Zırdelilerin bilimsel bulgulara aykırı yalanları ABD’de siyasi amaçlarla yayılıyor. Bu yüzeysel argümanların ülkemizde de yankı bulması üzücü. COVID-19’un bir tedavisi olduğuna inanmak isteyebiliriz, ancak istemekle bir şey gerçek olmuyor.

Stella Immanuel: Bilim inkarcılığının yeni temsilcisi

COVID-19 çok tehlikeli bir salgın olmakla kalmıyor, aynı zamanda tarihin muhtemelen en politize hastalığı haline geliyor. Özellikle ABD’de, salgına dair bilimsel bulgulara karşı çıkmak, maske ve sosyal mesafe gibi basit tavsiyeleri bile reddetmek, aşırı sağ için bir siyasi duruş meselesi haline geldi. ABD başkanı Trump da sorumsuz, hatta bilinçsiz beyanlarıyla sık sık yangına körükle gidiyor.

27 Temmuz günü, kendine “America’s Frontline Doctors” adını veren bir grup “COVID-19 dezenformasyonu” hakkında bir basın açıklaması yaptı. Bu toplantı, aşırı sağcı Tea Party Patriots Action tarafından organize edilmişti. Bu açıklama içinde, Stella Immanuel isimli bir doktorun konuşması öne çıktı. Dr. Immanuel COVID-19’un hidroksiklorokin ile tedavi edilebildiğini, ama “müesses bilimin” bunu örtbas ettiğini iddia etti. Maske takmanın gereksiz olduğunu, kendisinin 350 hastayı bu yöntemle tedavi ettiğini de ekledi.


Bu konuşma başkan Trump’ın oğlunun “mutlaka seyredilmeli” diyerek paylaşması, başkanın da retweet etmesi sonucu hızla yayıldı ve milyonlarca kez seyredildi. Takip eden gün içinde Facebook, Twitter ve Youtube, dezenformasyona izin vermeme politikaları gereği videoyu kaldırdılar. Bunun üzerine America’s Frontline Doctors ve Tea Party Patriots bunun bir sansür olduğunu söyleyerek protesto ettiler. Immanuel’in tepkisi daha dolaysızdı: Sayfasını tekrar açmazsa Facebook’un tanrının gazabına uğrayacağını, sunucularının çökmeye başlayacağını söyledi!

Immanuel’in konuşmasının tam çevirisini Teyit.org’daki ayrıntılı incelemede bulabilirsiniz [1]. Sadece iki dakika içinde, bilim inkârcılığının ve sahte bilimin klasik göstergelerini bir araya toplamayı başarmış.

Salgının ilk dönemlerinde hidroksiklorokine umut bağlanmış olsa da, sonraki araştırmalar COVID-19’a karşı etkisiz olduğunu, hatta tehlikeli yan etkileri olabildiğini gösterdi. Immanuel bu araştırmaları inkâr ediyor: “20-40 kişiye yaptınız ve işe yaramadı mı?” gibi karikatürize ediyor. Ancak bu çalışmalar yüzlerce kişiyle, kontrol grubu kullanarak yapılan deneyler.

Immanuel çift-kör deneylerle alay ediyor ve “ben gerçek bir doktorum” diyor. Bilimsel kanıta karşı “sen kaç COVID-19 hastası gördün?” diye soruyor. 350 hastayı tedavi etmiş olmasının, National Institues of Health’in kontrollü deneylerinden daha doğru bilgi sağladığını düşünüyor olmalı. Ancak bu sayının teyidi yok. Houston şehrinin banliyösünde, otoyol kenarında küçük bir klinikte çalışan çocuk doktoru Immanuel’in bu kadar COVID-19 hastası görmüş olduğu şüpheli. Ama bunu bir yana bırakırsak, kontrollü bir deney olmadan yaptığı şeyin işe yarayıp yaramadığını anlaması mümkün değil. Kendisine gelenlerin ne kadarı gerçekten pozitif, bunların ne kadarı semptom gösteriyor, ne kadarının semptomları çok ciddi, ne kadarı zaten kendi kendine iyileşecekti? Bunlara hidroksiklorokin değil saf su verilse sonuç ne olacaktı? Bunların hepsinin cevabı ancak çift-kör kontrollü deneylerle verilebilir. Bilimsel yöntemi inkâr etmekle “gerçek doktor” olunmuyor.,

Müesses bilim kartını çıkarıyor

Immanuel’i bazıları “cesur” diye göklere çıkarsa da, söylediklerinde akla ve bilime dayanan bir şey yok. Köşeye sıkışınca “müesses bilim” kartını çıkarıyor; bir komplo teorisi kurarak “onlar” sizin iyileşmenizi istemiyor demeye getiriyor. Kim onlar? Neden istemesinler? Neden insanları öldürmeye çalışsınlar?

Bunlara Immanuel’den net bir cevap alamıyoruz, ama kişilik özellikleri komplo teorilerine yatkınlığı konusunda ipucu veriyor. Immanuel doktorluğunun yanı sıra bir papaz. Twitter hesabında kendisini “Tanrının savaş baltası” olarak tanımlıyor. Arşivlerde bulunan çeşitli vaazlarında ipe sapa gelmeyen, tıp eğitimi almış bir zihinde nasıl bulunabildiğine şaşacağınız ifadeler bulunuyor. Örneğin, kist ve endometriozis gibi jinekolojik hastalıklarının, uykuda sevişilen cinlerin bıraktığı “kalıntılar” olduğunu ciddi ciddi savunuyor. Kısırlık ve iktidarsızlık gibi sorunların da rüyada cinlerle yatmaktan kaynaklandığını söylüyor. İlluminati üyesi bir “cadı”nın kürtaj, eşcinsel evlilik, oyuncaklar, bilinçaltı mesajlar ile dünyayı yok edecek bir plan kurduğunu “ifşa” ediyor. Tıbbi tedavilerde “her türlü DNA” kullanıldığını öne sürüyor, “uzaylı DNA’sı dahil”! İnsanların dindar olmasını sağlayan bir gen olduğunu, buna karşı “aşılama yapıldığını” öne sürüyor.

Bu zırvaların boyutu hakkında birer cümleyle fikir vermek zor. İngilizce bilenler Daily Beast’deki ayrıntılı incelemeden daha fazla bilgi alabilirler [2]. Stella Immanuel bu ifadelerini reddetmedi. Tersine, kiliselerinde yaptıkları işleri iyi özetlediği için Daily Beast’e Twitter hesabından teşekkür etti. Sahne ışıklarının tadını çıkarıyor, Tanrının kendisini insanlara umut vermekle görevlendirdiğini söyleyerek iddialarında ısrar ediyor. Fikir değiştirmesini beklemek gerçekçi olmazdı zaten.

Ancak, Immanuel’i münferit bir meczup olarak değerlendirmek doğru olmaz. Daha büyük bir bilim inkârcılığı hareketinin şu sırada öne çıkmış bir üyesi sadece. Snopes’daki incelemede America’s Frontline Doctors grubunun aşırı sağcı Tea Party ile yakın bağlantıları hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz [3].

Zırdelilerin bilimsel bulgulara aykırı yalanları ABD’de siyasi amaçlarla yayılıyor. Bu yüzeysel argümanların ülkemizde de yankı bulması üzücü. COVID-19’un bir tedavisi olduğuna inanmak isteyebiliriz, ancak istemekle bir şey gerçek olmuyor. Bize duymak istediğimiz yalanları söyleyenlere değil, ciddi yöntemle yapılmış bilimsel çalışmalara güvenmek zorundayız.

[1] https://bit.ly/3aj0X0l
[2] https://bit.ly/3fFjchh
[3] https://bit.ly/2XHixWC