Filenin Sultanları, inişli çıkışlı bir grafik çizdikleri 2022 Uluslar Ligi ilk tur maçlarının son haftasının son bölümündeki performanslarıyla, finallere umutlu gidiyor.

Sultanlar son tangoya hazır

2022 Uluslar Ligi’nin ilk turunun üçüncü ve son haftasını da geride bıraktık. Artık 13-17 Temmuz tarihlerinde Ankara’da düzenlenecek, aylar öncesinden piyasaya sürülen binlerce biletin birkaç saat içinde tükendiği final turuna hazırız. Türkiye’nin ev sahibi olması sebebiyle finallerdeki yeri hazırdı, ancak takım inişli çıkışlı bir grafik çizdiği 12 maçlık periyodun sonunda kendisini ilk 8 içine atarak, organizasyonun ev sahibine tanıdığı avantajdan yararlandı ve sekizinci sıradaki Tayland ile eşleşti. Hem FIVB’in ev sahibine tanıdığı avantajlardan hem de Tayland ve turu geçmemiz halınde karşımıza çıkabilecek rakiplerden yazının ilerleyen bölümlerinde bahsedelim ve genel bir değerlendirme yapalım.

Son 3 Uluslar Ligi’nin şampiyonu Amerika Birleşik Devletleri’nin, turnuvanın ilk 2 haftasını Japonya’nın gerisinde kapatması ve turnuvaya fırtına gibi giren Manabe’nin takımının rakipsiz gibi görünmesi, Karch Kiraly ve öğrencilerinin tahtı devredebileceği yönündeki düşünceleri de beraberinde getirdi. Ama bu seviyedeki maçları oynamayı çok iyi bilen Birleşik Amerikalılar, Japonya’nın aksine ilk turun son bölümünde hiç taviz vermeden 4’te 4 yapıp liderliğe oturdular. Bugüne kadar oynanan 4 Uluslar Ligi’nde toplam 67 maça çıkan ABD bu maçlardan sadece ve sadece 7’sini kaybetti. Turnuvanın finaline gidip şampiyon olurlarsa maç sayısı 70’e çıkacak ve her 10 maçta 1 mağlubiyet almış olacaklar. Korkunç bir rakam. Kadrosundaki oyuncuların hiçbirisi mevkiilerinin en iyisi olmayan, hatta bazı ilk 6 oyuncularının, voleybolseverler tarafından ilk 3’te bile sayılmayacağı bu takım, bütünü oluşturan parçaların değerinin, parçaların toplam değerinden daha yüksek olabileceğinin, yani sinerjinin net bir örneği. Kiraly’nin molalarını izlediğinizde dahi ortada bir farklılık görüyorsunuz. ABD molalarında kızgın bir antrenörün yüksek sesi, oyuncuların sessizce kafa sallamaları ya da içi boş sloganik motive etme çabaları yok. Bazen yardımcı antreönürler konuşuyor, bazen oyuncular konuşuyor, hatta bazen kimse konuşmuyor. Gerçek anlamda bir “mola” veriyorlar.

İlk 8 maçta 8 galibiyet alan Japonya ise üçüncü haftayı 4 maçta 4 mağlubiyetle tamamladı. Bunu sadece, sık sık yaptıkları rotasyonla açıklayamayız. Japonların savunma direnci ve hücum etkinliğinin de net olarak gerilediğine şahit olduk. Brezilya ve Egonu’nun katılımı ile turnuvanın en yırtıcı takımı haline gelen İtalyanlar bu fırsatı çok iyi kullandılar ve kendilerini Japonya’nın üzerine attılar. Bu arada Belçika, 15. Sıradan kurtulamadı ve turnuvanın en skorer ismi Herbots’un takımı, daimi üye , klasman sonuncusu Güney Kore’nin küme düşmekten muaf olması sebebiyle (oldukça tartışmalı bir uygulama) Altın Lig’e düştü.

TAHMİN EDİLEMEYEN TÜRKİYE

Sırbistan’a 3-2 kaybedilen maç, Güney Kore’ye turnuvada ilk kez set veren takım olma derken Kanada’daki üçüncü haftaya ev sahibine 3-1 mağlup olarak başladığımızda birçok insan büyük bir karamsarlığa düşmüştü, hatta sırf ev sahibi olduğumuz için final turuna bilet alabileceğimizi düşünenlerin sayısı da artmaya başlamıştı. Gerçekten Kanada maçı ulusal takım tarihinin en büyük fiyaskolarından birisiydi. Maçı sadece 5 blokla tamamlayabilmiştik, Kanada tam 20 hata yapmış ve buna rağmen maçı bize sadece 1 set vererek kazanmayı başarmıştı. Zehra Güneş ve Ebrar Karakurt dışında takımda ayakta kalabilen tek bir oyuncu bile yoktu. Şöyle bir örnek verelim. Maçın ikinci setinde Zehra ve Ebrar dışında kalan takımın tümü ancak ve ancak 2 hücum sayısı alabilmişti. Üçüncü set ise takımdaki oyun disiplinin koptuğu, sahamıza düşen her topun büyük bir panik yarattığı bir set olarak akıllarda kaldı. Umutsuzluk 1 gün sonraki Hollanda maçında ufak da olsa kırıldı, ancak herkes 21 saat arayla oynanacak Japonya ve ABD maçlarının bir kabusa dönüşebileceğini biliyordu. Bu 2 maç bittiğinde ise tekrar su üzerine çıkmayı başarmıştık. Japonya karşısında alınan 3-1’lik net galibiyet, Hande Baladın’ın ortaya koyduğu harika performans, Meryem Boz ve Ebrar Karakurt’un birbirlerini çok iyi yedeklemeleri ile gelmişti. 1 gün sonra Hande, Japonya maçının üçüncü setinde yaşadığı sakatlık sonrası salona sekerek geldiğinde ve doğal olarak riske edilmediğinde, bayrağı Eczacıbaşı’ndan takım arkadaşı Saliha Şahin devraldı. Yüzde 53’lük bir hücum performansı ve 17 sayıyla oynayan Saliha bir ara Kiraly’nin çare bulmakta zorlandığı sayısız 4 numara hücumu gerçekleştirdi. Buna rağmen son seti 18-16, yani karar setinin karar sayılarında kaybettik diyebiliriz.

sultanlar-son-tangoya-hazir-1037987-1.

Guidetti’nin takımı hakkındaki en büyük soru işaretinin smaçör pozisyonu olduğunu hepimiz biliyoruz. Hande ve Saliha’nın final turu öncesi formlarındaki yükselme sevindirici, Hande’nin de hafif sakatlığının bu ara öncesinde gerçekleşmesi bir bakıma şansımız. İtalyan hocanın son etaba hangi smaçörlerle gideceği merak konusu, fakat yüksek ihtimalle Akdeniz Oyunları’ndan dönecek olan İlkin mevcut 4’lüye katılacak ve Derya Cebecioğlu kadro dışında kalacak. Bu alternatiflerin içinde en büyük hayal kırıklığını Tuğba Şenoğlu’nda yaşadığımızı söyleyebiliriz, kulüp sezonunun son bölümünü büyük bir çıkışla bitiren oyuncunun kendisinden beklenenlerin bu kadar altında kalması üzücü, zira Tuğba geçtiğimiz yıl Hande’nin yanındaki ikinci smaçör formasını tırnaklarıyla kazıyarak almıştı. Umarız toparlayacak.

ŞAMPİYONLUK YOLU

Filenin Sultanları çeyrek finalde, ilk tur etabında hiç karşı karşıya gelmediği Tayland ile oynayacak. Tayland turnuvanın ilk haftasına çok iyi başladı, ancak inatçılıkları ve hızlı oyunlarından bir şey kaybetmemelerine rağmen son hafta ciddi kayıplar verdiler. Yine de şunu unutmayalım, Egonu’nın takıma girişi ile her geçen maç tempoyu artıran ve son hafta 4’te 4 yapan İtalya ile oynadıkları son maç dışında kaybettikleri Dominik Cumhuriyeti ve Brezilya maçlarında hep maça ortaktılar. Bu turu geçmek için 2 yola başvurabiliriz. İyi servislerle, turnuvanın şu ana kadarki en iyi pasörü Pornpun Guedpard’a kombinasyon oyunu yapabilmesi için fırsat vermemek ve fizik üstünlüğümüzü kullanarak blokları geçebilmek. Elbette onun gibi birisini bulmak kolay değil, ancak Taylandlı oyunculara göre büyük bir fizik üstünlüğü olan Egonu’nun onları nasıl teslim aldığını da gözden kaçırmayalım. Tayland’ı saf dışı etmemiz halinde rakibimiz İtalya-Çin maçının galibi olacak ve o andan itibaren turnuvanın zirvesine çıkmak için şimdiye kadarki oynadığımız oyundan çok daha üst düzey bir performans göstermeliyiz. Turnuvanın genelinde Zehra Güneş’in, iniş çıkıştan uzak, en istikrarlı ve en fazla standartını koruyan oyuncumuz olduğunu söyleyebiliriz. Bütün oyuncularımızın madalya için bu seviyeye çıkması ve oradan inmemeleri gerekiyor. Gelecek hafta finallerden önce yazacağımız yazıda bunu daha da ayrıntılandırabiliriz. Belirtelim, diğer yarı final Brezilya-Japonya ve ABD-Sırbistan maçlarının galipleri arasında.