Kral Franco, Bernabeu’ya “Bana 60 bin kişilik uyku tulumu yapın” diye emir vererek şu andaki Santiago Bernabeu stadını yaptırmıştır. Afyon etkisi o kadar etkili olmuş ki; daha sonra kapasitenin 90 bin kişiye çıkartılmasını istemişti.

Franco, futbolun ayrıntıdaki şeytanını yakalamıştı.

Statlar birer mabettir…

İstediğini kazanmak veya kaybetmek üzerine kurgulanmış olup ama her seferinde o kendi isteğini empoze eden birer mabettir…

Zaman zaman ayinler yapılır. Kutsanmak ve arınmak üzerine ayinler…

İlahi daralmalar ve ilahi trajediler oyunları ile toplu şekilde ayin törenleri yapılır.

Kimileri kendinden geçer ve gücü eline geçirdiğini fark ettiğini zannederek tanrıların istediği kurbanlar daha çok verilmesini ister, kimileri yeni adapte olduğu ayindeki kurbanları sorgulayarak korku içinde kendisinin de kurban olma şansızlık çelişkisini yaşar.

Tanrılar değişse de istek ve talepler değişmez…

Sistem kendi gücü içerisinde yeni tanrı adayları çıkarır ve ayinini en iyi uygulayacak ilahi güce yetki verir…

İlahi törene sadece statta bulunanlar katılmaz, televizyon başına geçenlerde aynı törenin birer parçası olurlar. Aynı tepki, aynı istek ve aynı duyguları yaşarlar.

Sistem gerçekleri örtmek için bu ayinlere mecburdur.

Ayinlerin etkisi kaybolmasın diye başkanlar her sene yeni müritler takımlarına katarak; hem başarısızlıkları üstünden atarlar, hem de statlara katılımı sağlayacak kamuoyunu oluşturmaya çalışırlar.

Sistemin gücüne sadakatleri onların görevde ve sistem içinde kalmalarını sağlar.

Franco ve Salazarın ruhları bu konuda o zamanın koşulları içinde başarılı oldu. Ama başımızdaki bu ruha rağmen! Biz artık zamanın ruhunu yakalamak zorundayız,

Ölümler acı verir…

Mühim olan insan yaşamının devamını sağlamaktır.

Her kim olursa olsun?

Hiçbir şey bir insanın hayatından önemli değildir.

Ne statlarda ayine ihtiyacımız var, ne de yeni ölümlere…

Sistemin gücü sağlansın diye yeterince kurban verdik.

Çocuklarımızın ölümleri; her anne babanın çocuklarından önce ölme özgürlüğünün elinden alınmasıdır.

Bir güç için bu kadar bedel ödemek; ancak orta çağ zihniyetinde bedel olur.

Çocuklarımızın ölümleri bir insanın elbisesi içine sığmaz!

Bir gücün iktidarı için çocuklarımızın ölümlerinin kutsallığı ve vatan sevgisi karşılığı olamaz. Yapılan stat ayinleri ancak ölümü meşrulaştırmaktan ve çağırmaktan başka bir şeye yaramaz.

Her şehidin karşılığı bir ölümdür.

20-25 yıllık yaşamı almak bu kadar kolay değil, hangi anne babayı buna ikna edebilirsiniz.

Çocuğunu size vermez; yüzlerce kez ölmeyi kabul eder ama çocuğunu size vermez…

Bunun törenini yapamazsınız, çünkü bunun karşılığı yok, içi boş bir kavrama karşı, içi 20 yaşındaki bedenlerle dolu tabutu koyamazsınız.

Ölümü kutsamak ancak daha çok ölümü arkasından getirir. Eğer statta 140 metrelik dev bayrak açmak istiyorsanız, eğer futbolcularınıza tişört giydirmek istiyorsanız,

Eğer futbolcularınızın eline flama vermek istiyorsanız,

Eğer bir mesaj vermek istiyorsanız:

“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” yazdırın ki tüm anne babalar huzur içinde yaşasın.

20 yaşındaki çocuklar tabuta girerken, 20 yaşındaki çocuklara asker selamı yapması; Franco ve Salazar ruhuna biat etmekten başka bir şeye yaramaz.

Bu vicdani ve ahlaki bir çelişkidir.