İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İran’a yönelik kınama kararının hemen ardından dün de İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Kaçak Saray’da Erdoğan’la görüştü. Görüşme trafiğini Ortadoğu uzmanları Arif Keskin ile Selim Sezer’e sorduk

'Sünni cephe' kafasıyla zor!

CAN UĞUR / canugur@birgun.net

İran’ın kınandığı İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinin hemen ardından İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Ankara’ya geçerek Kaçak Saray’da Erdoğan ile görüştü. Ruhani ile Erdoğan’ın ikili görüşmenin ardından kameralar karşısında ihtiyatlı mesajlar verdiği görüldü. Açıklamada gümrük konusunda anlaşmaya varıldığı ve gümrük sıkıntısı yaşanmaması için çeşitli adımların atılacağı dile getirildi.

İİT’nin kararı ve bölgede İran’ın konumu en çok tartışılan konuların başında geliyor. Suudi Arabistan’ın başını çektiği Sünni blogun İran’a mesafesi uzunca bir süredir bilinirken Türkiye’nin de bu cepheye giderek yakınlaşması ise yeni bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Burada öne çıkan en kritik soru ise şu: Bundan sonra ne olacak? Soruyu sorduğumuz isimlerden bir tanesi Ortadoğu Uzmanı Arif Keskin. Keskin’e göre Türkiye bu tabloda giderek Sünni cepheye entegre oluyor. “Özellikle ‘Arap Baharı’ sonrası başlayan süreçte bu entegrasyon süreci derinleşti” diyen Keskin “İİT’nin İran’a yönelik kınama kararı Suudi Arabistan’ın yörüngesinde hareket edildiğini kanıtlıyor. Bu konferansa Şii-Sünni ayrışması damgasını vurmuştur” yorumunda bulunuyor.

Her yerde anlaşmazlık

sunni-cephe-kafasiyla-zor-128824-1.Keskin’e buradan hareketle İran’la ilişkilerimizin nasıl etkileneceğini sorduğumuzda ise şu ifadeleri kullanıyor: İran’la Türkiye’nin ilişkileri zaten uzunca bir süredir iyi değil. İran’la Türkiye’nin ilişkilerinde bir kırılma söz konusu. Bu kırılma ise olumlu anlamda değil. “Arap Baharı”ndan Yemen’de yaşananlara kadar neredeyse hiçbir konuda anlaşma sağlanamıyor. Tüm konularda karşı karşıya gelen iki devlet söz konusu. Bu kararla birlikte siyaseten iki devlet yine karşı karşıya gelecek, özetle siyasi ayrılık derinleşecek.

Ekonomik ağırlık

Siyasi konularda anlaşamayan iki devletin ekonomik konularda görüşmelerini hızlandırabileceğine değinen Keskin’in analizleri ile Erdoğan-Ruhani görüşmesi sonrası kesinlik kazanan maddeleri yan yana yana düşündüğümüzde daha anlamlı hale geliyor. Keskin’in analizi ise şöyle: İran’la ilişkilerde bundan sonra ekonomik konular çok daha fazla ağırlık kazanacak. İki devletin siyaseten kısa vadede anlaşması zor gibi duruyor fakat iki devletin içinde bulundukları öznel durumları nedeniyle ekonomik konularda işbirliğini derinleştirmeye çalışacakları görülüyor. Çünkü iki devlet de birbiri için ‘önemli stratejik unsur’ anlamını taşıyor. Özetle İran’la müzakerelerde bundan sonra denge noktası ekonomik adımlar olacak.

‘Karar çelişkili’

Son bir haftada yaşanan görüşme trafiğini sorduğumuz isimlerden bir diğeri ise bölgeyi yakından tanıyan Ortadoğu Araştırmacısı Selim Sezer. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İran kararındaki çelişkilere değinen Sezer sonuç metnindeki ifadelerden yola çıkaran teşkilatın ‘Sünni duruşa resmiyet kazandırdığını’ maddeler halinde özetliyor:

sunni-cephe-kafasiyla-zor-128825-1.*Suudi Arabistan’ın 8 binden fazla insanın ölümüyle suçlanan gayrimeşru Yemen saldırısını kınamadığı halde İran’ı Yemen de dahil olmak üzere bölge ülkelerinin içişlerine karışmakla suçluyor.

*Suudilerin yeni bölgesel çatışmaları “tahrik edici” nitelikteki idamlarını es geçerek İran’ın bu idamları kınamasını “tahrik edici” diye nitelendiriyor.

*Hizbullah konusunda İİT üyeleri arasında ortak bir tutum olmadığı halde Hizbullah’ın Suriye ve başka bölge ülkelerindeki faaliyetlerinden “terörist eylemler” diye bahsederek, İran-Suriye-Hizbullah karşıtı, Körfez merkezli “Sünni” duruşu bir bakıma teşkilatın resmi pozisyonu haline getiriyor.

Ne yapmalı?

Türkiye’nin İİT’nin dönem başkanlığını devralmış olmasını da ‘var olan konsept içerisinde çelişkili’ diye yorumlayan Selim Sezer nasıl bir yol izleneceğini şu biçimde tarif ediyor:

Türkiye’yi yönetenlerin, Suudi Arabistan hegemonyası altında, bölgesel çatışmalarda taraf olan bir politika ile İran’la ilişkilerini düzeltme ve tüm İslam coğrafyasıyla dengeli ilişkiler kurma arasında bir seçim yapması gerekecektir.