“Ekmek için Ekmeleddin” lafı gündeme düşer düşmez eleştiriler başladı

“Ekmek için Ekmeleddin” lafı gündeme düşer düşmez eleştiriler başladı. Slogan banal bulundu. Her kafadan bir ses; bazıları “Kafiye üzerinden siyaset mi olur” diye isyan ederken, bazıları “Ekmek cumhurbaşkanının konusu değil” diye itiraza başladı.

Siyasetin ekmeği uzun süredir unuttuğu bir ortamda, isim benzerliği, kafiye, ne derseniz deyin, ben ekmeğin masaya konulmasını kendi başına önemli buluyorum.

Öte yandan, ekmek deyince, akla suyun gelmemesi mümkün değil. Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde birkaç aylık içme suyu kaldığı düşünüldüğünde, su sorunu Cumhurbaşkanlığı seçiminin yakıcı konusu olma potansiyelini taşıyor. O yüzden “Su için kim” sorusunun da sormasında yarar var!

Ekmeği talihsiz biçimde kaptırsa da, su için tartışmasız adres Erdoğan’dır! Kendi ifadesiyle “dağları delip, Trakya’dan getirdiği suyla İstanbul’un su sorununu 2040 yılına kadar çözmüş”, bununla da kalmamış, bu yaşamsal konuda bir yanlışlık olmasın diye, DSİ’den Veysel Eroğlu’nu kurmay bakanları arasına katmıştır. Eroğlu hemen kolları sıvamış, yakın zamanda yanına “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Müdürü” Kadir Topbaş’ı alıp, İstanbul’un su sorununu Melen Barajı ile 2071 yılına kadar çözdüklerini ilan etmiştir.

2071 referansı fetih ruhunun devam ettiğini vurgulamak içindir. Alparslan Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen’i önüne katıp, Anadolu’ya girdikten bin yıl sonra, bu topraklarda Tayyip Erdoğan liderliğinde aynı fetih ruhu kol gezmektedir. Atların koşturulduğu güzergâhlarda duble yol ve otobanların inşası, çadırların kurulduğu yerlerde gökdelenler, iş ve alışveriş merkezlerinin yükselmesi kafanızı karıştırmamalıdır; ruh fetih ruhudur.

Melih Gökçek bir gece yarısı ODTÜ arazisine girip, açtığı otobanın ismini 1071 Malazgirt Bulvarı koyarak, parçası olmak istese de, fetih ruhunun kalbi ganimetin büyüklüğü nedeniyle İstanbul’da atmaktadır. Önce İstanbul parsel parsel ele geçirilip dönüştürülmüş, ardından fetih güçleri gece gündüz demeden inşa edilen “köprü üzerinden” İstanbul’un orman ve su havzalarının bulunduğu kuzeye yönelmiştir. Alan uçsuz bucaksızdır. Vakit beton vaktidir. Fetih ganimet, ganimet beton demektir. Sadece 3. Havalimanı için 12 milyon metrekare alana, önümüzdeki üç-beş yıl içinde, 10 milyar dolarlık beton dökülecektir. Fetih ekonomisinin mantığına uygun olarak dökülen her metreküp beton bir yerlerde havuzları doldururken, barajların boşalması önemsiz bir ayrıntıdır. Su zaten uzaktan, Melen’den gelecektir.

Ne var ki ağustos sıcaktır ve daha da sıcak olacaktır. Beklenmedik işler olmaktadır; hain Geziciler çeşmeleri açmış, barajlar hızla boşalmakta, Melen suyu bir türlü gelmemektedir. Ekmeleddin’in ekmek dediği yerde, tısss diyen bir lider durumuna düşmek var.

Eroğlu’nun “2071 vadeli A Planı” çökse de, “Allaha emanet B Planı” hazır.

Kendisiyle birlikte gezen yağmur bulutları eşliğinde B Planı’nı Bolu’da basına açıklayıp, liderini bir nebze rahatlatır; “Dün İstanbul’a gittim orayı sel götürdü. Buraya gelirken de Sapanca gölünde su yok diyorlardı oraya muazzam yağmur düşmeye başladı. Buraya gelirken de yağmur devam ediyor. Allah yardım ediyor su meselemiz yok. Ne zaman ihtiyaç olursa cenab-ı Allah yağmur gönderiyor. Dolayısıyla İstanbul’da su sıkıntısı olmayacak. Çektirmeyeceğiz derken başka bir ekip olsa çoktan susuz kalmıştık.

Bizim tecrübemiz ve yaptığımız tesisler var, A ve B planlarımız var. İstanbul için B planını devreye soktuk. İstanbul’a normalde bu ayda yağmur yağmaz dün meteoroloji ve DSİ sel baskınlarına karşı alarma geçti. Üsküdar’da sahil yolu ile deniz birleşti”(Milliyet, 20-7-2014).

Diğer yerleri bilmem ama İstanbul’da yaşayan 17 milyon insan bu değerlendirmeyi iyi anlamalı! Başbakan’ın sudan sorumlu Bakanı konuşuyor; “biz işi yukarıdan bitirdik” diyor. “Biz (ben) nereye yağmur oraya” diyor. “Başka ekip olsa (galiba) yağmur bile yağmazdı” diyor. Daha ne desin?

Tısssssssss...