Ülker markası, 1 Nisan Dünya Şaka Günü için bir reklam çekmiş. Reklamın teması kardeşler arası rekabet. Özellikle küçük kardeşlerin çocukken çektikleri çileye odaklanıyor ve esprili bir yolla diyor ki, şimdi “1 Nisan Şakasıyla” hesaplaşıverin. Bu reklamın kopardığı “subliminal darbe mesajı yaygarasını” normal bir akıl yürütmeyle algılamak imkansız. Başka bir dile çeviremezsiniz örneğin. Ancak içinde yaşamak gerek ama bu akıl yürütmenin benzerleriyle reklam kuşağındaki reklamların en az yarısını bir yerlere bağlamak mümkün. Öyle ki, deterjan reklamından ayrı anlam çıkarırsın, böcek ilacı reklamından ayrı, hızını alamazsan her reklamdan her ihtiyaca göre anlam çıkarırsın. Atıyorum reklam “beyaz ötesi” der, sen “Ak” Parti’den sonrasını mı ima ediyorsuna kadar gidersin. Yeter ki niyet o olsun. Burada demek ki, reklamından rahatsız olunan marka veya sahibiyle ilgili başka bir dert, başka bir hesap var diyelim geçelim. Detayı bu köşenin konusu değil. Onu geçelim de bu haftaki Köşe Vuruşu’nda başka subliminal meselesine yakından bakalım.

Seçim zamanı artan kamu bankası reklamları
Her nasılsa seçimler yaklaşırken artan “kamu bankası veya kuruluşlarının” reklamları hiç dikkatinizi çekti mi? Son yıllarda fazlaca seçim geçirdiği için bunu sık sık gözlemleme şansı buluyoruz. Genellikle devletin yaptığı projeleri öne çıkaran görüntüleri, mutlu, kalkınan Türkiye, artan istihdam vurgularıyla her nasılsa genelde seçim öncesi bir yoğunlaşıyorlar. Her biri sanki “istikrar sürsün, Türkiye büyüsün” der gibi gibi ama orasını karıştırmayalım, hay Allah tesadüf oluyor demek ki deyip geçelim.

‘Anladın mı neden hiç yenilmeyeceğimizi?’
Vakıfbank’ın geçtiğimiz haftalarda gösterime giren reklamı bir dedenin “Neden yenemezler bu ülkeyi bilir misin?” sorusuyla başlıyor. Ardından içli bir şiir okunuyor ve reklam aynı dedenin “Şimdi anladın mı neden hiç yenilmeyeceğimizi?” sorusuyla bitiyor. Tam böyle seçim sath-ı mahalinde “yenilmeme” mesajları filan hayrola diyebilirsiniz subliminal mantığıyla ama demeyin. Olur böyle tesadüfler.

‘Yola devam’
Vakıfbank’ın “yenilmeme” temalı reklamı yetmemiş olacak ki, seçim iyice yaklaşınca bir reklamı daha yayına girdi. Bu kez “büyüyen Türkiye” mesajı veriliyor, yeni yapılan köprüler, otoyollar, projeler geniş geniş gösteriliyor, “yolun açık olsun” mesajı veriliyordu. Reklam sanki “durmak yok yola devam” der gibiydi ama kurcalamayın oraları pek. Her şeyden de subliminal çıkarmayın hemen. Oyuncak mı bu?

Subliminal şaka değil
Görüldüğü üzere görmek isteyen için reklamda subliminal mesajlar çeşit çeşit boy boy olabiliyor. Önemli olan olaylara hangi açıdan, hangi niyetle bakıldığı. Burada şaşırtıcı olan seçim üstü “mağduriyet” devşirmek için aslen bir bisküvi reklamının şaka reklamına kadar inmiş olmak. Bu paranoyakça görüntüden nasıl bir fayda umuyorlar, oyuna mı getiriliyorlar bilemiyorum. Zira buncacık şeyden öyle bir yaygara koparma, iletişim dilinde aslen bir “özgüvensizliğe” karşılık gelir. Birileri trolleniyor olabilir ama bu bizim meselemiz değil. Bizim meselemiz reklamda subliminal mesaj arandığında rahatlıkla bulunabiliyor oluşu. Dahası halkın zekâsını da hiç aşağılamamalı. Ne diyor reklam üstadı David Ogilvy; “Tüketici aptal değildir; karınızdır. Herhangi bir şeyi satın almak için onu sade bir slogan ve birkaç sıkıcı görselin ikna ettiğini zannetmek, onun zekasını aşağılamaktır. O verebileceğiniz tüm bilgileri ister.” Yani diyeceğim şu ki, bu küçük ayak oyunları, gerekli etkiyi yaratmayacak gibi.