Stüdyo yıkılırsa kurtulabilecek misiniz?

2012 yılında Mısır merkezli bir yapım firması, bazı Mısırlı oyuncuları stüdyoda yapılacak bir söyleşi programına davet ederek çok çirkin bir kamera şakasına imza atmıştı. İlk konuk Ayman Kandeel adlı aktördü. Canlı yayımlandığı söylenen programa güya bir izleyici telefonla bağlanıyor, “Biz sizi çok seviyor, sayıyoruz. Ama şu anda sizi bir İsrail kanalında görüyorum. Bu çok ayıp! Nasıl yaparsınız böyle bir şeyi?!” diyordu. Bu sırada stüdyoda bir hareketlilik yaşanıyor, yönetmen teknik masaya telefon bağlantısını kesmeleri için uyarıda bulunuyordu. Bundan sonrası tam bir trajedi: Stüdyodaki herkesin Yahudi olduğunu zanneden Kandeel bir terör fırtınası estiriyor; yönetmenle genç kadın sunucuya tekme tokat girişiyor, mobilyaları oradan oraya fırlatıyor vs. Ayman Kandeel’i sakinleştirip bunun bir şaka olduğuna inandırmak için Mısır yurttaşı olduklarını kanıtlayan kimlik kartlarını göstermeleri gerekmişti.

Aynı şakayı yaptıkları tesettürlü oyuncu Mayar Al-Beblawi yayını terk ediyor, Mahmud adlı adamsa “Kimsin sen? Kimsin sen?! Sen Yahudisin!” diyerek doğrudan yönetmene saldırıyordu.

Ama bu ‘şaka’nın bence en kötü anı, Ayman Kandeel’den dayak yiyen, Mahmud’un “Yahudilerden ölümüne nefret ediyorum, eğer kadın olmasaydın, var ya!” dediği genç sunucu İman Mubarak’in şu sözleriydi: “Bugün Mahmut’la çektiğimiz bu bölümden çok hoşnut olduğumu söylemeliyim. Bu ülkenin havasını soluyan her bir Mısırlının böylesine vatansever olduğunu bilmiyordum.”

Anti-semitik şiddeti öven, meşrulaştıran ve yeniden üreten bu şaka programının ortaya çıkardığı şey vatanseverlik falan değil doğrudan faşizm tabii… Bunu açıklamak için Mısır ile İsrail arasındaki savaş ve çatışma tarihinden söz edebilir ya da programa davet edilen kişilerin zaten anti-semit tavırlarıyla bilinen radikal Müslümanlar olduğunu söylemek de mümkün. Ama tarih gösteriyor ki anti-semit olmak için somut nedenlere ihtiyaç yoktur; devletiniz kötü mü yönetiliyor? Sebebi belli: Yahudi komplosu! Evinize giren ekmek mi azaldı? Kesin beynelmilel Yahudi! Emeğinizin karşılığını alamıyor musunuz? E tabii ki Yahudiler yüzünden! Akdeniz limanlarında dolaşan ticaret gemilerinin yaydığı ‘kara ölüm’ vebayı bile Yahudilere bağlamış bir tarih ve akıl tarzının devamı olarak, devlet mekanizmasını belli bir süre yönetsinler diye oy verdiğiniz politikacıları ya da alın terinizi size göstere göstere çalan patronları suçlayacak değilsiniz ya!

İsrail devleti tarihe bir ‘terör devleti’ olarak geçmesini sağlayacak kadar kan döktü, can yaktı; ama duruma nesnel yaklaştığınızda aynı sabıka kayıtlarında İran, Irak, Afganistan, Sudan, Mısır, Fransa, İngiltere, Almanya ve diğer onlarca devletin isminin de yer aldığını görebilirsiniz. Bunun için Fransıza, Farisiye, Araba, Peştuna, Afrika’nın kara çocuğuna düşmanlık beslenir mi?!

Çok farklı ailelerin çocukları olsaydı da fark etmezdi ama bugün Kudüs’te, insanlık ailesinin selam verirken biri ‘şolem aleyhem’ diğeri ‘selam aleyke’, ‘kefaret günü’ne biri ‘yom kippur’ diğeri ‘yevm-ü’l kefaret’ diyecek kadar aynı kültürel kökleri paylaşan iki çocuğu birbirinin kanını döküyor.

Irak’ın işgali, Suriye’deki iç savaş, IŞİD, El Nusra falan derken Büyük Ortadoğu Projesi’nde özel bir aşamaya gelinmiş olmalı ki, tarih boyunca bir türlü toparlanamamış Kudüs’ü daha da parçalamak, toprağı daha fazla kanla sulamak için şimdiki patron ‘Trump başgan’ geçen hafta yeni bir adım atarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ilan etti. ‘Başgan’ sözcüğüne aşık olduğu için kendisine verilen uydurma rütbeyle kasıla kasıla dolaşan ‘eş başgan’ da durur mu, öbür yandan ateşi beslemeye başladı!

Şimdi toplumlar bir kez daha ‘ya işgal ya ölüm’ kapanına sıkıştırılacak; başta Ortadoğu’da yaşayanlar olmak üzere insanlık yeni bir sınav verecek: Stüdyoyu dağıtıp ortalığı mı yıkacağız yoksa bir araya gelip kapitalizmin küresel projelerine nanik mi yapacağız?