3 gün sonra Hollanda’da başlayacak olan 2022 Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası yazılarına, Türkiye’nin turnuvadaki tarihi ve turnuva tanıtım yazısıyla devam ediyoruz.

Sultanların Dünya Şampiyonası mesaisi cumartesi başlıyor: Madalya için dünya vitrininde
Fotoğraf: AA

3 gün sonra Hollanda’da başlayacak olan 2022 Dünya kadınlar Voleybol Şampiyonası yazılarına, Türkiye’nin turnuvadaki tarihi ve turnuva tanıtım yazısıyla devam ediyoruz.

Türkiye’nin Dünya Şampiyonası’ndaki tecrübesi çok fazla değil. 5. kez, olimpiyatlar sonrasında kadınlar voleybolunun ulusal takımlar düzeyindeki en prestijli turnuvasında mücadele edeceğiz. 2006 Dünya Şampiyonası katıldığımız ilk turnuvaydı ve turnuvanın önceki organizasyonlarında elemeleri bir türlü geçemeyen takım sonunda turnuvaya doğrudan katılma biletini alamasa da 3. turdan katıldığı elemelerde Ankara’da oynanan H Grubu’nda Hollanda’nın ardından ikinci sırayı alarak şampiyona vizesi aldı. Bu kadro bir geçiş jenerasyonuydu ve 2000’lerin başında dünya sıralamasında yükselme yolculuğuna giren Natalia, Gülden, Özlem, Aysun, Bahar gibi oyuncuların arasına 18 yaşındaki Eda Erdem ve 20 yaşındaki Gözde Kırdar da katılmaya başlamıştı. Yine de işimiz pek kolay olmadı ve ikincilik koltuğunun sahibini belirleyecek maçta Ukrayna’yı Neslihan’ın 24 sayısıyla ancak 3-2 mağlup edebilmiştik. Karşılaştırmak açısından, 4 yıl önceki elemelerde yine Hollanda’nın grubunda yer almış, grup maçları bu sefer Hollanda’da oynanmış ve Türkiye, ev sahibi ile Azerbaycan’ın arkasında kalarak turnuvayı uzaktan izlemek zorunda kalmıştı.

2006 Dünya Şampiyonası’nda pek parlak bir performans gösterdiğimiz söylenemez. Reşat Yazıcıoğulları yönetimindeki takım İtalya, Küba ve (o zamanki adıyla) Sırbistan-Karadağ’dan set dahi alamamış ve grubun dördüncüsünü belirleyecek maçta Peru’yu 3-2 mağlup ederek son anda ikinci tura yükselmişti. Bu arada belirtelim, o Peru takımında genç yaşta Regatas Lima takımında oynamaya giden 2 Kazak asıllı oyuncu da vardı. Elene Keldibekova ve Natalia Romanova. Maçta Neslihan 28, Natalia 24 sayıyla oynadı. İkinci tur gruplarında, 8 takım arasında 6. Sırayı alarak turnuvaya veda ettik ve klasman maçları sonucunda 10. sırayı aldık.

2010’DAKİ HARİKA KADRO

2010 bugüne kadar aldığımız en iyi dereceyi elde ettiğimiz turnuvaydı ki, o kadronun, voleybol tarihimizde, kulüp takımları ve ulusal takım dahil, yerli oyunculardan oluşan en iyi kadrosu olduğunu söylemek mümkün. Turnuvaya, Polonya’da oynanan Avrupa elemeleri J Grubu’nu ev saihibini de geçerek, lider olarak gittik. Naz, Gözde, Neslihan, Eda, Neriman gibi oyuncuları barındıran bir kadrodan bahsediyoruz. Eleme grubunun lideri belirleyecek son maçında Neslihan 24, Eda ise 18 sayı almıştı. Turnuvada dönüm noktası maçımız ilk grubun sonunda oynadığımız Güney Kore karşılaşmasıydı. Kim Yeon-Koung’un 23 sayı aldığı maçta, karar setini 15-13 kaybettik ve grupta onların arkasında 3. olduk. Eğer o maçı en azından 3-1 gibi bir skorla kazanabilseydik, 2. tur grubunda ilk 2 sırayı alma ve yarı finale kalma şansımız ciddi anlamda artacaktı. Fakat, Kim ve arkadaşları aynen 11 yıl sonra olimpiyat madalyası yolumuza taş koyacağı gibi, orada da hayallerimizi yıktılar. 5.lik 6.lık maçında İtalya’ya mağlup olduk. Hem 2006 hem 2010 turnuvalarının ortak özelliği, turnuvanın sayı kralının (o zamanki) Neslihan Darnel’in olmasıydı. 2014 ve 2018 turnuvaları hedeflediklerimize ulaştığımız turnuvalar olmadılar. Her iki, 2. Tur gruplarnda 5. Olarak turnuvaları 9. ve 10. olarak kapattık.

Katıldığımız turnuvaların tümünde çizgimiz birbirine yakındı. Bütün turnuvalarda gruptan çıkmayı başardık, fakat hiçbirisinde 3.lük koltuğunun üzerinde değildik. Bu açıdan 2022 turnuvası bizim için büyük bir fırsat. Ev sahibi Polonya, Hırvatistan, Güney Kore, Dominik Cumhuriyeti ve Tayland’ın olduğu grupta lider olma şansımız mevcut. Burada lider olmak demek, ikinci tur gruplarına ciddi bir avantajı taşımak demek. Bu noktada 2022 turnuvasının statüsünden bahsedelim.

MADALYA YOLU

2022 Dünya Şampiyonası Hollanda ve Polonya’da 3’er şehirde oynanacak. Hollanda’da Rotterdam, Arnhem ve Apeldoorn şehirleri ile Polonya’da Łódź, Gdańsk ve Gliwice şehirleri. İlk turda 24 takım, 6’şarlı 4 gruba ayrılarak mücadele edecek. Türkiye ilk maçını 24 Eylül Cumartesi günü Arnhem’de Tayland ile oynadıktan sonra Polonya’ya geçecek ve olası bir bronz veya altın madalya maçı dışında tüm maçlarını Polonya’da oynayacak. İlk grup maçları sonunda ilk 4 sırayı alan takımlar, 2. tur gruplarına yükselecek ve burada 8’erli 2 grup oluşturulacak. B Grubu’ndaki Türkiye’nin bir üst tura yükselmesi halinde birleşeceği takımlar, C Grubu’ndaki Bulgaristan, Kanada, Almanya, Kazakistan, Sırbistan ve ABD’den 4’ü olacak. İkinci tur gruplarında takımlar sadece diğer gruptan gelen rakipleriyle oynayacaklar. Sonuçta 2 grubun ilk 4 sırasını alan takımlar çeyrek finale yükselecekler. Burada çapraz eşleşme yok. Takımlar kendi gruplarındaki takımlarla 1-4, 2-3 şeklinde eşleşip, yine kendi aralarında bir yarı final oynayacaklar. Yani Türkiye’nin final yolundaki en büyük rakipleri Sırbistan ve ABD gibi görünüyor. İtalya, Brezilya, Çin, Japonya gibi takımlar tablonun diğer tarafındalar. Final ve bronz madalya maçı 15 Ekim’de Apeldoorn’da.

Turnuvanın bana göre en büyük favorileri elbette son Avrupa Şampiyonası’nın da finalistleri İtalya ve Sırbistan. Brezilya ve ABD de onların hemen arkasında yer alıyor. ABD’nin Uluslar Ligi’nde yaşadığı hayal kırıklığı onlar hakkında kafada soru işaretleri oluştursa da Kraly’nin takımı Dünya Şampiyonası’na hazır getireceğini ve yine altın madalyanın en büyük adaylarından birisi olacağını biliyoruz. Çin, Japonya ve Türkiye de bu takımlara kafa tutarak sürpriz yapmaya çalışacaklar. Türkiye ilk tur gruplarından 5 galibiyetle çıkabilirse, Sırbistan ve ABD’nin ilk turda grubunda birbiriyle oynamasının da avantajıyla, 2. tur grubuna bu iki ülkenin birisinden 1 galibiyet önde başlayarak ilk 2 sıra için çok önemli bir koz elde edebilir. Çok zor olsa da 2. tur grubunu da lider bitirebilirsek, bu, çeyrek finalde Almanya, Polonya veya Tayland gibi bir takımla oynama ihtimalinin çok güçlü olması demek.

Hollanda ve Polonya’da turnuva öncesinde önemli hazırlıklar var. Hollanda’da organizasyon için seçilen, doğudaki Gelderland eyaletindeki, 30 kasaba ve şehirden 24 tanesi ayrı ayrı takımlara ev sahipliği yapacak ve bu kasabalara misafir takım temalı birçok tabela, reklam ve pano yerleştirilecek. Finalin oynanacağı Apeldoorn şehri, Ocak 2020’deki efsane Polonya maçından beri bizim için uğurlu bir şehir. Kimbilir belki de 15 Ekim tarihinde, Filenin Sultanları’nı bu salonda bir kez daha görebiliriz, belki de altın madalya için? Umarız hayaller ve gerçekler fotoğrafı arasında hiç fark olmaz.