Su Gösteri Sanatları Merkezi yandı: Bizler anka kuşu misali o küllerden yeniden doğarız

İstanbul Fatih’te bulunan Su Gösteri Sanatları Merkezi elektrik konağından çıkan yangın sonucu 17 Ağustos Cumartesi günü küle döndü.

Sosyal medyada bir çok kullanıcı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne çağrıda bulunarak tiyatronun tekrar hizmete girmesi için destek verilmesini istedi.

Su Gösteri Sanatları Sahnesi ve Mask- Kara Tiyatrosu bir açıklama yaparak, uzmanların ilerleyen günlerde tam saptama yapıp raporunu yazacağını belirtti.

Su Gösteri Sanatları Sahnesi ve Mask-Kara Tiyatrosu’nun Genel Sanat yönetmeni Nurhan Uslu yaptığı kısa açıklamada “ Yurt içinden Yurtdışından binlerce mesaj yüzlerce telefon aldık..Herkes içten bir şekilde dayanışma dileklerini iletti ve maddi manevi desteklerini göstermek istediklerini belirttiler. Bir çok ünlü sanatçı bizim için tiyatro oyunlarını sergilemek istediğini,Müzik insanları ise konserler vermek istediğini dile getirdi. Tarafımıza bu kadar güçlü bir dayanışma istekleri bizleri onurlandırdı ve tabii ki çok duygulandırdı. Hayata ve insana kattığımız değerin ne kadar etkili ve güçlü olduğunu gördük ve bu bizi onurlandırdı. Dayanışma isteklerini bize ileten tüm meslektaşlarımıza ve seyircimize çok teşekkür ederiz. Sahnemizi mutlaka yeniden yapacağız ve en güzel oyunlarımızı yeniden sergileyeceğiz kimsenin kuşkusu olmasın" dedi.

Su Gösteri Sanatları Merkezi'nin tarihçesinden bahsedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Bir sahne düşünün; tarihi direkler arasında, Aksaray’da, Pertevniyal Lisesinin hemen arkasında...

1967 yılında Yavuz Özkan, Sermet Çağan, Sekçin Selvi’nin ‘Sacco İle Vanzetti’yi sahneye koyduğu TÖS tiyatro salonu, “Ayak Bacak Fabrikası”nın yazıldığı yer, İlerici Öğretmen Hareketin merkezi ve bir grup Köy Enstitülü öğretmenin kuruduğu her zaman yaşamaya değer bir sanat ve kültür alanı.

Elli yıldan fazla yaşama estetik değer katan bir merkezdir Su Gösteri Sanatları Sahnesi!

Panellerin, konferansların, kongrelerin yapıldığı yüzlerce tiyatro grubuna ev sahipliği yapan bir sahne…

12 Eylül cuntasının el koyarak harabeye çevirdiği ve daha sonra ‘Ankara Birlik Tiyatrosu’ başta Zeki Göker ve tüm Göker ailesinin elleriyle yaşam buldurttuğu bir mevzii.

Yıllar sonra, tekrar harabeye dönmüş bu yeri alıp yaşama katmak için verdiğimiz çaba, mücadele... Herkesin önünden geçtiği ama çoğunun görmediği bir yaşam alanı…

Siyasi, sanatsal, kültürel anlamda bir tarih, 17 Ağustos’ta gece yarısı yandı.

Bizler 17 Ağustos depreminin en acı halini yaşayanlarız. Yıkılmış patlamış binalardan çıktıktan sonra tüm deprem bölgelerindeki çadırlarda, başta çocuklarımız olmak üzere çadır çadır dolaşarak oyun oynayanlarız. Daha sonraki Kasım depreminde biz çadırda oyun oynarken depremi yaşayanlarız. Hayatın türlü türlü depremlerinin en alasını yaşayanlar olarak son depremi de sahnemizin yanmasıyla yaşadık.

Mask-Kara Tiyatrosu daha yeni 25.yılını kutlamışken...

Kaldı ki, Mask-Kara Tiyatrosu’nun 25 yılda ülke tiyatrosuna neler kattığını çoğumuz biliriz. Su Gösteri Sanatları Sahnesi, kimlere ev sahipliği yapmadı ki; Tiyatro Gazetesi orada çıkar ve tüm ülke tiyatrosunun haberleri burada toplanır, gazeteye dönüşerek size döner. ‘Küçük Harfler Büyük Düşler’ Uluslar arası Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali burada düzenlenir. Anadolu Tiyatro Ödülleri’nin son tartışması burada olur ve sonuca bağlanır. Ülkenin her yerinden tiyatro sanatı emekçilerini İstanbul’a davet edilip, ödüllendirir. Ülkenin tek Oyun Yazarları ve Çevirmenler Derneği (OYÇED) buradadır. Ülke tiyatro oyun yazarlarına, çevirmenlerine daha etkili varoluş mücadelesinin toplantıları burada yapılır. Oyuncular Sendikasının kuruluşuna ev sahipliği yapmıştır. Sendika kuruluş çalışmasının İlk ateşi burada yakılmış, yoğun örgütlenme çalışma toplantıları hep Su Gösteri Sanatları Sahnesi’nde gerçekleşmiştir. Sıfırdan ve Dramatik yayınları burada kurulmuş ve yeni oyun metinleri burada hayat bulmuştur. Şimdi Yüz binin üzerinde kitap kül olmuş, Mask-Kara Tiyatrosu’nun tarihini, belleğini oluşturan arşivi külleşmiştir.

Bir tiyatro düşünün, 25 yıllık yaşamında hayata, insana, topluma neler katmış...

Dostlarımız hiç üzülmesin. Sizce biz bu yangının külleri arasında kalır mıyız?

Tabii ki, hayır!

Bizler Anka kuşu misali o küllerden yeniden doğarız.

Daha iyi yaşanır bir dünya için verdiğimiz mücadeleyi hep sürdürdük ve sürdürmeye devam edeceğiz.

Yangını duyan ülkenin ve dünyanın dört bir yanından arayan,geçmiş olsun dileklerini ileten, elimizden ne gelirse yapmaya hazırız diyen tüm dostlarımıza çok teşekkür ederiz.

Varlığınız Varlığımızdır"