İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, medium.com üzerinden yaptığı açıklamayla gazeteci Barış Terkoğlu'nun Cumhuriyet'te 'İçişleri Bakanı hangi cemaatten' başlığıyla yayımlanan yazısına yanıt verdi.

Süleyman Soylu'dan gazeteci Barış Terkoğlu'nun yazısına yanıt

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gazeteci Barış Terkoğlu'nun kendisiyle ilgili olarak kaleme "İçişleri Bakanı hangi cemaatten" aldığı başlıklı yazısına yanıt verdi.

Açıklamasını medium.com'da yayınlayan Soylu, "Lakabını yakıştırdığım kişi... Kavanozda yetişmedim. Amerika'dan bir günde talimatla gelmedim. Veya büyükelçiliklerin emzirdiği adam da değilim" dedi.

Sözlerine "Bir söz söylemiş isek sebebi var. Çünkü onu hak etmek de önemli" ifadesiyle başlayan Soylu, şunları kaydetti:

"1- Çocukluğumdaki dini eğitimimi herkes bilir ki, rahmetli dedem Hacı Alaybey Soylu’dan aldım..
O beni, hayat alanında da eğitti..

2- Çocukluğum, gençliğim, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin binalarında, koridorlarında geçti...
Bahsettiğin gruplar ve gençleri, özellikle 1980 darbesinden sonra partiyi hiç yalnız bırakmadılar, bunu herkes bilir.

Bahsettiğin memleketsever, vatansever, mümtaz şahsiyetlerin hepsini parti koridorlarında, o arkadaşlarımızdan öğrendik. Bunu da herkes bilir...

3-Bu şahsiyetlere vefamız, rahmetli Menderes’ten Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a kadar, Millet yolculuğuna, vatan sevdasına ve Müslümanlığa hizmetkârlıklarına, siyasetten ve devletten hiçbir şey istemeden samimiyetle bağlılıklarınadır.

Ve 17-25 Aralık, 15 Temmuz sonrası hiçbir fitneye, ayrılığa, her türlü tehdide rağmen prim vermediler, fırsat tanımadılar. Devlete, Millete tüm birikim ve müktesebatları ile sahip çıktılar. FETÖ'ye meydan okudular...

4-Arif Önemli, 1980 darbesinden sonra yıllarca 1993'e kadar, Doğru Yol Partisi'nin Zeytinburnu İlçe Başkanlığı'nı yaptı.
1999'da benim il başkanlığımda, İl Disiplin Kurulu başkanı idi. Bunu da herkes bilir.

Lakabını yakıştırdığım kişi...
Kavanozda yetişmedim.
Amerika'dan bir günde talimatla gelmedim.
Veya büyükelçiliklerin emzirdiği adam da değilim.
Vefayı severim.
Hem semtini,
Hem asaletini, hem manasını...

Son olarak,
Herhangi bir inanç grubunun eğitimini almadım.
Alsam da söylerdim.
Bunu da herkes bilir...
Ancak geçmişte çok okuduğumu, kitaplar devirdiğimi de herkes bilir.
Müslümanlık senin, ideolojini aldığın kirli mahfillerde öğrenilmez.
Allah öğrenmek isteyene muhakkak fırsat verir...

Yazık ki çocuk!
Öğrenecek çok yolun var.
Fakat işin başında fitneye düşmüşsün.
Kötü yola düşmüşsün
Allah kurtarsın..."

TERKOĞLU NE YAZMIŞTI?

Barış Terkoğlu, bugün Cumhuriyet'te yayımlanan "İçişleri Bakanı hangi cemaatten" başlıklı yazısında, "Cumartesi gecesi İçişleri Bakanı bir anda ortaya çıktı. “Doğru değildir, yalandır” diyerek cemaat meselesine giriş yaptı. “Fırsat verilmeyecektir” sözleriyle de konuşanlara sopa gösterdi" dedi.

Terkoğlu'nun yazısının ilgili bölümünde şu ifadeler yer aldı:

"Türkiye’de uzun yıllar sonra ilk kez oldu. Solcusu, sağcısı, devrimcisi, muhafazakârı aynı anda cemaatlerin devlet içindeki konumunu tartışmaya başladı. Hani “Sorunun kendisi ancak onu çözüme bağlayacak olan maddi koşulların mevcut olduğu yerde ortaya çıkar” diyor ya Marx. Sorun, belki de artık çözümüyle beraber görünüyor.

Cumartesi gecesi İçişleri Bakanı bir anda ortaya çıktı. “Doğru değildir, yalandır” diyerek cemaat meselesine giriş yaptı. “Fırsat verilmeyecektir” sözleriyle de konuşanlara sopa gösterdi.

Tepkilere baktım…

Kimi geçen yıl ortaya çıkan meşhur Diyanet Raporu’nu kimi Erdoğan’ın 2017 yılında Polis Akademisi’nde yaptığı cemaat uyarısını hatırlatıyordu. Üstelik Polis Akademisi yine 2017’de bir rapor hazırlamış, “FETÖ’den boşalan yerlere göz diken ve devlet içerisinde örgütlenme gayretinde olan başka gruplar”a işaret etmişti. Onlara göre Soylu’nun çıkışı sadece muhaliflere yönelik değil, devlet içine de bir müdahaleydi. Bazıları ise Soylu’nun geçmişte FETÖ’nün kanalında Gülen’e övgü videolarını paylaşarak tarihin tekerrür ettiğini iddia ediyordu.

Oysa mesele bu kadar basit değil. Ya da bundan ibaret değil. Süleyman Soylu’nun çocukluğundan bugüne anlattığı hikâyesine baktığımızda, sözleri ve durduğu yer daha iyi anlaşılabilir."

Yazının tamamı