İki elinde torbalarıyla ada vapuru gibi sallana sallana yürüyen yaşlı kadını polis durdurur ve sorar

İki elinde torbalarıyla ada vapuru gibi sallana sallana yürüyen yaşlı kadını polis durdurur ve sorar; “ Teyze torbalarında ne var söyle bakalım?

Yaşlı kadın torbalardan birini açar, polis bakar ki torba ağzına dek yirmi dolarlık banknotlarla dolu. Polis ; “ Nereden buldun bu kadar parayı, yoksa çaldın mı?”

Yaşlı kadın anlatır;” Benim evim stadyumun hemen bitişiğinde. Maç günleri sıkışan taraftarlar ihtiyaç gidermeye bahçemin çitlerine yanaşıyorlar. Onlar yanaşır yanaşmaz bende elektrikli testeremi çalıştırıp ;” Ya yirmi dolar ödersin yada seninki gider.” diyorum. İşte bu yirmi dolarlar o yirmi dolarlar...

Polis ;” Ooo iyi fikir doğrusu, peki diğer torbada ne var?”

Yaşlı kadın ;” Eee kimileri ödeme yapmak istemiyor da.”

TBMM Plan Bütçe Komisyonu, Alt Komisyon’dan gelen yaklaşık 150 maddelik  ‘ Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasna Dair Kanun Tasarısı’ nı bu günlerde gündemine alıyor. Halk arasında bilinen adıyla ‘ Torba Yasa’...

İçinde emekçiden, yoksuldan yana zehir zemberek, varsıldan yana düğün dümbelek ne ararsanız mevcut devasa bir torba... AKP, fıkradaki yaşlı kadın gibi küçük bir parçanızı almaya razı olmuyor. Sermayeden yana tavrıyla emekçinin, ezilenin, yoksulun iliklerine kadar sömürmenin yasal alt yapısını oluşturuyor.

Bu uzun başlığın kuyruğuna eklenen “Bazı kanun ve Kanun Hükmünde Kararnameler”  lafzı ile torbaya her istediğini atabilirsinin alt yapısı oluşturulmuş. Nitekim öyle de yapıldı. Muhafazakar, gerici kafa yapısı ne yaptı etti bu torbayada alkollü içkilerin tüketiminin kısılması doğrultusunda bir madde yerleştirmeyi bile becerdi.. Bir tek ‘ Hacı Yağı’ sünnettir maddesi eksik kalmış anlayacağınız. İşin gericilik boyutu bir kenara taslakla, asıl darbe emekçilere vurulmak istenmekte.  Özellikle de genç emekçilere..

Son zamanlarda özellikle ünivrsite gençliğinin yoğun muhalefetiyle karşı karşıya kalan AKP gözünü bu yasa ile gençlerin emeğine dikmiş vaziyette. Asgari ücretlilerde 16 yaşın ayrımında değişikliğe gidilerek bu yaş sınırı 18’e çıkartılıyor. Böylece 16-18 yaş arasında olan genç emekçilerin ücreti 599 liradan 418 Liraya düşüyor. Daha önce iki ay olan deneme süresi dört aya çıkartılarak zaten güvencesiz ve ucuz bu tür çalıştırma, süresi bir miktar daha uzatılmış oluyor. Meslek Liseli stajyer öğrencilerin staj ücretleri 299 Liradan 178 Liraya düşürülürek staj adı altında sermayeye daha da ucuz ( nerdeyse bedava) iş gücü sağlanıyor. Bunlarla da kalınmıyor elbette. 18-29 Yaş arası genç emekçilerin işveren sigorta prim payı işsizlik fonundan ödenerek işverene ekonomik çıkar sağlanıyor. Üstelik bu yapılırken de sadece işsiz kalan emekçi için ayrılmış olan işsizlik fonuna el uzatılıyor..Yani sermaye adına derenin taşı ile derenin kuşu vuruluyor. Böylesi bir fırsatı anında değerlendirecek olan sermaye büyük bir olasılıkla çoğu bir aile sahibi olan 29 yaş üstü emekçiyi kapı önüne koymaktan kaçınmayacaktır. Böylesi bir uygulama ile aynı zamanda emekçileri karşı karşıya getirerek, emekçilerin birlik ve dayanışma ruhunuda tahrip etmek, dinamitlemek hedefleniyor.

‘ İhtiyaç fazlası’ lafzıyla gezgin kölelik durumu yaratılıyor. İhtiyaç fazlası personelin tamamen işverenin insiyatifi ile nakli sonrası yerine beş yıl yeni eleman istihdam edilememesi maddesiyle  taşeronlaşmanın daha da yoğunlaşması sağlanıyor.

‘Çağrı üzerine çalışma’, evden çalışma’, ‘uzaktan çalışma’ gibi kavramlarla esnek çalışma koşulları katmerleniyor.

Tasarı aynı zamanda engelli emekçiler içinde olumsuzluklar taşıyor. AKP Milletvekili Lokman Ayva kendisini ciddiye bile almayıp alay eden Çalışma Bakanını’nı istifaya çağıracağına bu emek düşmanı yapıdan bir an önce ayrılmalı, istifa etmelidir. Tabii gerçekten emekten ve engelliden yana ise ve söylemleri ile rol yapmıyorsa, takiye yapmıyorsa,samimi ise...

Aslında görünürde tasarı bir tür af yasasıdır. Ancak içeriği itibari ile tam bir emek sömürüsü yasası.  

Misyoner bir rahip Hıristiyanlığı yaymak üzere kutuplara gider. Bir süre sonra bir eskimo rahibe sorar;” Tanrı ve günah hakkında bir şey bilmesem cehenneme girer miyim?”

Rahip,” Hayır, bilmiyorsan gitmezsin.”

Eskimo;” O zaman ne diye bana onları anlattın?”

Kelime anlamıyla “af” kusuru, hatayı bağışlama, mazur görmedir. Ancak adil olanlar bağışlayabilir. Oysa adalete sadece tabelalarında yer verenlerin, adalete ufuk çizgisi kadar uzak olanların, sözün özü suçu yaratan, bizatihi suçun asli unsuru olanların bağışlama hakkı olamaz. Dünyanın en yüksek dolaylı vergisi dahil neredeyse solunan havadan bile vergi alacaksınız, sonrada ödeme yapılamayınca ‘ af” ediyoruz diyeceksiniz. Bağışlama adı altında her halükarda vergi haracını alacak aynı zamanda da ‘bağışlayan yüceliğini’ kendinize mal edeceksiniz. Sizi soyalı köfteler sizi...

Üniversitelerde YÖK ve rektörlüklerin polisle işbirliği içinde öğrencileri tespih gibi  bir sıraya dizme girişimi ortada dururken, en küçük bir talepte öğrencinin öğrenim hakkını gasp edeceksiniz, ileriye dönük bu antidemokratik uygulamaları daha da katmerli hale getireceksiniz, öte yandan geçmişe dönük af getirdiğinizi söyleyeceksiniz.

Sizi soyalı köfteler sizi. Sizi torbaya giresiceler sizi..