorum ve erkeklerle ilgili şaka yapıyorum. Belki ben de bir erkeğin kadınlarla ilgili yaptığı şakayla dalga geçiyorum.

Önemli olan senin ne yaptığın, başkalarının ne yaptığı değil. Ama tabi ki bu noktada, bir kadının o sahneye çıkabilmesiyle ilgili zaten asıl sıkıntı. Şey diyorlar, ya ne var ki çıkıyorsun işte, çık işte. Biz burada yüzyıllardır devam eden bir hegemonyadan bahsediyoruz. Benim bir senedir stand-up yapmamdan değil. Ama bunun çözümü erkeklerin kadınlarla dalga geçmesine alınmak değil. Kendimi birilerine ‘alınacak’ kadar güçsüz görmüyorum. Sadece zihnini, durumları tüm çıplaklığıyla değerlendirebilecek açıklıkta tutman lazım. Mesela dizi ya da filmlerdeki kadın rollerinin kemikleşmiş bir politikanın uzantısı olduğunu göremeyecek kadar salak değiliz. Buna karşı bir şey üretebilmen için o erişime ve kapitale sahip olman lazım. Bunu gör ve ne yapabilirim ona bak.